Okula gidiyordum . Okulun önüne geldiğimde arkamdan birinin bana dokunmasıyla irkildim . Arkamı döndüğümde küçük bir çocuktu bana bakan. Öylesine çaresiz , şefkatli bakan mavi gözleri , masum yüzü insanın ruhunu işletiyordu. Böyle bir çocuğun kalbimin ritimlerini değiştirmesi , heyecan duygusu hissettirmesi beni derinden etkilemişti. Ben ne mutluluk ne de üzgün duygularımı hissederdim . Ben hep soğuk hissederdim . O soğukluk beni hep buza çeviriyordu. Karşıma çıkan çocuklara hiç benzemiyordu. Farklı biriydi bu . Hiç bir çocuk beni kalbimin ritimlerini değiştiremezken bu çocuk değiştirebiliyordu . Çocuğun konuşmasıyla irkilerek kendime geldim .
-ÇOCUK : Merhaba , dedi. Ben de ona karşılık vererek merhaba dedim .
-ÇOCUK : Adım Aras , dedi. Ben de sadece ona memnun oldum demekle yetindim .
-ÇOCUK : Adını söylemeyecek misin ? dedi . Bu sorusu bir hayli beni şaşırtmıştı . Şaşkın gözlerle ona bakıyordum . Niye adımı öğrenmek istemişti ? Sanki ismimi öğrenmek için can atıyordu. Kötü bir niyeti olamazdı . İlk bakışta ne kadar zararsız , saf bir masum çocuk olduğunu anlayabiliyordum . Ona gülümseyerek
Asi olduğunu söyledim .
-ÇOCUK : Emire karşı gelen ve asabi bir kızsın ,dedi. Ben içimden bir an ha kelimesi çıkmıştı . Bu kadar küçük ve okula gitmeyen bir çocuğun bu çok sık kullanılmayan isminin anlamını da nereden biliyordu ? Beni bir kez daha şaşkına çevirmişti. Bu çocuk şaşırtmayı seven birimiydi ? Bunu bilmesi zekiliğini ortaya koymuş oldu. Çocuğu gözlerimle üstünü gezdiğimde kısa , eski , kirli ve yırtık bir tişört giymişti. Dizlerindeki yırtıklar rengi solmuş bir pantolon giymişti. Saçları birbirine karışmış bir şekilde rüzgarda savruluyordu.Saçları kirli olmasına rağmen rüzgardan gelen o koku muhteşemdi. Ve bir de gözleri masmaviydi. O deniz mavisi gözleri seni dalgalarla beraber o koyu derinliklere götürmeye hazırdı. O derinlikler de her an kaybolmaya hazırdım . Etrafıma bakındım o çocuktan başka kimse yoktu sokakta .
-İsmimin anlamını nereden biliyorsun ?
- ÇOCUK : Babam ben uyurken annemi anlatırdı. Onun asiliği beni kendine daha aşık ediyordu. Bundan vazgeçmiyordu derdi babam.
Annesi babası bilmediğimiz aşkı yaşıyorlarmış .Bizim çevremizdeki basit aşklara benzemediğini anlamıştım . Peki niye anlatıyordu ? Annesi neredeydi ? Ölmüşmüydü yoksa terk mi etmişti. Terk etmesi çok büyük hataydı . Böyle bir çocuğun terk edilmesi hele ki anne tarafında ağır bir darbeydi . Ona bunları sormak istedim . Ama bunları sormaya cesaretim yoktu. Çünkü kötü bir çocukluk hayatı yaşamış o anıları geri dönüp hatırlatmak istemedim . Onu üzmek istemedim . Ama benim üzüldüğümü fark ettim . Ben üzülmeyen soğuk bir kızdım . Nasıl üzülmüştüm hala anlamış değilim . Bu çocuk çok farklıydı sanki cennetten dünyaya düşmüş bir melekti . O bir melekti. O soruların yerine başka soru sordum ona .
-Ne yapıyorsun peki burada ? Çocuk arkasına dönerek küçük kulübe , duvarları yıpranmış belki de çökmek üzerede ki bir evi gösterdi bana .
-ÇOCUK : Evime gidiyorum . Seni bu okula girdiğini görünce mutlu oldum . Sabahları bu okulun zil sesiyle uyanıp okulunuza bakardım . Kalktığım an pencereye koşup bahçedeki öğrencilere bakardım çünkü kendimi o okulda olduğumu hissederdim . Erken kalkıp bu okula gittiğimi hissederdim. Ben büyüyünce bu okula gitmek istiyorum . Bu küçük evimizin yerine büyük bir ev yapmak istiyorum .
Küçük bir çocuğun bu kadar hayret verici konuşma yaptığına inanamıyordum . Okulumdaki öğrencileri sorsak kim bilir bazılarının hala hedefleri bile yoktur . Konuşmasını bitirdiğinde ise tüylerimi diken diken etmişti . Hangi çocuk böyle bir hayal kurabilirdi ki ? İnsan mıydı yoksa bir melek miydi ? Artık şüphelenmeye başlamıştım . Beni baştan aşağı döndürüyordu . Bu dünyanın gerçek yüzünü anlamamı sağlıyordu . Her şeyin kolaya kaçmamasını anlatıyordu . Zorlukların yenilebileceğini anlatıyordu. Belki bu küçücük çocuk bizim gibilerini bir adam etme yeteneği olabilirdi, edebilirdide . Ona daha da cesaretlendirmek güven verici sözler söyledim .
-Sana inanıyorum ki bunu başarıbileceksin . Sen gördüğüm herkesden farklı birisin .Bu hedefini gerçekleştirebilirsin . Gözleinden bunu anlayabiliyor , hissedebiliyorum . Sakın vazgeçme , vazgeçilecek gibi de durmuyorsun .
Daha güçlü olduğunu anlaması için ellerini tutup dokunduğum anda o gücü hissedebiliyordum. O gücü vermesiyle bana titrememe sebbep oldu. O titremeye aldırmayarak
- O güçlülüğünden vazgeçme ve herkese örnek bir çocuksun dedim .
-ÇOCUK : Teşekkürler deyip boynuma sarıldı. O kadar sıkı sarılmıştı ki nefes alamayacak duruma gelmiştim . Bırakıp gitmemden korkar gibi sarılıyordu sanki .
Çalar saatin çalmasıyla yatağımdan hızla doğrulup kalktım . Sırılsıklam olduğumu ve zar zor nefes aldığımı fark ettim . Düzensiz nefes alışlarım
yavaş yavaş düzelmeye başlamıştı . İlginç bir rüya görmüştüm . O çocuğu hiç karşıma çıkmamıştı. Peki tanımadığım bir çocuk rüyama neden giriyordu ? Yatağımdan kalkıp pencereye açtım . O pırıldayan güneş her tarafı renk saçtırıyordu. Ama sarı , turuncu , kırmızı renkleri yansıtıyordu. Sonbaharın habercisiydi. Hafif bir esinti düşen yaprakları son defa havada gezdirip yere düşmelerini sağlıyordu .Onların son kez havada ki keşifleri sona erecekti . Yere düşüp toprağa karışacakalardı . Ama üzülmüyorlardı çünkü tekrar yaşama geri döneceklerdi . Yeşile tekrar kavuşup her yere canlılık katacaklardı. Şimdilik hoşçakalın . Mis gibi havaya soluyup nefes aldım . Bugün okulun ilk günü olacaktı . Ve ben Hazan 'ımı özlemiştim . Şehir dışında olduğu için son aylarda sesini duymaktan başka bir şey yapmamıştık . Saate baktığımda okul saati yaklaşıyordu . Okul formamı giyip salona indim. Annem çoktan kahvaltıyı hazırlamış . Yanına gidip bir öpücük kondurarak günaydın diyorum . O da öpücük kondurarak günaydın diyor . Masayı oturup kahvaltımı ediyorum sessizce . Annem ben kahvaltı ederken işe gidiyor . Biraz sonra da Güney Teyze de gelir . Evimizin kahyası çok şirin kadın . Elbette her iş geliyor . Hele ki yemekleri söz konduramazsınız . Altı yıldır bizimle çalışıyor . Evden çıkıyorum ama yürümeyi tercih ediyorum . Sessizce okuluma gidiyorum . Okulun yanından geçerken bir anda kalbim hızlanıyor . Titremeye başlıyorum sanki bir an yıkılacak gibi halsiz hissediyorum . Tüm bunlar kalbimin hızlanmasından , heyecanlanmamın sebebinden . Ne olduğunu anlayamıyorum . Niye heyecanlanmıştım ki ? Arkadan kolların beni boynuma sarsılmasıyla irkilip korkuyorum . Bana Asi demesiyle anlıyorum . Bu benim Hazan'ımdı . Ona dönerek birbirimize doyasıya kadar sarılıyoruz . Hazan koluma girip okulun girişine yöneliyoruz . Bana tatildeki anılarını anlatıyor bende dikkatlice dinliyorum onu . Sonra ben onun kadar heyecanlı anılar yaşamasamda sıradan hayatımı anlatıyorum . Müdür yine tören yapıp sınıflara yolluyor bizi. Sınıfa girip sıralara oturuyoruz . Yanımda Kumsal oturuyor . Kumral omuzlarına kadar dökülen kıvrımlı saçlarıyla ve ela gözleriyle erkekleri büyülüyordu. Ama kıza kimse yaklaşamıyordu . Sürekli kütüphaneye kaçıp ders çalışıyordu . Kimsede onu rahatsız etmek istemiyordu . Hazan önümde yine Bora ile şakalaşıyordu . Sınıfımı özlemiştim . Sadece bu sevinçlerine eğlenmelerine özlemiştim . Bir anda herkesle çok iyi anlaşabiliyorlardı . Hemen hoca derse girmişti. İlk gün olmasına rağmen derse başlamıştık . Önümüzde çok önemli sınav vardı . Boş geçirmek manasızdı. Dersi anlatırken notlar alıyordum .Ama kapının tık sesi duyulmasıyla dersimiz bölündü . İçeri müdür ve arkasında iki yeni öğrenci girdi . Sınıfımıza iki öğrenci gelmiş olacaktı . Müdür yeni öğrencilerin geldiğini herşeyi anlatıp çekip gitti. Bütün sınıf o yeni iki öğrenciye odaklanmıştı . Soldaki isminin Giray olduğunu söyleyip yerine geçti . Diğerine sıra geldiğinde kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Nedensizce mi ? Hiç bir kalp niye nedensizce atsın
ki .Kısa süreliğinde olsa yüzüne bakmaya yeltendim fakat gözlerimiz birbiriyle buluştu.İşte o an yanaklarımın kızardığını hissetmiştim hemen başka yöne baktım . O kısa sürecikte olsa o deniz mavisi gözleri beni kaybolmayı hazırlatacaktı ki ben gözlerimi başka yöne çevirene kadar . Saçları ise uzun ve simsiyahtı . Elmacık kemikleri çok derindi . Ama o derinliği kimseye yakışmayacağı kadar ona çok yakışıyordu.Siyah dar tişörtü kaslarını hafif belli ediyordu .Konuşmayı başlayınca isminin Aras olduğunu söyleyince her yer benim için sessizdi . Kimseyi hatta onun sesini duyamıyordum . Biran donakalmıştım o ismi duyana kadar .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İTİRAFLARIN SESSİZLİĞİ
Roman d'amourAsi , isminin anlamı gibi her zaman asi olmayı seçmiştir. Asi canı acıtılanlardan değil canı acıtanlardandır . Çünkü o üzülenlerden olmak istemez . Hayatını tek başına yürüyerek ve çalışarak yoluna devam etmek ister . Ta ki karşısına ^ARAS^ çıkana...