Medya da Çağla var.
"Hoş geldiniz." Annemin sesiyle başımı kaldırdım yeni başladığım kitabımdan. Yine misafir gelmişti sanırım. Kitabı yatağıma bırakıp aynanın karşısına geçtim. Biraz dağılmıştı saçlarım. Ellerimle saçlarımı düzeltip odamdan çıktım.
"Ne içersiniz?"
"Bırak şimdi içeceği Nursen." Dedi orta yaşlı bi kadın.
"Buraya önemli bi meseleyi konuşmak için geldik." Diye de ekledi. Kapının kenarında durmuş, onları dinliyordum bende."Neymiş o önemli mesele?" Derken annem içten içe meraklanmıştı, biliyordum elbette.
Kadınlardan bir diğeri yerinde genlesip "Çağla kızım, yok mu?" Dedi. Ismimi duyduğumda şaşırmış ve biraz da meraklanmıştım."Odasındadır o. Hayırdır inşallah?"
"Nursen, seni severiz bilirsin. Güveniriz de...kızın Çağla'yı da iyi tanırız. İyi, güzel huylu kızdır." Kadının beni övmesi üzerine gülümsemeden edemedim. Annem de başını sallayıp, mahcup bir ifadeyle ve biraz da gurur duyarcasına onay veriyordu.
"Elimizde büyüdü..."diye ekledi.
Sözü az önce beni öven kadın aldı.
"Maşallah, geçen gün gördük. Pek güzelleşmiş. Okulunu da okuyor..." tebrik edercesine söylediği şeyle, gülümsedi annem.
"Bu devirde böyle evlat yetiştirmek zor.""Sağol, Serap da...konu nasıl Çağla'ya geldi anlamadım doğrusu. Önemli bir şey söyleyecektin." Annem mutavazı kişiliğini koruyarak sormuştu soruyu.
Bunun üzerine adının Serap olduğunu öğrendiğim kadın, gülümseyip "Bilirsin, benim de bir oğlum var." Dedi."Bilirim...Ali iyi çocuktur." Konuşmanın nereye gittiğini az çok tahmin edebiliyordum. Ali dediği oğlanı da, çok iyi olmasada tanırdım. Eskiden, yani onlar taşınmadan evvel aynı mahalledeydik. Ali'yle de sürekli oyun oynardım. Aslında benden büyüktü ama sürekli beraber oynardık. Kısacası, çocukluk arkadaşımdı...yani 18 yıl önce.
"Ben derim ki...Çağla'yla Ali'yi baş göz edelim. Hem Ali'min işi, arabası var."
"Neler söylüyorsun, Serap. Olur mu hiç öyle? Sen dedin, okulu var bizim kızın."
"Hemen karar verme. Iyice bir düşün taşın. Çağla'nın da bir ağzını yokla. Var mı sevdiği diye. Haber bekliyoruz, ona göre."
Gelen iki kadın da ayaklanıp çantalarını aldılar. Annem de kalktı onlarla birlikte.
"Olmadı böyle, bir kahvemizi içseydiniz." Dedi ve tokalaştı kadınlardan biriyle."Istemeye geldiğimizde içeriz o kahveleri inşallah." Dedi Serap denen kadın.
"Aman gözünü seveyim, Nursen. Iyi düşün." Demesinin üzerine annem mahcup bi ifadeyle gülümsedi. O da alışkın değildi tabi böyle şeylere. Ablam da vardı ama o na henüz görücü gelmemişti. Hoş...ablam varken neden bana geldiklerini de anlamış değilim.
Kapının kapanma sesiyle gittiklerini anlamıştım. Derin ve rahatlamışcasına bir nefes alıp, çıktım deminden beri saklandığım yerden.
"Kimdi o gidenler?" Dedim ve oturdum hemen annemin yanındaki yere.
"Gördün ama gelmedin, değil mı Çağla. Ne ayıp." Dedi kınayan bakışları eşliğinde. Annem de biliyordu misafirden nefret ettiğimi. Aslına bakarsan misafır değil, kalabalıktan nefret ederdim ben. Gürültüden, çocuk sesinden...nefret ederdim işte.Bana ne der gibi omuz silktim.
"Niye gelmişler?" Dedim nedenini bildiğim halde."Serap teyzen, seni oğluna istiyor. Ali...biliyorsun değil mi?" Başımı olumlu anlamda salladım. "Benim aklıma yattı bu iş. Münasiptir, Ali'yi de tanırım. Iyi çocuktur." Dedi ve bir şey dememi bekler gibi yüzümü inceledi. Bense bir şey demiyor ve annemin lafının devamını merakla bekliyordum.
"Sen...sen istiyor musun peki?" Sorduğu soruyla kaşlarımı çattım.
"Anne...o nasıl soru öyle? Istemiyorum tabiki. Hem 18 yıl oldu görmeyeli. Huyu suyu değişmiştir 18 yılda. Istemem ben. Başka birini mı bulamamış oğluna." Dedim burun kıvırıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suç Ortağım
Teen Fiction"Senin tek sorunun, bitmek tükenmek bilmeyen zevklerin!" Diye bağırdım, kimsenin olmadığı sokakta. Sinirden boyun bölgesinde belirginleşen damarları, rengi değişene kadar sıktığı eli ve burnundan solumasıyla fazlasıyla ürkütücü görünüyordu. Yine de...