8. BÖLÜM : YAVRU ZÜRAFA

58 8 2
                                    

Uzun zamandır yeni bölüm gelmiyordu, açıkçası hikayeyi askıya almayı düşünüyordum fakat şimdilik bu fikirden vazgeçtim. Bundan sonraki bölümler de bu şekilde biraz geç gelebilir. Çok beklettiysem özür dilerim.

*Gelecek bölümün multisine bu hikayede ki gerçek kahramanların fotoğraflarını koymamı ister misiniz?

Yazdığım en uzun bölüm bu oldu, keyifli okumalar.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

POYRAZ?

Gözlerimi kapatıp yeniden açtım. Poyraz burda olamazdı, buraya gelmiş olamazdı. Bi kaç adım daha yaklaştım.

"Poyraz? " dedim tereddütlü bir ses tonuyla.

"Efendim maviş." dedi her zamanki samimiyetiyle.

Boyu çok uzun olduğu için parmak uçlarıma kalkarak Poyraz'ın boynuna sımsıkı sarıldım. Nasıl özlemişim ya. Geriye çekilip baştan aşağı bi daha baktım Poyraz'a.

Uzun boyu, uzun kumral saçları, esmer teni, o kocaman samimi gülüşü ve gülünce çıkan hafif gamzesiyle tam karşımda duruyordu biricik arkadaşım.

"Ne bakıyon?"

"Ne işin var burda diye çözmeye çalışıyorum develere taç çıkartan arkadaşım. "

"Bi kız var burda mavi gözlü, ufak tefek çirkin bişiy, onu arıyorum ya." dedi elini alnında koyup yerlere bakarak.

Kafasını kaldırıp bana döndü tekrar;
"Sen gördün mü hiç öyle birini?" dedi ve cümlesini bitirmesiyle omzuna sıkı bi yumruk yedi.

"Allah bi boy vermiş gerisini bana dert olsun diye salıvermiş, beyin terk nasıl yaşıyorsun sen merak ediyorum. "

"Tamam tamam sus cüce. İdil anneme seni bulup gelicem kaybolmayacam demiştim. Hadi beni İdil anneme götür. "

"Düş önüme yavru zürafa."

Dolmuşa binip eve geldik. Dolmuşta aldım tabi Poyraz'ın ifadesini. Ankara'da bensiz yapamamış, teyzemle konuşup o da kaydını bizim okula aldırmıştı ve bizimle kalacaktı. Çok küçüklükten beri arkadaştık, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Olmayan abim gibiydi Poyraz. Benden 2 yaş büyüktü, okula 1 yıl geç yazılmıştı ve benden 1 sınıf önde olduğu için bilerek sınıfta kalıp 4 yılda bitireceği liseyi 5 yıla çıkarmıştır bu zürafa yavrusu.

Poyraz'ın babasıyla annesi o çok küçükken ayrılmış. Babasını hayal meyal hatırladığını söyler. Babasıyla annesi ayrıldıkları günden beri bi kaç kez gelmiş babası Poyraz'ın yanına. Daha sonra tamamen kopartmış bağları. Yıllardır ne arar ne sorar olmuş.

Annesini orda bırakıp gelmesi her ne kadar canımı sıksa da çok özlemişim onu, iyiki gelmiş.

Eve girip koltukta oturan teyzemin yanına kuruldu yavru Zürafa.
"İdil teyze bu yeğenin yolun ortasında dövüyodu beni zor getirdim eve ya. "

Teyzem dönüp bana baktı ve gülmeye başladı.
"Normaldir oğlum, geçen de bi çocuğu dövüyodu son anda aldık elinden " dedi ve ikiside aynı anda gülmeye başladılar.

"Evde kalıcak bu gidişle teyze bu, bak demedi deme 60 yaşında evde bir sürü kedisi olan, sürekli kazak ören huysuz aksi bi nine olucak. Yine de almıycaklar onu. "

Dedi ve bıyık altı gülmeye devam etti. Ben de olduğum yerde dikilmiş bukalemun gibi renkten renge giriyordum. Ne demek evde kalıcak? Kalmam ben evde falan. Sensin kedi, sensin yün kazak. Huysuz ve aksi de sensin. Deve. Sırık. Zürafa. Of! Bak yine geldi mantıklı düşüncelerimi sabote edici cümleler kurdu, dengem şaştı dengeemm. İç sesimi duysa intihar eder de duymasın işte. Salak falan ama seviyorum sıpayı.

Burada Bir Aşk VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin