Bölüm⁵

41.8K 2.4K 410
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin<3

5.Bölüm

Bora; Bunu en başında da söylebilirdin Ekin!

Bora; Konuşmamızı kabul ettikten sonra değil!

Ekin; Tamam işte.

Ekin; Bir şeyler ilerlemeden söylüyorum...

Bora; Bir şeyler ilerlemeden mi?

Bora; Ben sana bir şeyler itiraf ettim Ekin!

Bora; Nasıl bu kadar rahatsın lan?!

Ekin; Seni tanımıyorum bile, bana karşı olan duyguların bir sır olacak aramızda...

Bora; Sence sorun benim duygularımı başkalarının öğrenmesi mi?!

Ekin; Ben aklımdakiyle kalbimdekine ihanet edemem.

Ekin; Özür dilerim.

Ekin çevrimdışı.

Telefonu kenara bırakarak, yatağımdan kalktığımda yemek yemek için odamdan mutfağa doğru giderken çalan kapı ile durdum. Mutfaktan annem çıkıp kapıya ilerlediğinde mercekten kontrol etti.

Babam davetiyede olduğu için annem ve ben evde tektik. Annem geri çekilerek kapıyı açtığında babamı gördük.

"Hayırdır İhsan?" dedi annem.

"Hoşgeldin baba,"

"Hoşbuldum kızım."

Elindeki telsizi dresuarın üstüne indirirken anneme döndü. "Belimin ağrısı tuttu yine, arkadaşlara devrettim devriyeyi."

"İyi yapmışsın aç mısın?"

"Kurt gibi açım."

"Ekin ekmeğe gitti de ikimiz tekiz diye iki tane tek aldı, fazla ekmekte yok evde."

"Ekin gitmesin bu saatte," dedi babam yüzünü buruşturup belini tutarak.

"E sen senin şu belalıyı arasana getirsin bir ekmek bize, hem fırın amcasının demedin mi?"

Annemin cümlesi ile hızla ona döndüm. Ne yani? Bora mı gelecekti?

"Aman Leman bulaştırma beni ona,"

"Hadi hadi bu halinle ne sen gidersin ne de ben Ekin'i gönderirim ara getirsin bir ekmek."

Babam polis yeleğini indirip telefonunu aldığında olduğum yerde durmaya devam ederek alt dudağımı ısırdım. Babam arayıp açılmasını beklerken sesi dışarı verdi.

"Efendim İhsan başkan?"

Ses tonunu duyduğum an olduğum yerde nefesim kesilirken bir daha konuşsun diye yalvaracak derecedeydim ses tonu o kadar ki güzeldi.

"Mevzu var bela, lazımsın bana."  dedi babam yüzündeki alaylı ifadeyle.

"Emrin olur komiserim, sen nereyi istiyorsan bombalayalım orayı."

Annem güldüğünda babam belinin ağrısından yüzünü buruşturarak güldü. "Pezevenk," dedi gülmeye devam ederek.

"Lan oğlum bize bir ekmek lazımda benim bel tutmuş yürüyemiyorum kızıda gönderemem bu saatte sen iki dakika getirebilir misin bir ekmek?"

"Lafımı olur komiserim, fırın küreğine kadar emrinde senin."

"Gevşeme gevşeme sıcak sıcak getir hadi,"

"Tamamdır komiserim."

Babam telefonu kapattığında duvarlardan ve yanında yürüyen benden destek alarak odaya geçti ve üçlü koltuğa uzandı. Belindeki silahı orta sehpaya falan koyduğunda ben hâlâ üstümde olan afallıkla salondan çıktım.

Bir insanın ses tonu nasıl karşısındakini iliklerine kadar titretebilirdi ki?

Kendine gel Ekin!

Boğazımı temizleyip mutfağa girdiğimde anneme masayı kurmasında yardım etmeye başladım. Ben bardakları dizerken kapı çaldı.

Elimdeki her şeyi bırakıp doğrulduğumda avuç içlerimi eşofmanımla sildim. "Ekin kapıyı aç güzelim." dedi babam salondan seslenerek.

Ben kapıya doğru ilerleyip durduğumda derin bir nefes alıp verirken kapının kulpunu aşağı indirerek açtım.

Kolunu pervaza yaslayan kalbimi alıp duvardan duvara vuran o bedenle karşılaşmayı asla beklemiyordum. Dudaklarım bir tık araladığında biz sabahki gibi göz gözeydik. O yüzümün her zerresini incelediğinde hiç istifini bozmadan elindeki poşeti uzattı bana.

Titreyen elimi ona doğru uzatıp poşeti alırken onun yüzünde eşsiz keyifli bir gülümseme vardı.

"Yakaladım seni..." dedi sesini sadece bana ulaştırarak.

Geriye doğru bir adım atıp kapıyı hızla yüzüne çarptığımda sırtımı kapıya yasladım. Göğsüm hızlı ve düzensiz nefeslerimden dolayı kalkıp inerken ben kafamı vuracak duvar aramakla meşguldum.

Benim köpek gibi hoşlanıyorum dediğim çocuk bana aşık olduğunu itiraf etmişti değil mi?

Yanlış falan anlamadım ben?

Motorcu • TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin