7

49 4 44
                                    

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, yıldızına aşık bir genç varmış. Günler geçmiş günler geçtikçe genç, yıldızının daha çok parladığını hissediyormuş. Sadece hissetmekle kalmıyormuş görüyormuş. Yıldızı parlıyormuş. Bu gencin bilmediği şey ise yıldızının onun sayesinde parladığı.

Gökyüzünü sanki tek başına aydınlatıyormuşçasına hayranmış oğlan yıldıza. Ah ateş böceği ne diye bağlanırsın ki ufacık bir yıldıza.

"Bence o bir melek. Derler ya melekler gerçek değil diye. Benim yıldızım ufacık bir melek. İnanmazsanız inanmayın. Bir gün ona kavuşacağım." ufak bir ateş böceğisin sen nereden bileceksin ki bu yıldızın seni adından daha çok yakacağını.

Canını acıtır belki bu aşkın. Belkide anlamsızca yüceltir seni. Ufak yıldızına öylesine tutulmuş ki ateş böceği etrafını görmez olmuş. "Onsuz yaşayabilir misin?" sorusuna dahi cevap veremez gibi hissediyormuş.

"Ya bir gün yıldızın kayarsa o zaman ne yapacaksın?" ufak tefekler onunla dalga geçiyorlarmış. Ahh küçüğüm bir yıldıza bu kadar tutulunur mu. Sevdiğin bariz, sevmediğinse sorulamaz dahi. Her gece dileklerini söylüyorsun yıldıza küçüğüm. Her bir dileğinse ona sahip olmak ile alakalı.

"Küçüğüm neden bu kadar üzgünsün." yankılandı ses, doğa ana konuşuyordu küçüğüyle.

"S-sadece yıldızıma sahip olmak istiyorum. Başka kimse olsun istemiyorum. Onlat benimle dalga geçiyor. Üstümü kirletiyorlar, beni dövüyorlar. Yıldızım olsa beni sarmalardı. A-ama yok! neden çağrılarıma cevap vermiyor. Beni sevmiyor mu?!" ağlıyordu minik ateş böceği öylesine ağlıyordu ki. Yapraklar titriyor. Akıntı ise hızlanıyordu. Öyle görünüyor ki, minik ateş böceği boyundan oldukça büyük bir işe bulaşmış.

"Ah ateş böceğim. Eminim o da seni seviyordur. Yıldızlar konuşamaz ki, biliyorsun uzay, kara kadar narin değil." sakince kucakladı küçüğünü. Sardı onu sarmaşıklarla.

Ağlıyordu minik ateş böceği. Kalbinin kaldıramıyacağı kadar seviyordu yıldızı. Belki yıldız onu tanımıyordu bile. Ha?? o onu görebiliyor muydu yoksa. Belkide bütün gün onu izliyordu!!! hey ya aşıksa. Gözyaşlarından kurtulmuştu bir anda. Hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu. Yıldızın onu sevdiğini düşünmeyle olmuştu bu kadar şey. Gerçekten çaresizce yıldızını seviyordu küçük ateş böceği.

Hayallere daldı minik böcek. Yıldızını hayal etti. Parlamasının asla sönmediğini ve hep onunla beraber kaldığını. Gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Fazlasıyla mayışmıştı küçük ateş böceği. En son ise yüzünde kocaman bir gülümsemeyle uykuya bıraktı kendini.

Uyandığındaysa rüyasında yıldızını görmüş olmanın mutluluğu vardı üzerinde. Öylesine mutluydu ki. Heyecandan eli tutmuyor, küçük kalbi delicesine titriyordu. Sabahları sevmiyordu minik böcek. Yıldızını göremiyor ondan uzak kalıyordu. Bütün bir sabah boyunca onu ölesiye özlüyordu. Karanlık çöktüğündeyse öylesine mutlu oluyordu ki yıldızına kavuştuğu için.

Oturdu, oturdu ve fazlasıyla sıkıldı. Yıldızı yoktu. Onu izleyemiyordu. Tek eğlencesi ve tek istediği onu görmekti ateş böceğinin.

"Hey baksanıza gelmiş 'yıldıza aşık ateş böceği'" çok kırıyorlardı minik böceği. O sadece yıldızı seviyordu. Neden bu kadar uğraşıyorlardı ki onunla. Onu seviyor onu korumak istiyordu.

Ateş böceğini tekmeleyerek iyice yere düşürdüler. Onun ucube olduğunu düşünüyorlardı. En büyük ucubenin kendileri olduğundan bir haber. Dövmüşlerdi ateş böceğini. Her yerinden kan akıyordu minik böceğin. Nefeslerini zorla alıyordu. Yavaş yavaş akşam oluyor ve yıldızı gökyüzüne çıkıyordu. Ağrılar içinde yere uzandı minik böcek kalkacak hali yoktu. Usulca bekledi yıldızının gelmesini.

