"39 - Sol Yanıma Sol Yanım Küsmüş!"

7.8K 480 236
                                    

Medya: Cengiz Topel.

39. SOL YANIM SOL YANIMA
KÜSMÜŞ

🪶| Skapova, Son Arzum

NOT: Depremden birkaç hafta sonrasını konu alıyor ama spesifik olarak bir yer vermedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



NOT: Depremden birkaç hafta sonrasını konu alıyor ama spesifik olarak bir yer vermedim. Bir yer vermek istemiyorum, yalnızca ülkenin batısıyla pek ilişkimiz olmadığını bilmeniz yeterli olur. Sizleri çok seviyorum, lütfen deprem bölgesini hiç unutmayalım çünkü hâlâ yardıma ihtiyaç var. Bir yerde, birilerine hep ihtiyaç var. Bir de konudan bağımsız olarak LGS'den çıkan herkese kocamaaan sarılıyorum. İnşallah çok güzel geçmiştir, beklediğiniz gibi geçmediyse de ne olur korkmayın. Bazen öylesi daha iyi olabilir sizin için. Zaten her şey olacağına elbet varır. Hem... Nereden biliyorsunsuz ki hayatınızın altının, üstünden daha iyi olmayacağını, diye boşuna dememiş ya Şems-i Tebrizi <3


BİRKAÇ HAFTA SONRA /
KIVANÇ TANYERİ.

Yanıma gelen asker, tekmil vererek kendini tanıtıp görevi için danıştığında onu yardım kolilerini indiren gruba dahil ettim. Bunu yaparken aklım yerinde bile değildi ama öylece talimatı verdim. Hızlıca ve tek nefeste.

Tıraş olurken jiletle kestiğim yüzümde artık zampara görevi gören elimi gezdirdiğimde zihnim günlerdir olduğu gibi yine bulanıktı. Bakışlarım da etrafta, yardım bekleyen insanlardaydı. Küçük bir kızın ağırca bir koliyi yüklendiğini gördüğümde hızla ona doğru ilerledim. Birkaç büyük adımım küçük kızın önünde bittiğinde, önüne gelen siyah saçlarını üfleyerek bana alttan alttan baktı. Gülümsedim bu hâline, oldukça tatlı bir kıza benziyordu. Kızla bakışmamı sürdürürken neredeyse hiç çaba sarf etmeden koliyi elinden aldım. "Söyle bakalım," dedim ve kulağına sıkıştırdığı papatyaya baktım. "Çiçek kız," diye seslendim ona.

İri iri açılan gözleriyle bana utangaç bir gülümseme sunduğunda, bir cevap vermedi. "İstikâmetimiz nereye?" diye sordum yine de.

Taş çatlasa on iki yaşında olabilecek küçük kız başını omzunda gezdirdi ve ensesinden topladığı siyah saçlarını parmaklarında döndürerek "Şeeeyy," dedi. Birkaç defa yerinde saydı. "Bana yardım eden güzel ablanın yanına götüreceğiz koliyi, asker abi. O bana çalışma masası kuruyor da çadırda..."

Yarım ağız bir şekilde gülümsedim ve o bana yolu gösterirken "Adın ne?" diye sormayı akıl edebildim küçük kıza. Sekerek ilerlemeye devam ederken "Kumru!" diye cevapladı beni. Yutkundum. "Çok güzel bir isim, değil mi asker abi?"

Ahbap derneğinin çadırlarına ulaştığımızda, "Öyle, abim," dedim zorlukla.

Çadır kentin bu kısmı, diğer kısımlara göre daha az yoğundu ve dağlık alanda olduğu için pek tercih edilmiyordu. Bu kızın neden burada ve bu yaşında bir çalışma odasına ihtiyacı olduğunu merak ettim. Merak zihnimin ortasında kendine bir yer açtı. Sabah kalkıp kısacık kestirdiğim saçlarım soğuğu engelleyemezken gözlerim kızın kapısını açtığı çadıra kaydı. Gülümsedim adı Kumru olan, ablamla hiç benzemeyen güzel kıza ve ilk adımımı attım içeri.

Kantinci Komando - Texting +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin