içimden

1.4K 182 154
                                    

İyi geceler herkese, bu çok kısa, daha çok iç dökmek için yazmış olduğum hikayeyi yayımlamaya karar verdim. Hiçbir şekilde hiçbir şey sunmuyor olsa da sanırım burada durması daha iyi, en azından buluşmamıza ve konuşmamıza vesile olur. En alta uzunca bir not bıraktım, orada görüşmek üzere. İyi okumalar

sevgilime.

-

Bir ıssızlığın ortasında buldum yüreğimi; içindeki şu çaresizlik bundandır. Yalnız bir adet gözyaşıyla beslemiş kendini; acıya susuzluğu bundandır. Diline söylenememiş aşk şarkılarını dolamış, boğulmamak için yutmuş dilini; şimdi sorsan ne vakittir lalsin sen, sevgilinin dudağı gelir hatrına da yine de söyleyemez vakti. Unuttuğundandır sanırsın ama yok, hafızası kuvvetli; bir tek kendisinden başlar yüreğindekileri silmeye. Gün gün, saat saat, dakika dakika; ismi ne idir ki? Lal der kendine, mühürlü dudaklarından fazlası dökülmez. Tekrardan konuşabilmenin hasretini mi ifade eder, yoksa sevgilisinin dudakları mıdır dudaklarındaki özlem, anlayamazsın. Yürek ya bu, bir avuçluk sanırsın, taşımaya kalktın mı toprağa gömülür avuçların. Avuçlarında her şeyi görürsün de, bir tek lal'i bulamazsın. Hayretler içinde kalıverirsin, avuçların toprak dolu; bir yürek, dersin, kendinden çok mu taşıyabilir aşkını?

Avuçlarını silkeleme vakti şimdi, yürek çoktan karıştı toprağa. Ne zaman göğsüne dokunsan parmaklarına bulaşan toprak kokusu bundanmış meğer. Bir ıssızlığın ortasında mıydı, yoksa bir ıssızlığın kendisi mi; artık meçhul. Ayağa kalktıkça dudaklar başlar kıpırdamaya, bir aşk şarkısı yavaştan dökülüverir. Biri ardına diğeri, biri ardına diğeri; boğulma hissi yakındır artık, artık yüreği bir susuzluk sarar. Sanırsın ki suyla geçer, lakin anca yeşertir toprağını. Diline söylenemeyen aşk şarkılarını dolar, boğulma hissinin boğazından yukarı çıkışını duyarsın. Su mu boğuyor beni? Keşke, dersin, zamanla aşk şarkılarından başkasını konuşmayı unutacağını bilmeden. Hafızan da kuvvetli sanırdık seni, dile gelmeyen her şeyi unuturmuş meğer yürek. Sen kendini hiç konuşmamışsın. Gün gün, saat saat, dakika dakika; sen böyle mi unuttun kendini? Yalnızca kendine karşı lal olmaya başlamışsın, sevgilinin dudakları olmayınca kendini unutmak istemen bundanmış. Sen ıssız yüreğini bulmamışsın meğer, ıssız yüreğin bulmuş seni. Gittikçe artan çaresizliğin bundanmış.

Bir rüzgar esiyor şimdi üzerime, küçük tepenin en tepesindeyiz. Sen, ben, aramızda bir nar ağacı. İyi ki, diyorum, içimden tabi, ağaçların dili yokmuş. Vardıysa bile bir sevdanın kurbanı gitmişlerdir belki. Her ne olursa olsun, pek de işime geliyor ağaçların konuşamaması. Düşünsene, diyorum, yine içimden. Ne günahlar işledik bu ağacın altında. Sen ve ben. Sen bana bakmıyorsun ama, benim gözlerim sadece sende. Elimi uzatsam parmaklarım saçlarında, ruhunda. Bir tutam sevgi de bulur muyum sahi? Öyle umuyorum, diyorum, duyarsın diye korkuyorum. Seni sevmek güzel ama, seni sevmek zahmetli. Bir nar ağacı gibi sevgim, dili yok; ben bile bilmiyorum derdini. Ama bir şey batıyor ya tam kalbimin ortasına, işte, diyorum, yüreğime sığamıyor demek ki. Ben sana nasıl anlatabilirim bunu? Meçhul. Ben nasıl ki saçlarında bir tutam sevgi arıyorsam, senin de bana uzanmanı dilerim hep; sen de bende ara sevgimi. Bakışlarını bile uzatsan yeterli, zira gözlerimde bile günahlar var. Fakat ne senin bakışların dönüyor bana, ne benim parmaklarım saçlarına uzanıyor. Söylenemeyen şeylerin esen rüzgarda savrulacağından korkuyorum. Aramızda bir nar ağacı var ama, senden benden çok duyuyor.

Bir iç geçiriyorum yavaşça, sanki sessizlikte anı sonsuz kılan bir büyü var; bozulmasından korkuyorum. Güneş parlıyor gözlerinde, saçlarında; yüreğimdeki nar ağacı büyüyor sanki, dallarını sığdıramıyorum yüreğime. "Ne de çok izledin beni," diyorsun, bir gülümseme rüzgarla esip konuyor dudaklarına. Utanmakla sevinmek arasında gidip geliyorum. Nasıl bir büyüymüş bu sahi, üzerimdeki etkisini kontrol edemiyorum. Ne gözlerimi senden çekebiliyorum, ne de kalan ömrümü o sonsuzlukta geçirme isteğimi bastırabiliyorum. "Gözlerim dalmış," diyorum sadece, utanmayı unutuyorum, gözlerimi çekememek beni gülümsetiyor. Kirpiklerime karışıyor varlığın.

bir başka mayısHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin