Bir cumartesi günüydü. Liseye yeni başlamıştım. Annem bir bardağı kırdığım için beni hırpalamış ve evden atmıştı. Canım acıyordu fakat yediğim dayak yüzünden değil annemin gözünde bir bardaktan değersiz olmaktı canımı yakan. Ama biliyordum ki sorun bardağı kırmam değildi. Sorun doğmamdı. Doğmanın bedelini ödetiyordu annem bana.
Benim en büyük suçum doğmaktı.
Benim varlığım annemin azabıydı.
Patlamış dudağım ile sokaklarda boş boş giderken ona rastladım.
Aslan...
Bir kediyi besliyor ve seviyordu.
Garipsemiştim çünkü onu da o zorbalardan sanmıştım ilk gördüğümde. Çok korkutucu görünüyordu. Simsiyah gözleri tıpkı annemin bana bakarken baktığı gibiydi. Nefret doluydu. O an ondan çok korkmuştum. Hiç sevmemiştim onu. Nefret dolu insanları hiç sevmezdim ben. Fakat kedileri sevip beslerken onu sevmeye başlamıştım. Çünkü kedileri bile seven kişi nasıl kötü olabilirdi ki?
Çok saçma gelebilir size fakat ben ne zaman birisini kedi severken görsem hep o kişinin çok iyi birisi olduğunu düşünmüştüm.
Hayvanları seven insanlar kalpleri temiz insanlardı bana göre.
Aslan'ı ilk o zaman sevmiştim. Sonra onun yaptıkları iyilikleri gördükçe ince ruhuna aşık olmuştum. Ben Aslan'ın yakışıklılığına değil kalbine vurulmuştum.
"Oturabilir miyim?" Kalbim tekledi yine.
"Tabi." Dediğimde Aslan aramızda bir kişilik boşluk kalacak şekilde yanıma oturdu. Cebinden bir merhem çıkardı.
"Yaraların için almıştım. Çok iyi bir kremmiş. Eczacı öyle dedi." Dediğinde titreyen ellerimle aldım merhemi.
Yaralarım önemsenmezdi benim. Herkes bir yara açar arkasını dönüp giderdi. Ben ilk defa düşünülüyordum fakat korkuyordum. Ya beni düşünmüyorsa sadece acıyorsa?
"Teşekkür ederim. Zahmet etmişsin. Parasını ödeyeyim ben." Dediğimde elim çantaya uzanmıştı ki nazikçe tuttu bileğimi.
"Parasını istemiyorum. Sadece iyi olmanı istiyorum." Dediğinde bir şey diyemedim. Teni tenime değiyordu ve iyi olmamı istiyordu. İstesem de konuşamazdım. Heyecandan dilim tutulmuştu.
Bence bize acımıyor. O çok iyi birisi olduğu için bizi önemsiyor, dedi iç sesim.
Ona hak verdim. Belki de vermek istedim. Bana acıması ihtimalini kafamdan silip atmak istedim. Onun bana acımasını istemiyordum.
Bakışlarım ona döndüğünde kaşları çatılmış, çehresi daha da sertleşmiş bir şekilde göğsünü tuttuğunu gördüm. "İyi misin?"
Bakışları bana döndüğünde yüzündeki sert ifade yumuşadı. Elini göğsünden çekti. "İyiyim."
"Bir sorun var ise revire gidebiliriz." Dediğimde gözlerini kapayıp açtı.
"İyiyim ben bir şeyim yok." Dediğinde kuşkuyla onu inceledim fakat üstelemedim.
Önüme döndüğümde birkaç kişinin bize bakıp konuştuklarını gördüm. Dediğim gibi Aslan oldukça popülerdi ve onlarca yer varken en arkalardan üstelik benim yanımda oturması dikkatleri üstümüze çekmişti.
Sonra o kızı gördüm. Dün Aslan'ın yanında hayal ettiğim o kızı. Şaşkın bir biçimde bize baktıktan sonra hızla çekti bakışlarını. Büyük ihtimalle herkes benim gibi bir zavallının neden Aslan'ın yanında olduğunu düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜLER DE SEVER
Ficção Geral"Gerçekten de ölülerin de sevdiğini düşünüyor musun?" Duraksadım. Bir kez daha utandım. Bu dediklerimi duymasını istemezdim. Bu kadar acınası ve zavallı bir insan olduğumu bilmesini istemezdim. "Evet. İnsanlar ruhlarıyla sever, bedenleriyle değil...