Direk dördüncü rütbeye atanmak ha ? Bana göre etkileyici bir başarıydı bu. Tabii diğerleri beni çekemiyor galiba. Herkes bana kem gözle bakıyor. Piç kuruları.
- Hey acemi!
- Ha
- Evet seni Bay Ito çağırıyor kalk ve idman bölgesine git!Ne kadar kaba... Neyse zaten çok umrumda değil. Kalkıp alev meyveli kapıdan geçtim . Bay Ito beni orda bekliyordu.
- Kiro geldin!
- Evet Bay Ito çok bekletmedim umarım?
- Hayır tam zamanında geldin
Bay Ito bana gittikçe bana daha sıcak yaklaşıyordu ama bunun içimdeki buzları eriteceği anlamına gelmiyor.
- Kiro sana birşey hakkında birşey anlatacağım. Ve ondan sonra görevlere gidebileceksin.
Hmm acaba ne hakkında ne anlatıcak. Aynı Bay Ito ile konuştuğum zaman kadar heycenlı ve meraklıydım.
- Hortlakları temelli öldürmenin tek yolu... Mühürler. Ne kadar özel materyallerden oluşan silahlarımız olsada bu silahlar hortlakları oluşturan negatif enerjiyi yok edemezler. Negatif enerji ile yeniden oluşan ilk hotlağın bedeninden arta kalan pozitif enerjinin dünyanın normal kanunları bükmesiyle oluştuklarından dolayı mühürler hortlakları ortadan kaldırabilirler. Ama bir insanın kendine özel mühürlerini ortaya çıkarabilmeleri için ilk önce iki şey yapılmalı. Kişi kendisine uygun olan silahı bulmalı ve kendi benliği ile barışık ve bir olmalıdır. Mühürler artı olarak kişi tarafından farklı elementler ile birleştirilir. Ve kullanıcı hayal gücünün aldığı kadar teknik geliştirebilir. Yani kullanıcının gücünün sınırına kadar.
Of. Şimdi bunun da eğitimini almak zorundayım. Çok sıkıcı.
- Ne kadar eğitime gidiceğini düşünüyorsan düşünmene gerek yok. Mühürler ancak savaş anında ortaya çıkarılabilir. O yüzden bu akşam Tenrioyu'ya görevin için gidiyorsun.
- Ama Bay Ito az önce kendiniz söylediniz mühür olmadan hortlaklar kalıcı bir şekilde yok edilemez.
- Dediğimi yap yeter. Bu akşam görevine gitmeni sana hatırlatıcak bir yardımcı göndereceğim. Kulaklarını ve gözlerini dört aç.
- Tabiki Bay Ito.
Heyecanlıydım. Bu ilk görevim olucak. Şimdiden yatıp uyumalıyım. Uykulu olursam hortlak ile savaşırken hata yapabilirim. Tek hatam canımı almasına yeter de artar. Koşarak dördüncü rütbedekilerin kaldığı yerdeki odama gittim. Perdeleri hızla kapattım. Hatta biraz fazla hızlı çekmiş olabilirim az daha kopacaktı. Kafamı boşaltıp pamuk kadar yumuşak,kızıl kar kadar beyaz yastığa koyup uyumaya başladım. Etraf o günkü gibi karardı ama acı hissetmiyordum.
Gözlerimi yeniden açtım. Niye açtım galiba hala uyuyorum bu da benim rüyam. Her yer siyah beyazdı yada ben öyle görüyordum. Etrafıma bakınmaya başladım. Yakınımdaki her bitki veya bitki örtüsüne dair her şey çürümüştü. Koca ağaçların gövdeleri bükülmüştü. Gövdemi hissetmiyordum. Ellerimi kaldırıp baktım. Beyazdı. Ama bu beyaz bu evrende bulunmayan bir beyazdı. Yani ben öyle sanıyordum. Kafamın üzerinde esen güçlü bir rüzgar sezdim o yüzden kafamı kaldırıp yukarı baktım. Gördüklerim beni şaşkına çevirdi. Havada kocaman bir yarık vardı. İçine baktığımda birkaç kişi görüyordum hepsi kendi aralarında ayrılmıştı. Aralarını doldurup bu bu görüntüleri birbirine bağlayan galaksiler vardı. Şaşkınlıkla ağzımı açmaya çalıştım. Ama nafile dudaklarım sanki birbirine yapışmıştı. Etraf yeniden kararmaya başladı.
Gözlerimi açtım. O nasıl bir rüyaydı?
- Meow?
Ne kedi mi? Ne zaman odama girmiş? Ayağında da bir not var.
- Meow.
Ayağındaki notu alınca kedi hemen kaçtı. Notu hemen açıp içine baktım. Yukarısında yazılan saate göre tam zamanında uyanmıştım. Çünkü mektup Bay Ito tarafından yazılmıştı. O yüzden hazırlığımı yapıp yola koyuldum. Çok merak ediyordum bu sefer nasıl bir şey ile karşılaşıcaktım. Neden bilmem yolda yürürken izleniyormuşum gibi hissettim. Buna rağmen yoluma devam ettim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Red City
FantasyHer şey sonlandı. Kiro Ve sevdikleri artık rahatlığa vardılar Yüce Kuklacı