Al baba , buyur.
Kır kafamda ne kırıyorsan işte ben, işte sen.
Ama ondan önce ver bana hiç yaşamadığım anılarımı, ver topacımı.
Ver hasret kaldığım baba sevgisini, ver bir içten kızım deyişini...
Annemle konuşmalarınıza şahit olduğum gecelerin uykularını ver bana. 'Benim istediğim gibi olmazsa bu evde yeri yok' dediğin gece tuzla buz olan güvenimi ver.
Sana surat asmamak için morattığım kollarımı, tırnaklarımı batırmaktan hissizleşen avuç içlerimi ver.
Çocukluğumun vazgeçilmezi olan senede iki kez getirdiğim sarı kağıtların hak ettiği ağız dolusu aferimleri ver bana.
Samet arkadaşıyla kaybolduğu gün müşterinin yanında attığın tekmelerin, tokatların hesabını ver.
Ağlamaktan ağrıyan ve zamanla migren dönüşen baş ağrılarımı ver bana.
'Senin baban neden veli toplantısına gelmedi?' sorusunun cevabını ver mesela.
Özür dilerim...
Kendi kendime baba olamadığım, kardeşlerime abla, size istediğiniz gibi bir evlat olamadığım, kendi kendime büyüyemediğim için özüt dilerim.
Beni sevmediğin için özür dilerim.
Doğduğum ve varlığımla hayatınızı zindana çevirdiğim için özür dilerim.
Arabada son sürat bağırırken ve hakaret ederken bana, kapıyı açıp atlama düşüncelerim için özür dilerim
Bir denize amcamla beraber düşseniz onu kurtaracak olduğum için özür dilerim.
Gelecek hayallerimde sana yer bulamadığım için özür dilerim.
Hiçbir zaman taktir görmediğim için her seferinde dahada dibe battığım için de özür dilerim.
Bu notun bir intihar notu olmasını dünyadaki herşeyden çok istediğim için de ayrı yeten özür dilerim. Sana ölümümle ömür boyu cehennem azabı çektirmek istediğim için de beni affet.
Ama bunu yapamam bende saçma sapan bile olsa bir hayata son verebilecek bir cesaret yok. çünkü ben korkağım, üzgünüm senin kızın bu! Senin asla kabul edemediğin lanet olsasıca evlat sıçmığın bu!
Yalnız , ruhsuz, onursuz, gurursuz, salak ve kesinlikle olgun değil!
Hayatıma son veremem çünkü sandığınız kadar imansız değilim,
Hayatıma son veremem çünkü evlat acısı çekmenizi istemem.
Hayatıma son veremem çünkü bunu benim yerime yapıyorsunuz zarten...
Belki bir gün sen ikimizin de acısına son verirsin. Çünkü sinirlendiğinde kendine hakim olamıyorsun.
Biliyor musun bu huyumu her zaman sana benzetirim, yani; biliyorsun işte daksili duvara , parfüm şişesini yere fırlatıp kırmam, gardolabının kapağını sökemem, süpürgeyi yere atarak tekerleğini kırmam...
Bunların hepsi senin hastalıklı genlerinin bir sonucu. Ama maalesef ki ben bu huyuman hiçbir zaman nefret etmedim.
Sırf sana benziyor diye, sırf seninle bir ortak yönümüz var diye hiç nefret etmedim. Yaptıklarımın sonucunu ağır ödesem bile, Baba diye öfkeme sarıldım. Onun başımı okşamasını bekledim.
Evet , aptaldım ama seni seviyordum. Babası öl dese ölebilecek bir aptaldım gözüm kapalı!
Git gide tükettiğin sevgimin donarak ölmemesi için öfkemi harlayan bir aptaldım ben belki...Şimdi, hiç durma yine dediğini yap ve şiddete başvur, hatta belki beni okuldan al, ama şunu bilmelisin ki bende ne yakabilecek bir öfke ateşi kaldı nede uğruna kendimi yaktığım sevgi...