Ama şunu unutmamalıydık ki, en çok sustuklarımız bizi yaralardı.
♧Su Taşkın'ın anlatımıyla:
"SU! ÇABUK BURAYA GEL!"
Duyduğum bağırışla gerginlikle gülümserken bana seslenen Toprak'a cevap verdim.
"BİRAZDAN ORADAYIM! SİZ OYNAMAYA BAŞLAYIN BEKLEMEYİN BENİ!"
"TAMAM!"
Kapıdan çekildim ve banyodaki aynanın önüne geçtim. Kendime baktım. Gözlerime, yanaklarıma, dudaklarıma, burnuma, kirpiklerime... Gözlerim en sonunda saçlarımda dururken derin bir nefes aldım. Belimi geçen saçlarıma bakarken onların bana getirdiği yükleri düşündüm.
Ben nefes alamıyordum...
Elim yavaşça tezgahta duran makasa giderken bunun sonuçlarını düşündüm. Diyeceklerini, yapacaklarını, yapmayacaklarını... Daha fazla düşünürsem vazgeçeceğimi bildiğimden makası fazla düşünmeden omuz hizaya getirdim ve bir tutamı kestim. Bir tutam, bir tutam, bir tutam daha derken omuzlarımdaki yüklerden kurtuldum.
Ve nefes almaya başladım.
Yerdeki saçlarıma içim gide gide bakıp onları çöpe attım ve hızlı bir duşa girdim. Daha fazla oyalanırsam Rüzgar ve Toprak'ın çekinmeden banyoya gireceklerini bildiğimden olsa gerek dakikalar sonra saçlarıma fön çekmeyi bitirdim ve banyodan çıktım. Kaldığımız odanın karşısındaki koltuklarda oturup oyun oynayan üçüzlerimin arkasında durdum ve oyunlarını bitirmesini bekledim.
Ekranda oyunun bittiğini gösteren yazı belirdiğinde ellerimi gözlerine kapattım ve çekinerek de olsa konuşmayı başardım.
"Şimdi size bir şey göstereceğim ama öncelikle sakin olun. Tamam mı?"
Rüzgar güzel gülümsemesini bana sunarken cevap verdi.
"Kuzum bir türlü gelemedin ya altı üstü bir duş alacaktın. Ne yaptın ırk falan mı değiştirdin?"
Toprakla buna gülerken ellerimi daha fazla oyalanmadan çektim ve tepkilerini incelemeye başladım.
İlk tepki Toprak'tan gelirken gözlerinin hafifçe büyüdüğünü gördüm. Bana gülümsedi, ellerini güzel olmuş dercesine kaldırdı.
Rüzgar'a döndüğümde onun gülümseyerek bana baktığını gördüm. Yavaşça bana yaklaştı, saçlarımı öptü ve geri çekildi.
Beğenmelerinin sevincini yaşayacakken gözlerinde gördüğüm tedirginlik ve endişe tüm sevincimi aldı götürdü. Gülümsemeye çalışırken ellerimin titremeye başladığını fark ettim ve belli olmaması için yumruk yaptım. İşte şimdi hazırdım.
"Ne oldu? Beğenmediniz mi? Ben çok beğenmiştim oysaki, eski hali daha mı güzeldi?"
Toprak bana baktı. Gözlerimden düşündüklerim çok mu belliydi bilmiyorum ama burukça gülümsedi. Kollarını yavaşça bana sararken saçlarımı okşamaya başladı.
"Beğenmez olur muyuz can parçam? Çok yakışmış. Sadece... Çok kızacak ama korkma. Senin endişelenmene gerek yok, biz seni koruruz."
Kollarımı ondan hızlıca çekerken sesimi ayarlamaya çalıştım ve ciddi olduğumu anlasınlar diye gözlerimi ikisinde de hızlıca gezdirdim.
"Bana bakın. Bu sefer önüme atlarsanız, beni savunursanız, sırf beni unutsun diye saçmasapan hareketler yaparsanız eğer bakın size neler yapıyorum. Kendinize gelin. Benim yaptığım şeylerin cezasını neden siz çekesiniz ki? Çok saçma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üç Element
Teen FictionKarışan 6 hayat... Değiştirilen üçüzler ve hayatları mahvolan Abay ailesi... Sırlar, saklanalar, yalanlar, oynanan oyunlar... Mutluluk isteyen bir aile ve onları sürekli tepetaklak eden hayatları -Biz +Üç >Elementleriz -Ve asla ayrılmayacağız. Söz m...