1

2.4K 56 15
                                    

Mayda Demir

Okul sonunda biterken yürüdüğüm koridorda çantamı sinirle yere fırlattım. Okul denilen şeye cidden lanet gelsin. Canımdan bezdirmiş, hayata küstürmüştü beni.

"Bütün sayısal dersleri aynı güne koyan müdürün ben taa!" derken aniden susarak bir hışımla yere oturdum.

Durun ya, Halil hocam benim her şeyim. Ona küfür edecek olan ağzımın taa! Cidden, ne diyorum ben Allah aşkına? Normal değilim.

Okul çoktan dağılmışken ve kimsecikler yokken koridorda yerde oturmaya devam ettim. Halil hoca zemine fayans döşetmek ile çok iyi yapmıştı. Buz gibi, serin...

"Kalk kız yerden!"

Arkamdan gelen Yağız'ın cırlayışlarına maruz kalırken yüzümü buruşturdum. Soğuk zemin üşümeme neden olurken ayağa kalktım. Üzerimi ellerimle vurarak silkeleyip çantamı yerden alarak omzuma geçirdim.

"Cırlama bana!" dedim yapmacık bir sinirle konuşup ona bakarken.

"Siz daha gitmediniz mi yavrucaklarım?"

Koridorun başında gördüğüm çakma Hafize Ana tıpış tıpış yanımıza doğru yürüdü. Anam ya! Canım anam!

"Şimdi gidiyoruz anneemmm."

Yağız öne doğru atılıp Birgül annenin tombiş yanaklarını sıktı. Kollarımı göğsümde birleştirip başımı ters tarafa çevirdim.

"Kıskanıyorum ama!"

Homurdanırken Birgül anne yanıma yaklaşıp öpücüklere boğdu beni. Çok seviyorum seni kadın, çoook.

"Öğle arası ilaçlarını yuttun mu? Temizlik yapıyordum, kontrol etmeye gelemedim."

Omuz silkip çenemin ucuyla Yağız'ı gösterdim.

"Zorla yutturuyor zaten bana."

Dudaklarımı öne doğru büzerken güldü ikisi de. Çalan telefonumu cebimden çıkartırken arayanın annem olduğunu gördüm.

"Bekleyin biraz, geliyorum."

Telefonu aceleyle açarak yanlarından uzaklaştım.

"Efendim?" dedim gergin çıkan sesimle.

"Nerdesin sen yine? Eve gel çabuk!"

"İstediğim saatte eve gelebileceğimi babam ve abim söylemişti, karışma bana anne." dedim sakin çıkarmaya çalıştığım sesimle.

Her gün aynı şeyler yaşanırken sinirle soludum. Babam ve abim zaten dışarıda peşime asker veya polis her ne varsa takmıştı. Dışarıda tek başıma olsam bile tek başıma değildim. Her zaman ve her yerde izleniyordum. Yani bazen onlardan kurtulmak zor olmuyordu ama yine de birileri benimleydi.

"Ben ne dersem o olur! Eve gel."

Sinirle konuşmasıyla iç çektim. Beni çok yoruyorsun anne.

"Geç gelirim biraz, akşam yemeğinde evde olurum." dedim ve telefonu suratına kapattım.

Telefonumu sessize alırken çantama attım. Yeter be kadın, sal beni. İç çekerken yanıma Hafize anam ve Yağız yanıma gelmişti.

"Geç olmadan gidelim."

Yağız konuşunca başımı salladım. Birgül anneyle vedalaşıp okulun en alt katına indik. Kapıdan çıktığımız esnada kenarda bir iki öğrenciyle konuşan Halil hocayla göz göze geldim.

"Minnoş?" derken eliyle beni yanına çağırdı.

Her öğrencisine ilgiyle davranıp seven bir müdürdü Halil hoca. Okul tarafından sevilirdi. Şımarık ve zengin bebelerin olduğu bu okulda onlara ilgi göstermek onun işiydi. Para koparmak veya yalakalık yapmak değildi amacı. Her zaman kibar birisi olmuş ve öğrencilerinin bütün yaramazlıklarını -yani cozutup abartmadığımız sürece- göz ardı etmişti.

GADASINI ALDIĞIM [Final Oldu]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin