Sıradışı derecede güneşli bir gökyüzüne açtım gözlerimi bugün. Onlarca kapalı ve depresif günün ardından sonunda güneş tenime değiyor. Bu tarz zamanlar o kadar nadir ki yıl içindeki güneşli saatleri teker teker zorlanmadan sayabilirim. Ravenclaw ortak salonundaki gökyüzü sınırsız izin vermişçesine yüksek tavana kadar kesintisiz devam eden devasa pencereden dışarı, karanlık orman, bitki bilimi seraları, Quidditch sahası ve gölden oluşan muhteşem manzaraya bakarak kahvemi yudumlarken kendimi tazelenmiş hissediyorum.
Ravenclaw ortak salonu iç ferahlatıcı ve açık gökyüzünün altında duruyor hissi veren yüksek tavanı, zeminden tavana kadar uzanan ince uzun pencereleri, gök mavi perdeleri, duvarlarının dört bir tarafında dev kartal çizimleri, ihtişamlı büyük şöminenin önünde boy gösteren birebir ölçülerde yapılmış Rowena Ravenclaw heykeli ve odanın ortasında duran ve öğrencilerin stresini almak için büyülenmiş bir ses çıkaran süs havuzu ile insanı her gördüğünde kendine hayran bırakıyor.
Başka herhangi bir yerdense ortak salonda vakit geçirmeyi yeğliyorum. Burası beni her seferinde kendine hayran bırakmakla beraber günlük dertlerle kararmış zihnime gün ışığı dolmasını sağlayıp beni tazeliyor. Bununla beraber her seferinde bende kitap okuma isteği ve yeni şeyler öğrenme açlığı doğuruyor. Belki de tüm bunlar benim hislerim değil, sadece büyü...Bilemiyorum. Yine de ben burada olmayı seviyorum.
Seçmen şapka kısa kahverengi saçlarımın üzerine konulduğu anda Ravenclaw olarak seçildim. Aslında bu benim açımdan hiç de şaşırtıcı olmadı. Diğer çocuklar gezip tozarken, oyunlar oynarken benim ilk tercihim hep kitaplar olmuştur. Belki de bu alışkanlığımı geniş bir kütüphane içeren bir evde yetişmeye borçluyumdur. Üç katlı müstakil evimizde Gringotts bankasının yanındaki Büyük Büyücüler Kütüphanesinden daha fazla kitap vardı.
Gringotts'tan bahsetmişken İkinci Büyücü Savaşında neredeyse tamamen yıkıldığını ve sonrasında goblinler tarafından çok kısa sürede eski haline getirildiğini düşünmeden edemiyorum. Goblinler, pek arkadaş canlısı sayılmazlar ama haklarını vermek lazım ki çok çalışkanlar. Belki de en çalışkan yaratıklardır.
Carter ailesi olarak ne olursa olsun her zaman tarafsız kalıp ticarete devam etmemizle biliniriz. Birinci ve İkinci Büyücü Savaşlarında bile ailem, sanki hiçbir şey değişmemiş gibi dünyanın en ücra köşelerinden getirdikleri eşsiz kıymetli büyülü eşyaları satmaya devam etmişler. Belki de bu yüzden Diagon Yolundaki en köklü ve en varlıklı dükkan olabildik.
Öte yandan tarafsız kalmak hiç de kolay değil. Özellikle İkinci Büyücü Savaşında taraf olmadığımız için sürekli Lord Voldemort taraftarı ölüm yiyen olmakla itham edildik. Savaştan sonra onca sene geçmesine, Lord Voldemort yok olmasına rağmen hala aileme karşı suçlamalar maalesef nihayete ermedi.
Bunların yanı sıra Carter'lar olarak kartal gagası gibi konkav geniş bir burun, kare şeklinde bir çene ile açık kahverengi saçlarımız ile biliniriz. Aslına bakarsanız bu özelliklere sahip insan oranı o kadar yüksek ki biraz laflamadan ayırt etmek pek de mümkün değil. Bir de yeşil gözlerimiz var genetik miras olarak ki benim favori mirasım diyebilirim.
Atalarımın tüm özelliklerini taşımakla beraber uzun zayıf vücudum, hafif sivri kulaklarım ve dişlek denilebilecek kadar dışarı çıkık dişlerim benim görünüşümü tamamlıyor.
Aslına bakarsanız, ne yazacağımı da pek bilmiyorum. Bu benim ik günlüğüm. Profesör Cuthbert zihni canlı tutmak ve hafızayı güçlendirmek için mükemmel bir antrenman olduğunu söylemeden önce yazmayı hiç düşünmemiştim bile.
Profesör Cuthbert'in henüz Adem'in küçük bir çocuk olduğu zamanlardan beri ders verdiği söylenir hep. Ders veren tek hayalet olduğundan bunda doğruluk payı olduğundan şüpheleniyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hogwarts'ın Kökeni
Fanfic'Hogwarts'ın Kökeni' adlı bir kitap bir Ravenclaw öğrencisi tarafından bulundu. Bulan kişi benim, James Carter. Onu 2023'te, Hogwarts Savaşından yıllar sonra büyük kütüphanede bulup hayatımın kargaşasının içinde gün yüzüne çıkardım. Kitabı okurken...