43

363 30 0
                                    

Yine olunması gereken kısımdaydım.

Yine planım bir bir işliyordu. Yukarıda hayatımın içine girip hayatımı mahveden birisi uyuyordu. Yıllarımı paylaştığım sevgilimle aramı bozabilen, kız kardeşine türlü türlü işkenceler yapan bir haysiyetsiz. İlla ki onun da yüzü çıkacaktı ama şu an bekliyordu. O sadece bekliyordu. 

Ben bu oyunda bitti demeden bu oyun bitmeyecekti. Bu oyunu ben başlatmıştım ben bitirecektim. 

Dün Jungkook ile belki de bedenlerimiz birleşiyor olsa da biz dün şunu anlamıştık. Bizim hayatlarımız birdi. Biz ayrılamazdık. Onun bana ihanet ediyor düşüncesi ne kadar saçmaydı? Bu olayların hepsi bittikten sonra o en yakın arkadaşım olarak gördüğüm herkesi hayatımdan çıkarıcaktım. Belki de onlar olmasaydı ben Jungkook'a güvenecektim. Beni hep onlar yanılttı. 

Peki Hoseok?

Onun aslında hiçbir suçu yoktu. O her zaman bana en azından dinle demişti ama ben onların kuklaları olmayı seçmiştim. Zaten şu anda da tek güvendiğim kişi o'ydu. Onlar benimle ne kadar oynadıysa ben de onlara oynayacaktım.Bu plan bittikten sonra da kesinlikle ilk diyecekleri şey neden bizim haberimiz yoktu olacak. İşte onlarla oynayacağım oyun da o zaman bitecekti. 

Ben kimseye muhtaç değildim. 

Ama bana muhtaç olan çokça insan vardı.

"Jimin!" diye seslendi lanet ses. O sesten nefret ediyordum. Dün bana Sung Woo'ya yaptıklarını anlatırken ne kadar da soğukkanlıydı. Hiç utanmıyordu. Pişmanlık göstermiyordu. Umurunda değildi çünkü. Öyle bir psikopattı ki kendi yaptıklarını haklı buluyordu. Ona göre herkes suçluydu. 

"Mutfaktayım Jackson." dedim. Merdivenlerden adım sesleri yaklaşıyordu. O benim şeytanımdı. Ne kadar güzel  inandırmıştı kendisine beni. 

"Dün sana rahatsızlık verdiysem özür dilerim." diye içeri girdi. En büyük rahatsızlığı aslında hala evimde özgürce dolaşarak veriyordu. 

"Yok ya. Güzeldi." 

"Başım o derece ağrıyor ki sanki sadece içki içmemişim gibi." Bir şeyleri farkediyordu artık. Her zaman dediğim gibi o aptal bir adam asla değildi. 

"O kadar çok içtin ki öyle gelmesi normal." 

"Dün sana saçma sapan bir şeyler anlattım mı?" dedi merakla. Ona doğru döndüm. İki elimi de lavaboya yasladım. Ona gülümsedim. Belki de ilerideki katilim olacak kişiye gülümsedim. 

"Benim hakkımda bir şeyler anlattın."

Korku sardı bedenini. 

Gerildi. 

Ellerini nereye koyacağını bilemedi. 

"Ne-ne anlattım?" 

Yavaşça sağ elini boynuna götürdü. Sıktı. 

Korktu.

"Söylemem." dedim gülümseyerek. Kötü bir şey olmadığını anlamıştı. Ama hala geriliyordu. 

"Ama ben merak ederim."

"Hayır seni utandırmak istemiyorum." 

"Hadi ama." 

"Beni ne kadar çok sevdiğinden bahsettin." dedim. Kendine bile inanmadı. Çünkü beni hiç sevmiyordu. Bana bakışları bile sadece hırs uğrunaydı. Onu ondan daha iyi tanıyordum. Basit bir insandı. 

"Öyle mi?" dedi gülümseyerek. Hala şüpheciydi. 

"Öyle. Biliyor musun Jackson? Kimse bana hayatım boyunca bu kadar iyi davranmamıştı." dedim. Tabiki de yalandı. Bana şu dünyada en iyi davranan kişi her zaman Jungkook'tu. O kadar beni aldatıyor tavrı sergilesem de bir kere bile beni zaafımdan, ailesizliğimden, özgüvensizliğimden vurmadı. Bana hiç kötü bir laf dahi söylemedi. Her zaman bana saygılıydı. 

