Ultra mega deli gizli shane x elliot fanfic
shane yine stardrop salloon da kendi kafa karısıklığıyla bas basa köşesine sinmisti. Emilyden yine üçüncü birasını istedi. Yine ayakları karıncalanmaya başlamıştı. Yine tuttuğu takım kaybediyordu. Yine. Yine. Yine.
Yine tam saat 11i vurduğunda kapıda o uzun saçlı adam belirmişti. Shane ona arkadaşı diyebilir miydi, tartışılır. Başlarda gercekten sinir bozucu bulduğu bu tuhaf felsefi kişilik, bir gece yarısı ikisi de sarhosken shanein super depresif cumleleriyle birlesip tuhaf derecede samimi bir arayışa dönmüştü.Elliot bardağını dolduran gus'a kafasıyla teşekkğr ettikten sonra gozleri odayı taradı. Parlak yeşilkerini Shane'in artık tapulu malı sayılacak köşeye getirdiğinde bardağıyla ve sıcak gülümsemesiyle ona selam çakto. İşte başlıyoruz, diye geçirdi içinden shane. Elliot, huysuz ve artık durmakta hafif zorluk çektiği için şömineye dayanmış olarak onu izleyen adamın uanındakı tabureye yavaşça çöktü. Üzgün Gülğmsemesi onun için endişelendiğinin bir ifadesiydi. Sorun da buydu. Elliot shane ile sahildeki felsefe dersinden sonra shane in üzerine düşmeye başlamıştı. Shane in artık tek derdi sikik hayatı değildi. Başı daha çok ağrıyordu ama içten içe(çok çok çok derinde) gitmesini istemiyordu.
"Shane... selam" dedi elliot boğazından mırıldanarak. Shane yanıt olarak dudağını büktü. "Herşey yolunda mı?" Tabii ki de değildi. İçinden bir ses tek kelime etmeden Burayı terk etmesini söylüyordu. "Eh işte" diyebildi birasına bakarak. "Sen?"
Sen?. SEN?. Galiba arkadaş olmuşlardı.Elliot sıcak bir şekilde gülümsedi. "Güzel. Çok güzel." Sesinde bir şeyi tutamamanın heyecanı vardı. Bir bardak sonra abartarak anlatacağından emindi yorgun adam. Elliot zaten abartmayı severdi.
elliot daha dik bir pozisyon aldı ve tamamen shane e döndü. şarabı iki eliyle sımsıkı tutmuş bacaklarının arasındaki hafif açıklığa bardağı oturtmuştu. Kararlı bir şekilde bomboş onu izleyen soğuk adama baktı. Sesini çok hafif alçaltarak "Shane... ben düşündüm ve bir karara vardım, seninle paylaşmak istiyorum."
Shanein tek kaşı istemsizce havaya kalktı."Şu... üç gün önceki gece...olanlar-hakkında." Shane in kalbine panik düştü. Ayrıca karşısındaki yanakları hafif kızarmış ve sürekli geveleyen adama konuya direkt girmediği için yumruk atmak istiyordu.
Bir süre bakıştılar. Yaşça büyük olan adam dayanamayıp "eee!?" Dedi "konuş artık, sinirime dokunmaya başladın." Elliot iç çekti ve bardağından büyğkçe bir yudum aldı. "Dün iki bölüm birden yazdım. Demek istediğim o ki bana çok ilham verdin. Teşekkür ederim.""Rica...ederim?" Shane ne demesi gerektiğini bilmiyordu ve gittikçe irite oluyordu karşısındaki salaktan.
"Seni bir gün evimde ağırlamak isterim. Yani... sen de istersen tabii." Elliot kafasını bardağına eğdi. Artık shanele bakışmıyordu ama shane adamın uzun kızıl saçları arasından çıkan sivri kulaklarının kızardığını görebilmişti rahatlıkla. Başı ağrıyordu. hem shane nasıl bir ilham verebilirdi ki? Olsa olsa depresif ana karakter ya da iki bölüm sonra ölecek yaşlı suratsız biri?
Sonra aklına korkunç bir şey geldi.
Jas bugün vincentlerde yatıya kalıyordu.
Bu demek oluyordu ki Marnie yine lewisi "akşam çayı" için çağıracaktı.
..."Bugün olur mu?" Diye mırıldandı shane. Elliot başını kaldırdı. Yeşil gözlerinde mutluluğun ışıltısı görülebilirdi. Hafif kıvrılmış dudaklarında içtiği şarabın ıslak parıltısı vardı ve yanakları al aldı. Bir eliyle saçını kulağının arkasına aldı. Shane alkolün etkisinden midir bilinmez, kapılmıştı. "Olur!" Dedi karşısındaki tatlı bir sesle. "Sana yazdıklarımı göstermek istiyorum."
"Bir bardak daha içersen bu mümkün olmaz, biliyorsun değil mi?" Shane hafiften sırıtarak bunu söylemişti. Kendisi bile şaşırıyordu bugünkü haline. Sonra Tunnelers sayı yaptı ve bütün dikkati odadaki herkes gibi gridball maçına yönlendi. ne kdar zaman geçti bilinmez ama bardakları sanki onlar içtikçe doluyormuş hissi veriyordu. Havadan sudan, klasik drinking buddies muhabbetleri döndükten sonra barda sadece ikisinin kaldığını fark ettiler. Emily de gitmişti. Gus bardakları kuruluyordu.
Elliot sarhoştu. Gülmeden duramıyordu ve kahkahaları boş salonun içinde yankılanıyordu. Shane de sarhoştı ama... yankılar sağolsun karşısındakinden daha ayıktı.
"G-gus." Elliot geğirdi ve kendi kendime yine gülmeye başladı. Shane hafiften sırıtarak onu izliyordu. Elliot gus'tan bir şişe viski almış, onu kucağında bir bebekmiş gibi sallıyordu. Shane dayanamadı ve viskiyi çekip almıştı. "Aptal mısın, düşürmek mi istiyorsun?!" "
Düşerse yerden yalarız." Diyordu elliot.Sonunda sendeleyerek çıkabildiler salondan. Shane viskiyi poşete koydurmayı akıl edebilmişti. Ellerini poşet kolundan sallanırken cebine soktu ve iki adım attı. Salonun duvarına yaslanan elliota arkasını dönüp sorgulayıcı bir bakış attı. "Hadi?"
Elliot karanlık gökyüzüne bakıp iç geçirdi. "Galiba yürüyemeyeceğim." Sonra hıçkırdı. "Hemen sarhoş oluyorsan niye bu kadar içiyorsun amına koyayım?" Shane söylenirken elliotun yanına gidip koluna girdi ve sendeleyerek de olsa kumsal yoluna gitmeye başladılar.
Elliot bir süre sonra artık sürüklenmemeye başladı ve boşta kalan elini shane in ona gitetek destek verdiği koşun üstğne koydu. "Sikeyim, bu ne?" Diye yüzünü kırıştırdı shane. Ama elliot duymuyordu.
sahile doğru yolculukları zor da olsa başlamıştı.
Bu kitabı azraya adıyorum tşk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ultra mega gay gece yarısı yazılmış shane x elliot fanfici
Fanfictionevet bu shipin varlıgından bile haberiniz olamayabilir AMA VAR CAUSE THEYRE DRINKING BUDDIES #stardewvalley #shanesdv #abigailsdv #sebastian #stardew