"Baba bizimkiler ders çalışmak için bize gelebilir mi?" Sinan sorusunu sorduktan sonra babasının şaşkınlığını izledi. Sinan ders çalışmazdı. Ama çalışmadan da ortalama düzey başarılıydı. Babasına göreyse okul birincisi olmalıydı. Böylece babasının oğlu olacaktı. Babası onunla gurur duyacaktı. Açıkçası Sinan'ın zerre kadar umrunda değildi. Hatta inadına çalışmıyordu. Bazen sınavlarda bilerek yanlış yapıyordu. Böylece babasından kendince intikam alıyordu.
Sınav haftası gelmişti ve Efe için inekleme zamanıydı. Sinansa bu inekle zaman geçirebilmek için işi iddiaya çevirmişti. Neyseki Efe Sinan'dan gelen her meydan okumayı kabul ediyordu. Böylece Sinan için de inekleme zamanı gelmişti. Bu iddiayı kazanan diğerine istediğini yaptıracaktı. Sinan daha ne isteyeceğine karar vermemişti ama içi şimdiden heyecanla dolmuştu. Üstelik uzun zamandır yaşadığını bu kadar hissettiği bir dönem olmamıştı. Hatta düşününce Sinan son iki ay dışında hiç yaşamamış gibi hissediyordu. Önceden sadece nefes alıp veriyor ve hayatta sürükleniyordu.
Şu anda hep babasının hep istediği gibi biri olmuştu ve acaba babası oğlunun bi ibne için böyle yola geldiğini duysa nasıl şok olurdu. Bu fikre kıkırdamamak için kendini sıktı.
"Sen ders mi çalışacaksın? Çalış tabii çağır arkadaşlarını. Çok sevindim oğlum. Sonunda akıllandın demek."
"Çok sağolasın baba." diyerek arkasını döndü ve babasının verdiği tepkiye gözlerini devirip telefondan wp gruplarına girip eve gelin temali mesajını gönderdi. Tabii ders çalışmak için olduğunu belirttiği anda grupta bir kaos koptu.
***
Efe'nin son iki ayda hayatına bu kadar etki ediyor oluşuna çok şaşırıyordu Sinan. Mustafalarla buluşmuş ders çalışıyorlardı. Hiçbir kuvvet ona ders çalıştıramazdı oysaki. Ama Efe bunu başarmıştı. Bu duruma gülmeye başlayınca Caner kaşlarını çatarak ona baktı.
"İneklemek bize göre değil demiştim. Çocuk kafayı yedi en sonunda."
Sinan kahkahasını bastırmaya çalışırken "Yok lan ondan değil. Aklıma komik bir şey geldi de." Biraz daha sakinleşince "Hem ben sen miyim oğlum. Ben düzgün bir öğrenciyim. Gerektiği kadar ders de çalışıyorum."
Caner ona göz devirdi ve "Ya öyledir" diye homurdandı. Piç usta bir yalancıydı ama Caner onu tanıyordu. Caner aslında Mustafa'nın arkadaşıydı. Sinan okullarına gelince onunla da arkadaş olmuştu. Sinanda öyle bir hal ve tavır vardı ki gelir gelmez gruplarının lideri gibi olmuştu. Caner'e göre herif doğuştan liderdi.
Mustafa Caner'e bakıp bıyıkaltı sırıttı. Semihse kafasını kitabın üstüne koymuş uyuyordu. Ahmet ders lafını duyunca hiç gelmemişti. Mustafadan kopya çekmeyi planlıyordu.
"Şimdi siz Efe ile iddiaya girdiniz ve sınavlardan kim daha yüksek puan alacak diye. Peki kazanan diğerinden ne isteyecek?"
Sinan hin bir şekilde sırıttı. "Daha karar vermedim kardeşim. Fikirlere açığım."
Mustafa göz devirdi. "Peki o kazanırsa ne isteyecek?"
Sinan düz bir ses tonuyla yanıtladı. " Onu rahat bırakmamı."
"Mantıklı çocukmuş. Sevdim çocuğu ve dövdüğümüz zamanlar için kendimi kötü hissettim."
"Sen dövmedin bile lan. Öylece kenarda dikildin." dedi Caner.
Mustafa buna cevap vermedi. Neticede zulme sessiz kalmak da kötülüktü. O ibneye üzülüyordu. Kendi halinde bi çocuktu. İbneyse ibneydi. Onlara bir zararı yoktu. Mustafa'nın mantığı buydu. İbnelerle iletişim kurmazdı ama gidip hayatı zehir de etmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile Dreams (BxB)
Teen Fiction" Sana bunun nasıl bittiğini söyleseydim. Arkanı döner miydin? Hala ona aşık olur muydun? Yine de güler miydin? "