25.bölüm

1.8K 51 21
                                    

Melek gözlerini zar zor açtığında elleri otomatik karnına gitti. Gözlerini tekrar yumdu bir damla yaş aktı gözünden. Bebeği yaşıyor muydu bilmiyordu.
"Hala orda merak etme" gelen sesle gözlerini hızlıca açtı ve görmeyi beklemediği bir yüzle karşılaştı. Arzu yanı başındaki koltukta oturmuştu. Gözleri ağlamaktan şişmişti yüzünde yorgun bir ifade vardı. Meleğe çevirdi bakışlarını
"Bebeğin yaşıyor" dedi onu rahatlatmak için. Kızın gözlerinden belliydi bunu merak ettiği ve korktuğu. Onun sözleriyle derin bir nefes verdi Melek. Sonra aklına Ateş geldi. Tekrar Arzuya döndü
"O...Ateş.. o nasıl?" Dedi kısık çıkan sesiyle
"Bilmiyorum daha bitmedi ameliyat"
"Bu kadar uzun sürmesi normal mi?"
"Normal hatta daha uzunda süre bilir. Dün kanamayı durdura bildiler sadece. Gece kurşunu almak için ameliyata girdiler tekrar nerdeyse öğle olacak hala kimse çıkmadı" kafasını salladı Melek. Bebeği yaşıyordu ama babası ölümle savaşıyordu. Üstelik onun için Ateş onun önüne atladığı için şu an bu haldeydi. Yekta seçenek sunduğunda ve Ateş Arzuyu seçtiğinde ilk defa Ateş onu gözden çıkarmıştı. Hamile olduğunu öğrenip ama ona rağmen Arzunun kapısından ayrılmadığındaysa hem onu hemdeki bebeğini gözden çıkarmıştı. En azından Melek böyle düşünüyordu. Ama dün onlar için kendisini feda etmişti. Eğer Ateşe bir şey olursa bunun vicdan azabını hayatı boyunca çekecekti.
"Ateşin o ameliyattan çıkma şansı var ama değil mi?" Diye sordu korkuyla
"Var ama çok az. Sadece yüzde 10" gözlerini tekrar kapattı Melek. Onun yüzünden bu haldeydi
"Benim yüzümden" dedi ağlayarak
"Hayır senin yüzünden değil. Kim olsa aynısını yapardı. O kurşun eğer sana değseydi Ateş o zaman ölürdü asıl. Sana, bebeğe onun yüzünden bir şey olsaydı yaşayamazdı. Biliyorum" gözlerini açıp ona baktı kısa bir sessizlik oldu.
"Sen niye buradasın?" Diye sordu Arzuya. Boş boş yere bakan Arzu omuzlarını kaldırdı bilmiyorum dercesine
"Bilmem. Bebeği merak ettim" aslında doğruydu. Bebeği gerçekten merak etmişti hamilelik onda bütün dengeleri bozmuştu belkide saçmaydı ama o kızının kardeşini merak etmişti. Yüzünü ona dönen Melek
"Gerçekten mi? Kocanın ihaneti sonucu olan bebeği mi merak ettin?" Dedi inanmayarak
"Kocamın ihaneti, bebeği günahkar yapmaz"
"Ama bu ihanetin bedelini bebeğimde ödüyor Arzu. Ateş canıyla ödüyor. Bebeğimde canıyla ödüyor bense en acı şekilde, kaybetme korkusuyla" dedi gözlerinden yaş akarak
"Ben ne seni nedeki bebeği hiç bir zaman suçlu bulmadım. Tek suçlu Ateşti. Sen kendine göre suçlu olsan dahi bana ihanet eden sen değildin ben seni tanımıyordum bile sende beni. Senin Ateşe aşık olman onla birlikte olman bana ettiğin bir ihanet değildi. Senin evli bir adamla yaşadıkların senin hatandı beni ilgilendirmez ama Ateşin evli olduğu halde seninle olması onun ihanetiydi" dedi. Kısa bir sessizlik oldu Melek ona bakıp
"Belkide böyle olmayacaktı. Ben plana sadık kalsaydım her şey başka olacaktı. En başından söylendiği gibi olsaydı. Siz gitseydiniz burdan. Ben kendi hayatımı kursaydım. Kimse acı çekmeyecekti. Her kes mutlu olacaktı" dedi. Haklıydı eğer öyle olsaydı Arzu bir süre sonra hamileliğini öğrenecekti ve aileside kabullenecekti onları. Meleğin hamile kalmasına ihtiyaç olmayacaktı.
"Bunu değiştiremeyiz olan oldu artık"
"İşte burda benim suçum devreye giriyor. Her şey planlıydı Arzu. Ben zaten böyle olacağını biliyordum. En başından beri o saydıklarımın olmayacağını biliyordum" kaşlarını çattı Arzu
"Ne planı Melek ne diyorsun sen?" Dedi
"Defne hanım sizin planınızı ve kaçacağınızı duymuş. Bana geldi eğer Ateşle birlikte olmazsan ailene sağladığımız imkanları alırız diye tehdit etti beni" Arzu duyduklarıyla donup kalmıştı. Bu kadın nasıl bir insandı böyle.
"Sen bunu Ateşe söyledin mi?"
"Ateşe söylesem şu an bu halde olur muyduk? Korktum. Ya yaparsa diye çok korktum. Kardeşlerim ve annem rahat ve mutluydu. Defne hanım bunu duyursaydı Aslan ağa işin içine girecekti o zaman Ateş bile karşısında duramazdı. Beni Mardin'e gönderecektiler. Sonrada daha berbat bir hayata merhaba diyecektim. Üstelik sadece bende değil ailemde. O yüzden o ne dediyse onu yaptım" gözyaşlarını eliyle sildi.
"Ama şimdi keşke söyleseydin diyorum. Keşke Ateşe söyleseydim. Çok pişmanım Arzu. Sadece kendi hayatımı değil sizin hayatınızıda mahvettim. Bebeğimin hayatını bile daha şimdiden mahvediyorum" Arzu oturduğu yerden kalkıp Meleğin yanına geldi yatağının kenarına oturup ona baktı. Gözlerinden akan yaşı silip
"Bizim hayatımız zaten mahvolacaktı. Ateş o gün isteseydi sana dokunmazdı. Sen onu zorlamadın hiç bir şeye. Eğer gerçekten aşık olsaydı bakmazdı bile sana demekki aşık değilmiş. Dediğim gibi senin suçun, hatan seni ilgilendirir. Beni sadece Ateşin yaptıkları ilgilendirir" dedi
"Peki affedecek misin onu?" Düşündü Arzu affetmek kolay mıydı? Niye affedecekti? Ölüyor diye mi?
"Benim kalbim onu hiç bir zaman affetmeyecek. Biz bir daha asla eskisi gibi olamayız. Üstelik ortada bir bebek var. Artık önemli olan biz değiliz bebek. Zaten biz diye bir şey kalmadı. Sizin pişmanlığınız beni ilgilendirmiyor artık Ateş uyansın bir sonrasını ne olacak bilmiyorum ama bildiğim tek şey ben onu affedemem" dedi acı çekerek. Kendisi için değil bebeği için üzülüyordu. Meleğin bebeği iyi kötü bir ailede büyüyecekti. Annesi, babası, dedesi, babaannesi, halası hepsi yanında büyük bir ailede büyüyecekti en azından tam bir bebek olacaktı. Ama onun bebeği yarım yamalak bir ortamda büyüyecekti. Bunun tek suçlusuysa babasıydı.
"Gideyim ben artık. Bir şey olursa sana haber veririm" deyip ayağa kalktı tam kapıdan çıkacakken Meleğin
"Arzu" diye seslenmesiyle durdu
"Teşekkür ederim. Ve özür dilerim...her şey için" dedi. Bir şey söylemeden açtığı kapıdan dışarı çıktı. Tam o sırada Defne hanımla karşılaştı.
"Arzu napıyorsun burda?"
"Ben Meleği yani bebeği merak ettim" dedi. Kaşları havalandı Defne hanımın ellerini önünde birleştirip merakla ona baktı
"Bebeği merak ettin? Niye?" diye sordu
"Masum bir can ve düşme tehlikesi var merak ettim o yüzden" dedi.
"Anlıyorum. İyi,iyide olacak oğlumda torunumda bu hastaneden sapasağlam çıkacak" dedi gözlerinden yaş akarak. Çünkü içten içe inanmıyordu buna.
"İnşallah, İnşallah dediğiniz gibi olur" deyip gidecekken Defne hanımın sözleriyle durdu
"Gerçekten bu kadar çok mu seviyorsun onu? Her şeye rağmen bu kadar çok mu?" Arkası dönük olan Arzu ona taraf dönüp
"Maalesef, maalesef bu kadar çok seviyorum. Ama merak etmeyin ayrılacağım ondan. O uyanacak ama ben onu affetmeyeceğim. İçiniz rahat olsun oyunlarınız boşuna gitmeyecek" deyip cevabını beklemeden gitti. Defne hanımsa Arzunun gerçekleri öğrenmesiyle sinirle odaya girdi.
"Sen mi söyledin ona?" Diye sordu Meleğe. Kafasını sallayan kız
"Ben söyledim" dedi zorlukla
"Niye? Kimse bilmeyecek demedim mi ben sana?"
"Gerçekten mi Defne hanım? Oğlunuz ölüm yatağındayken tek derdimiz bumu şimdi? Hiç mi düşünmüyorsunuz biz bunları yapmasaydık Ateş şu an sapasağlam olacaktı diye? Mutlu olacaktılar en azından. Şimdi herkes perişan. Onlar mutlu değil. Peki siz mutlu musunuz? Ben mutlu muyum? Hayır. Kimse mutlu değil. Mutluluğu geçtim acı çekiyoruz ve bu son olmayacak" dedi bağırarak. Birden karnına ağrı girdi.
"Ahhh" diye karnını tuttu. Defne hanım telaşla yanına geldi
"Melek noluyor?" Dedi korkarak
"Doktor!" Diye bağırdı. Doktorlar yanına gelip baktılar zorla durdurdukları kanama tekrar başlıyordu. Defne hanımı dışarı çıkardılar. Defne hanımsa kapı ağzında Meleğin dediklerini düşünüyordu. Belkide haklıydı her şey farklı olabilirdi.

Gözümden Düşdüğün An Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin