2. BÖLÜM

57 5 0
                                    

"Mal mısın be!" diyerek kafamı kaldırdım. Aman tanrım!

"Mal mı dedin sen?"

"Ş-şey. E-evet mal dedim. Salak mısın? Telefonumu düşürdün! Iphone 6S ya o!! Boru değil!"

"Kimlerle aynı dünyada yaşıyoruz Allah'ım?"Dedi bezmiş bir ses tonuyla.

Gidişine kurban olayım. O nası tip? İnsan mısın sen? Ayy çok şirin ya! 

Bu yakışıklı damat adayının sarı saçları ve denizi andıran mavi gözleri vardı. Cansu içinde aynısını demiştim ama o gözler daha mükemmeldi. Kısa olan sarı saçlarını saç dondurucu sprey ile geriye yatırmıştı, gözlerinin ve anlının orta çıkmasını sağlamıştı. Biçimli kaşlarından bahsetmiyorum bile. Ne koyu ne açık teni vardı. Sakal ve bıyığı çok belli olmuyordu. O çoktan yanımdan gitmiş ama ben hâlâ onun şokundaydım. Telefonumun aklıma gelmesiyle hayal dünyamdan uzaklaştım ve loş ışıkta  telefonumu aramaya başladım.

"Salak!" Birazda onun duyması için sesli sesli söylenmeye başladım.

"Kime diyosun?" Diye bir ses ve kafa arkadan bana doğru uzandı. O an vücudumda bir titreme hissettim.

Yüzüne baktığımda tek kaşı havadaydı ve dudaklarında ukala bir gülümseme vardı. Parantez kadar uzun gamzeleri vardı.

"Hey bir soru sordum?!" Bu sefer bir kahkağa attı. Benle eğleniyordu mal.

"Kes be gerzek!" diyerek önüme döndüm. Sessizce derin bir nefes aldım, aynı sessizliktede bıraktım.

Kulaklığımı takıp, Pink- Just Give Me A Reason açtım ve Pucca kitabımı çıkarttım. Bu kitabı bana Eylül almıştı. Tam benlik olduğunu, küfürle ve diğer türlü şeylerle dolu olduğunu söyledi durdu. Bende hemen okumaya koyuldum. Kitabın adı O Adam Buraya Gelecek'ti. Gülmekten kırılıyordum okurken. Eylül aklıma geldi ve yine hüzün dalgası kapladı içimi.

Kendimi bu hüzünlü havadan kurtarmak için aklımı kitaba vermeye çalıştım. Bir süre sonra kıkırdamaya başladım ve kulaklığımı çıkartıp etrafa bakındım. Gözüm Cansu'ya takıldı. Bana deliymişim gibi bakıyordu.

"Ne deli felan değilim."

"Bişey diyeceğim biz o kadar konuştuk sohbet ettik ama senin kimin yanına gittiğini bilmiyorum."

"Ben dayımın yanına gidiyorum." Dedim ve ekledim, "Dünyaca ünlü avukat dayım, Ali Kılıç." Gözlerim istemsizce devrildi.

"Elif diye bir kızı var mı?" Dedi heyecanla.

"evet.." Tek kaşımı kaldırmaya çalışırken deliymiş gibi ona bakmaya başladım.

"Oha. Elif benim en yakın arkadaşım. Sarı kızım." Dedi gülerek. Oha!

"Sen benim salak kuzenimin arkadaşısın yani. Birşey sorabilir miyim? O mala nasıl katlanıyosun?"

"Katlanıyoz bi türlü." Dedi gülerek. O maviş aklıma geldi yine. Aşık felan olmamıştım. Sadece tatlıydı. Çok tatlıydı. Çok çok tatlıydı. Ayrıca karızmatik. Tamam itiraf ediyorum birazcık hoşlanmış olabilirim.

Daha sonra konuşmadık. Ben kendimi kulaklığıma teslim ettim. Cem Belevi- Hayat Belirtisi açtım. Sonra koltuğumu biraz yatırıp kestirmeye başladım.

Bana yaşadığımı göster,
Bir hayat belirtisi.
Geri döneceğine söz ver,
Bırakma ikimizi.

Ağzımı hareket ettirerek söylemeye başladım. Cansu kulaklığımın birisini çıkarttı ve kendi kulağına taktı. Gözlerini kapamıştı. Yüzünde rahatlamış gibi bir ifade taşıyordu. Çoğu kişiyede olduğu gibi Cem Belevi'nin sesi, Cansu'yu da rahatlatmıştı.

[][][][][][][][][][][][][][][][][][][][]

Otobüsten inmiştik ve her zamanki gibi dayımı bekliyorduk. Şans ki o meteor parçasında bizim indiğimiz yerde inmişti. Son model bir araba o meteor parçasının önünde durmuştu. Sonra yan koltuğa bindi ve gözden kayboldu. Madem etrafında zengin birileri var. Niye mal gibi otobüsle seyehat ediyorsun? Uçakla seyehat etmiyorsun.

Ben derin düşüncelere dalmışken dayımın üzerinde tek bir toz olmayan beyaz Audi'si önümüzde durdu. Avukat adamın hali bir başka oluyor abi. Dayımın üzerinde gri bol bir eşofman ve kaslarını belli eden siyah bir tişört vardı. Ray-Ban gözlüklerini gözünden çıkarttı ve bize dönüp gülümsedi. Bu gülümseme inci beyazı dişlerini gözler önüne seriyordu. Kapıyı kapatıp bize doğru ilerledi. Benim iki kolim ve iki bavulum vardı. Cansu'nun ise küçük bir çantası. Dayım toz pembesi ve bordo bavullarımı bagaja koydu. Kolilerin birisini ön koltuğa diğerini ise arka koltuğa. Bende ünlü markalardan birine ait özel tasarım çantamı omuzuma astım ve dayıma doğru ilerleyip kollarımı boynuna doladım.

"Seni çok özledim dayıcığım." Diyerek yeni traş edildiği belli olan yanağına öpücükler kondurmaya başladım.

SİYAH VE GRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin