"KIM SEUNGMIN!" Seungmin duyduğu yüksek sesli bağırışla irkilerek odasından başını uzattı, Felix sinirle ona doğru adeta uçmuştu.
Pek fazla spor yapmadığı için zayıf olan bedeni yüzünden yere düştüğünde Felix onun üstüne çıkıp yakalarını kavradı.
"Seni parçalayacağım, hayır öldüreceğim. Sikerim senden nefret ediyorum!" Hyunjin hızla Felix'i Seungmin'in üstünden çekti.
"Sakın ona dokunma Felix, neler oluyor?" Felix onu iterek ellerinden kurtulmaya çalışsa da Hyunjin onun elleri ikisinin arasında kalacak şekilde bedenlerini birbirine yasladı. "Neden Seungmin'e bağırıyorsun?" Felix yerinde adeta tepindi.
"Bırak beni geberteceğim onu, SENİ GEBERTECEĞİM!" onun bağırması üstüne Chan ve Changbin de Chan'ın odasından çıkıp yanlarına yaklaştılar.
"Ne oluyor?" Felix sinirden dolmuş gözlerini onlara çevirdi.
"Neler olduğunu söyleyeyim, yemeğime şeker koyan kişi Seungmin'miş! Senden ölesiye nefret ediyorum, hayatımı mahvettin. Senin yüzünden kaç gündür ne haldeyim umurunda mı senin?!" Changbin Felix'i kendine çekip sabit tutabilmek adına kollarını dolarken Hyunjin hala şoktan çıkamamış olan Seungmin'i ayağa kaldırdı.
"Sinirlerimi bozma Felix, Seungmin öyle bir şey yapmadı." Felix sinirle ona saldırmaya çalışsa da Changbin bırakmadı onu.
"Tanrım, sakin ol Felix!" Seungmin zoraki kendine gelip Felix'e baktı.
"Sana böyle bir şey yapabileceğimi nasıl düşünürsün? Gözünde böyle birisi miyim gerçekten?" Felix Changbin'i tekrar itmeye çalıştı fakat ondan kurulabilecek kadar güçlü değildi.
"Masumu oynamaya çalışma, geldiğinden beri ilgi üstünde olsun diye her şeyi yapıyorsun ve şimdi de hayatımı mahvetmeye çalıştın. Seni bir daha asla görmek istemiyorum!" herkes şaşkınca Felix'e bakarken Felix Changbin'in tutuşundan kurtulup sinirle odasına döndü ve kapıyı arkasından kapattı, sessizlik uzunca bir süre devam etmişti.
Seungmin ise...
Dolu gözleriyle arkasından bakakalmıştı sadece, neler olduğunu anlamamıştı.
Kendine geldiğinde Hyunjin'den uzaklaştı.
"Sanırım bu evde herkese fazlasıyla huzursuzluk verdik, gitsek daha iyi olur." Chan kendine gelip ona yaklaştı.
"Saçmalama Min, lütfen. Felix sadece sinirle-"
"Duymak istemiyorum Chan, gitmek istiyorum." Hyunjin Chan'ı dışarı çekince Chan ondan kurtulup içeri girdi ve Seungmin'in yüzünü tuttu.
"Gitme, Felix'in neden öyle söylediğini öğrenene kadar gitme. Senden uzak kalmak istemiyorum, Seungmin yapma nolur." Seungmin onu itmek için elini kaldırmıştı ki Hyunjin'in sesini duydu.
"Belki de onlara söylemeyi unuttuğumuz bir şey vardır Min?" Seungmin'in dolu gözleri şaşkınlıkla açılırken Chan ve Changbin ikisini merakla incelediler.
"Neyi söylemediniz?" Hyunjin ikilide bakışlarını dolaştırdı.
"Dün Seungmin ile işimiz var diyip evden çıktığımızda Felix'in okuluna gittik ve Seungmin proje konusunda müdüre yalan söyledi, Felix'in şeker atmasını kendi suçu gibi gösterdi ve yangından dolayı stresini başkalarının hayatını mahvederek çıkardığını söyledi. Biraz acındırmayla kadını ikna etti, sanırım Felix de bunu öğrenmiş." Changbin ve Chan bir süre birbirlerine baktılar.
"Felix'in okuluyla ilgili bildirimler önce bana gelir normalde, nasıl direkt ona gitmiş?"
"Sen odada yokken bir ara telefonundan bir şeye bakmak istemişti, sanırım bildirim o ara geldi ve Felix de senden önce okuyup müdürü aradı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pyromania\Chanmin
FanfictionChan pyromania hastasıydı, ve en büyük hayali büyük bir yangın çıkarmaktı. Bu isteğinin hayatında nasıl bir etki bırakacağını bilmeden, ateşin vereceği zevki düşünerek o evi yakmıştı. (Birini sevmek o kişi için delirmek değil, iyileşmektir.)