On üçüncü bölüm: Hastalık ( part 2)

15 1 0
                                    

Eşyaları bagaja koyduk . Zühre bana kaş göz yapıp duruyordu. Off ! İki deliyle ne yapacağım ben! Öne oturmayı planlamıyordum ama Sina çoktan aşağıya inip kapımı açmıştı bile. Mecburen bindim..
Eve gelinceye kadar sorduğu sorulara kısaca cevap verdim sadece. Kafamı kaldıramıyordum utancımdan. Evin önüne geldiğimizde nasıl olsa anlattıracağını bildiği için hızlıca inmişti arabadan Zühre. İnşallah hiçbir şey demez diye dua etmeye başladım içimden. Tabiki beklediğimin tersini yaptı.
- Sen iyimisin?
- İyiyim!
- Pek iyi gözükmüyorsun.
- İyiyim. Biraz yorgunum o kadar.
- Yorgunluk değilde..sanki bir hastalığın var gibi..yüzünden anlaşılıyor. Bi bak bana yanlış teşhis koymayayım..
Öyle incelikle,kelimelerini tek tek seçerek söylüyordu ki inandım. Tabiki bunda benim biraz saf olmamında büyük bir rolü vardı. Baktım yüzüne. Ne hastalığım vardı acaba? Endişelenmeye başlamıştım. Çok kötü bir şey çıkmaz inşallah..
Kafamı kaldırdığımda bana bakan kahve gözleriyle karşılaştım. Gözlerimin içine bakıyordu. İşte o an aklıma geldi Sina nın tıpla bir ilgisi olmadığı.. Beni oyuna getirmişti pis ! Genede gözlerimi çekemedim gözlerinden. Mıknatıs vardı sanki.. çok güçlü bir mıknatıs..
- Senin hastalığın..
dedi hala gözleri gözlerimdeyken
- utangaçlık. Evet , güzel bir hastalık..
Sırıtıyordu birde. Allah'ım bu ne diyordu ve ben niye salak gibi hâlâ gözlerine bakıp onu dinliyordum ?
Dalga geçiyordu adam benle resmen ! Çektim hemen gözlerimi.. Allah'ım sonumuzu hayr eyle. Ne yapacağım, hiç bilmiyorum!
İndim hızlıca arabadan. Hem utanıyordum hemde sinirliydim ona. İstemsizce gene kıpırdadı dudaklarım
- Allah'a emanet ol !
Ne kadar kızarsam kızayım genede kıyamıyordum işte. En güçlüye, en kuvvetliye, en kudretliye emanet etmiştim onu.. Allah'ım dualarımı kabul ettiği gibi bu isteğimide geri çevirmezdi ben umut ettiğim sürece. Allah kulunun zannı üzerine değilmiydi zaten..

Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin