Sabah huzurla yatağımdan kalktım. Saate baktığımda daha erkendi. Elimi yüzümü yıkayıp yavaşça aşağı indim. Henüz kimse uyanmamıştı. Ben de onlara sürpriz yapmak isteyip kahvaltı hazırlamaya başladım. Bir yandan da internette dolaşıyordum.
Derken kapı çaldı. Hemen telefonu ve elimdeki kaşığı bırakıp kapıya gittim. Açtığımda ise kimse yoktu. Etrafa bakındım. En son kimseyi göremeyince kapıyı kapatıyordum ki yerdeki poşeti gördüm. Heyecan ve merakla yerden alıp içeri girdim. Poşeti açtığımda içinden kaşar peynirli poğaça çıktı. Ve bir not. Hemen katlanmış kağıdı açıp okumaya başladım:
"Afiyet olsun Deniz Yıldızı! Seni yerken izlemeyi isterdim ama... Biliyorsun işte!"
Yüzüme kocaman bi gülümseme yayıldı. Her zaman bir şekilde beni mutlu ettirmeyi ve de utandırmayı başarıyordu. Başımı iki yana gülerek sallayıp yaptığım işe geri döndüm.
Kısa süre sonra masayı da kurduğumda annem aşağı daha yeni iniyordu. Beni ve masayı görünce gülümseyip, bana sarıldı. Teşekkür etti. Ben de rica ederek yukarı babamı uyandırmaya gittim. Lakin biraz daha bekleyemezdim çünkü çok açtım.
Annemlerin yatak odasına girdiğimde hafif horlamakta olan babamın karşısına geçtim. Baba diyerek yavaşça onu salladım, ama uyanmadı. Birkaç kez tekrarladım ama derin uyuyordu, uyanmıyordu. Ben de onun bıyıklarından çektim. Yüzünü buruşturup, gözlerini açtığında benim yanaklarımı sıktı. Ben de kıkırdadım. Hemen aşağı indim. Arkamdan da babamı sürüklüyordum. Hep birlikte masaya oturduğumuzda sadece benim tabağımda olan poğaçayı merak edip sordular:
"Zeynep, neden bize de almadın? Çok ayıp!"
Annemin ve babamın şakacı sitemlerine ne diyeceğimi bilemedim. Bunu sonuçta ben almamıştım ve alan kişi de bunları düşünmemişti sağolsun! Ben de ağzımda geveleyerek yalan söylemek zorunda kaldım.
"Fırında bir tane kalmış ben de sonuncusunu kendime aldım."
Onlar da başlarını sallayıp önündekileri yemeye başladılar.
Biz doyduktan sonra masayı kaldırmıştık ve ben şuan odamdaydım. Yine internette gezinirken Görkem'den bir mesaj geldi. Bana kız arkadaşını tanıştırmak istiyordu. Neden beni tanıştıracaktı ki? Yine de ona sormayıp kabul ettim. Yarım saat sonra bana attığı konumda olmamı istedi.
-Zeynep'in kombini-
Ben hazırlanıp hızla evden çıktım. Arabama bindim. Ve attığı konuma arabamı sürdüm. Vardığımda buranın ünlü, gösterişli bir kafe olduğunu anladım. İçeri girdiğimde Gökmen direkt gözüme batmıştı. Yanına gittim ve çaprazına oturdum. O da ben gelince hemen bana sarılıp, kısaca yaşadıklarını anlatmıştı. Onun bu heyecanlı hali çok tatlıydı ve bu yüzden gülümsememe neden oluyordu.
Yaklaşık 5 dakika sonra Çok şık giyinimli, güzel fiziği, kahverenginin en güzel tonlarında gözleri ve biçimli kalçası vardı. Kız masaya gelmeden Gökmen'in kulağına yaklaşıp "Sen baya da zevkliymişsin ha!" dedim, o da gergin haliyle güldü. Kız savrulan kırmızı elbisesiyle masaya geldi. El sıkıştık. Gökmen ile kız sarıldı. Kız masaya oturdu ve tanışmaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAYANLAR
RomanceYıllar sonra eski ortaokul aşkıyla karşılaşan Zeynep'in hikayesini okumaya ne dersiniz? Yıllar sonra kendine yeni bir sevgili yapan Zeynep bir anda karşısında eskiden aşık olduğu ama bunu ona söyleyemediği ortaokul aşkını görür. Ama onun kolunda sar...