"Hey demek sonunda geldin. Seni çok özledim yıldızım. Haaaaa bunlar mı şeyy bunlar, çok önemli değil yıldızım. Geldin sonunda. Seni çok özledim!! bence sormaya devam etmemelisin yıldızım. Hayır, hayır küsme nolursun. Iıhh tamam konuşacağım. Ama sakince beni dinleyeceksin. Sana tutulduğum ve aşık olduğumdan beri sürekli benimle uğraşıyorlar yıldızım. Sen beni sevmezmişsin ben senin yanında tezekmişim. Sürekli benimle dalga geçiyorlar. Oysaki tek hatam seni sevmek. Tek suçum, tek kabahatim seni canımdan çok seviyor olmam. Üzgünüm yıldızım, seni rahatsız mı ediyorum. Çok dövüyorlar beni. Yaralarım çok zor iyileşiyor biliyor musun? her gün onları sarmaya çalışıyorum fakat hepsini saramıyorum. Seni sevmenin bedeli neden bu kadar ağır anlamaya çalışıyorum. Belki de çok güzel olmandan dolayıdır yıldızım. Sana bakınca tek gördüğüm güzelliğin..."

Sabaha kadar yıldızla sohbet etmişti ateş böceği. En son ise yattığı yerde uyuya kalmıştı. Yaralar ve yorgunluk içerisinde. Özlüyordu, canı yanıyordu. Ama çok seviyordu. Engel olamıyordu ona karşı olan sevgisine. Yıldız onun canını asla yakmıyordu, yakmazdıda. Ama ona olan sevgisinden dolayı zarar görüyordu.

O bunu pek umursamıyordu. Minik böcek sadece yıldızını istiyordu. Onunla beraber olabilmek için neyini verirdi daha doğrusu neyini vermezdi ki. Canını dahi feda ederdi küçük yıldızına. Hıçkırıkları duydu doğa ana, kimden geldiğini tahmin edebiliyordu. Tahmin etmesine gerek var mıydı ki. Küçüğü ağlıyordu. Sarmaşıklarla ufakça gıdıkladı minik bebeğini. Kolların açtı bebeğine. Göz yaşlarıyls hızlıca sarıldı ateş böceği. Yıldızını özlüyordu. Onda uzak kalamıyordu. Onun yüzünden çokça zarar görüyordu.

Hava karardı iyice. Ateş böceği yerine gitti. Oturdu, hatta uzandı tepenin üstüne, yumuşacık çimlere. Gözlerini kapattı usulca. Derince iç çekip yeşil gözlerini yıldızına doğrulttu ateş böceği. Gözleri öylesine güzel parlıyordu ki. Yıldız artık dayanamaz oldu. Her gece onu izlemekten. Başkalarına bakmak başkalarını görmek istemiyordu yıldız. O 'ateş böceğinin yıldızıydı'.

"Ateş böceğim." gözleri parladı ateş böceğinin. Kalbi titriyordu. Ayağa kalktı zorla. Bir ses bütün vücudunu kas katı kesmişti. -mutluluğunu kelimelerle açıklayamıyorum üzgünüm!!!- elleri titriyordu. Hızlıca ellerine baktı. Sonra hiç beklemeden gözlerini yıldızına döndürdü.

"Heyecanını görebiliyorum ateş böceğim benimle konuşmayacak mısın? seni çok özledim." ateş böceği ayakta daha fazla duramayarak dizleri üzerine düştü.

"Ü-üzgünüm yıldızım. Sensin, gerçekten sensin. Seni öylesine özledim ki. Seninle konuşmak öylesine istiyordum ki. S-sesin büyüleyici. Bir periyle konuşuyormuş gibi hissediyorum. Fazlaca korkuyordum yıldızım beni sevmezsin diye düşünmüştüm. Ben senin için neyi-"

"Sus lütfen minik böceğim. Sensiz ne yapardım ki ben. Bunca gün bunca ay bunca zaman. Sen beni bağladın. Senin sayende parladım. Senin sayende kaymadım. Asıl sen beni kabul edebilecek misin ki ateş böceğim."

"Hey nolursun bir daha bunu söyleme. Sen benim sahip olduğum büyün varlığımsın. Seni fazlasıyla seviyorum yıldızım. Seni ölesiye seviyorum."

"H-heyy!! ölmemelisin sana ihtiyacım var. Yolumu bulmama yardım etmelisin değil mi ateş böceğim."

"Her zaman emrinize uyacağım yıldızım. Benim yıldızımsın değil mi?"

"Senin yıldızınım minik. Her zaman senin için parlayacağım."

"Ben de sadece sana yol göstereceğim güzel yıldızım..."

Böylece ateş böceği artık üzülmüyordu. Yıldızına kavuşmuştu. Söz verdiği gibi...

artık yıldız ates böcegini sebmiyo arkadaslar gorusuruz ☝️

Yıldız | ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin