Senku yavaşça gözlerini açtı. Babası işe gitmek için aceleyle giyiniyordu.
Aslında babası işini bırakıp çocuğuyla ilgilenmek istiyordu ama Senku babasının böyle bir aptallık yapmasını istememişti, oğlunun ısrarları ile devam ediyordu.
Astronotluk için eğitimi vardı aylardır. Babasının en büyük hayaliydi bu. Ve kendisi için bu hayalinden vazgeçmesine izin veremezdi . En azından babasının hayallerinin peşinden gidebilmesini istiyordu..
"Ah uyandırdım mı Senku?" dedi kendisini izleyen oğlunu farkettiğinde
"Önemli değil ihtiyar, kahvaltı yaptın mı?"
"Hayır geç kalıyorum."
"Kahvaltı yapmadan eğitime nasıl dayanacaksın?"
"Merak etme orada yaparım. Sen de güzelce ye." dedi babası oğluna sarılırken. Sonra el sallayarak çıktı.
Babası oldukça yoruluyordu. Endişesini belli etmese de en çok endişelenen oydu. Az uyuyordu ve hep oğlunun yanında olmak istiyordu. Senku tüm bunları biliyordu ama yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Babası gibi o da çabalamalıydı. En azından iyileşeceğine inanmaya çalışabilirdi. Çünkü ikisinin de en iyi yaptığı şey pes etmemekti.
Herzaman olduğu gibi yine odasında yalnızdı . Bu durumdan şikayetçi değildi. Genellikle film veya belgesel izler, kitap okurdu.
Odasının camından dışarıyı izledi bir süre. Tanıdık bir yüz görüyordu. Bu dün gece gördüğü iri yarı adamdı. Gösteriye az kalmış olmalıydı. Ama dün gece tanıştığı adı Gen olan adamı göremiyordu. Pencereyi açıp kafasını çıkardı bakıyordu ama göremedi.
"Heey Senku-chaan!!" Sesin geldiği yönde palyaço kıyafeti giymiş hazırlanmakta olan Gen vardı. Gülümseyerek el sallıyordu.
Senku hemen kafasını içeri soktu ve pencereyi kapattı. Neden paniklediğini bilmiyordu. Ona baktığını farketmiş midir acaba diye düşündü. Utanç verici bi andı Senku'ya göre. Bir süre öylece kaldıktan sonra pencereyi yavaşça açtı. Ama tekrar baktığında onu göremedi. Daha sonra aniden kapısı açıldı.
"Demek ilgini çekebilmişim. "
Odasına gelmişti. Bu genç adam tanıştıklarından beri sürekli Senku'yu şaşırtıyordu."Neden buradasın ,gösterin yok mu?"
"Öğleden sonra olacak." dedi Gen yavaşça yaklaşırken. "Ama sanırım bana bakıyordun Senku-chan."imalı bir gülümseme ile söylemişti bunu.
"Gerçekten böyle mi düşündün mentalist? Dışarıdan gelen sesler yüzünden bakıyordum. Yine cok gurultu yapıyorsunuz. " Senku sırıtmaya çalışıyordu. Kötü bir yalancıydı. Gen tabi ki buna inanmadı.
"Ahh insanın gizli hayranı olması ne de zor."
"Hayran mı? Hayal gücün çok gelişmiş mentalist."
"Kabul et işte hayran kalmışsın bana."
"Öyle bir şey yok." dedi Senku yatağına oturmadan önce. Bunu dedikten sonra Gen şaşırmış gibi yapıp ağzını kapattı elleriyle.
" O zaman sapığım mı oldun?"
"NE?"
"Ah lütfeeen beni kaçırıp kötü amellerine alet etme Senkuu-chaann."
"Gerçekten kafanda neler var bilmek istemiyorum."
"Sana zevkle anlatırım kafamdakileri."
Senku anlamlandıramayarak bakıyordu. Gen kahkahalar atmaya başlamıştı.
"Çok eğlencelisin Senku-chan. Kahvaltı ettin mi? Hadi beraber edelim." Senku'nun cevap vermesine izin vermeden kolundan tuttuğu gibi onu çıkarmıştı odadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Clown
Fanfiction"Bana verdiğin o çiçek kuruyup toz olana kadar dayanırım belki de mentalist." *Smut olup olmayacağına henuz karar vermedim.