"Her zaman en iyi davranan ben olacağım Jimin." 

"Cidden her şeyden o kadar yoksunum ki artık." dedim ve lavaboya doğru döndüm. Sağ gözümden yaş döküldü. Bunun sebebi bunca zaman boyunca Jungkook'tan ayrı kalışımdı. Bunun sebebi Jungkook'u özlememdi. Ona ihtiyacım vardı. Bunun tek bir sebebi yoktu. 

"Hadi ama güzelim ağlama lütfen." dedi ve arkadan bana sarıldı. Çenesini omuzuma koydu. 

"Herkes çıktı hayatımdan."

"Ben gitmeyeceğim."

"Tek başıma kaldım." 

"Asla tek başına kalmazsın."

"Arkadaşım kalmadı."

"Arkadaşın olurum." 

"Jungkook gitti." 

"Jimin ağlama artık." dedi Jackson. Cidden sanki dün öğrendiklerimin acısına ağlıyordum. Ama en çok Sung Woo'ya ağlıyordum. Evet belki çocuğunu görecekti ama o kadar kısa bir an görecekti ki o zaman da ölecekti. Hiçbir şeyi haketmemişti. Bazenleri o bebek için Tanrı'nın  hediyesi diyordum ama çok bencilceydi. 

Ben gerçekten çok bencil bir insandım. 

Sung Woo doğum yaptığında belki de hayatına tutunmasını sağlayan o bebek karnından çıktıktan sonra her şey bitecekti.

"Her şey bitecek." dedim yavaşça. Jackson bana gülümsedi. Tabiki de neyden bahsettiğimi anlamadı. 

"Her şey tabiki de bitecek. Biz mutlu olacağız."

"Biz?" dedim. Bana şaşkınca baktı. 

"Nasıl?" 

"Biz ne olarak mutlu olacağız?" dedim. Bana gülümseyerek bakıyordu. Ağlayarak bakacağı günleri iple çekiyorum. Bana yalvaracağı günlerin hemen gelmesini istiyordum. 

"Arkadaş olarak olabilir. Ama şunu bil ki sana hiçbir zaman arkadaş gözüyle bakmadım." 

"Nasıl?" Anlamamazlığa veriyordum. Hadi gel oğlum. Kuyuma düş. 

"Jungkook'u unutabildin mi Jimin?" diye sordu. Asla. Onu unutabilmemi beklemesi bile büyük bir acemilikti. Yazık.

"Evet. Bu belli değil mi?" 

"Çok belli." dedi gülümseyerek. Sen bir de dünü görseydin Jackson bey. Gerçekten çok belliydi.

"Jungkook'u senin için tamamen bitirebilirim." dedi kendine gereksiz bir güvenle.

"Sadece sana aitim." 

"Nasıl olacakmış o?" dedim gülümseyerek. Kafamda Jungkook'un sesi dönerken. 

"Benimsin." 

"Nasıl olacağını aklın almaz. Ama önce senden bir evet almam gerek." 

"Ne eveti?" dedim. Ellerimi ellerinin arasına aldı. Dudaklarına doğru götürdü. Küçük 2 tane öpücük kondurdu. 

"Şu hayatımın en güzel doğrusu Park Jimin. Benim güzel sevgilim olur musun?"

"Sadece seninim." 

Evet Jungkook her zaman seninim. Aidiyet duygusu belki de çoğu kişi için yanlış bir olay olsa da ben varlığımın bir insana ait olmasından çok hoşlanıyordum. Bu o insandan fazlasıyla hoşlanmamdan da kaynaklı olabilirdi ama ben ona aittim. Ona ait olmaya da devam edecektim. 

"Evet." 




Biliyorum, biliyorum çok uzun zaman oldu ama maalesef hiçbir şeyi yerine oturtamadığım bir dönemdeyim. Herkesten özür dilerim. 

Bu ficin hiçbir zaman böyle büyüyeceğini düşünememiştim ve bundan kaynaklı çok üzerinde durmamıştım ama şu an bu kadar okuyucu karşısında kendimi yetersiz hissediyorum. 

Beni anlayabilirsiniz umarım sizleri seviyorum okuduğunuz için teşekkür ederim.

Moth To A Flame X JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin