"Bu koca ASRIN FELAKETİ 'nden bir gün sonraydı. Hayatların mahvoluşunun ise ikinci günü..."
~~~
Artçı sarsıntılar yüzünden öleceğime inanmıştım. Hiç ümidim kalmamıştı. Umutlarım kaybolmuştu. Hayatım mahvolmuş,durmuştu... Okulun bahçesine sığınmıştık ve o okul artçı büyük depremlerin etkisiyle üstümüze yıkılabilir, ölebilirdik. Çok tehlikeliydi. Ama güvenli tek bir yer bile yoktu. Herşey kadere bağlıydı. Ya ölecektin, ya da yaşayacaktın... Öleceğini veya yaşayacağını bilmiyordun. Herşeyi zaman gösterecekti...
Öylece durup, kalacaktın. Ne yapacaktık ki? Başka çaremiz mi vardı?
Hayatımda yaşadığım en büyük depremdi. Böylesini hiç görmemiştim. Resmen küçük bir kıyametti... Kurtuluş yolu bu kıyametten kaçıp, başka şehirlere gitmekti. Peki bunu başarabilecek miydik? Yollar çok tehlikeliydi. Yan yatmış olan evler her an üstümüze yıkılabilirdi...
Annem bir umut olabilir diye akrabalarımıza teker teker mesaj atmıştı. Belki görürler diye umutlanmıştı. Ama şebekeler hiç çekmiyordu.
Öğle saatlerinde dayım anneme mesaj atmıştı. Çok mutlu olmuştuk. Sonunda bir akrabamızdan daha haber almıştık.
İki saat sonra da dayımlar yanımıza gelmişti. Akrabalarımızı görmek bizi çok sevindirmişti. Birbirimize sımsıkı sarılmıştık. Beraber acımızı paylaşmış, ağlamıştık. Herkes teker teker depremde yaşadıklarını anlatmıştı. Ama yaşadıklarımızı anlatmaya kelimeler yetmiyordu...
Konuşmaya annem başlamıştı. Annem, yanında uyuyan kardeşimi hemen koruma altına almış,yatağın yanına hayat üçgeni yapmış. Ama bulundukları yerde büyük bir dolap olduğundan dolayı babam anneme seslenmiş, "Bu tarafa gelin! Dolap düşecek!" demiş.Annem babamı dinleyip, kardeşimi yanına alıp babamın yanına gitmiş. Tam gittiği o sırada dolap devrilmiş. Annem saniye farkla dolabın altında kalmaktan kurtulmuş. Çok şükür ki kâbusumdaki gibi annem dolabın altında kalmamıştı. Son anda kurtulmuştu. Annem, kardeşim bu yıkılmaları ve devrilmeleri görmesin diye kardeşimin gözlerini kapatmış. Ne kadar annem kardeşimin gözünü kapatsada seslerden dolayı kardeşim dolabın ve diğer türlü türlü eşyaların, mobilyaların yıkıldığını anlamıştı. Bu konuşmaları duyan kardeşim, "Anne bizim odadaki dolaplar ve eşyalar yıkıldı değil mi? Ben seslerin hepsini duydum. "
Annem kardeşimin üzülmesini istemediği için pembe yalan söylemişti, "Hayır. Sen yanlış duymuşsundur."
Küçükte olsa bunun bir yalan olduğunu anlayan ve bu yalana inanmayan kardeşim sesini yükselterek, "Bana yalan söylemeyin! "dedi.
Annem yalan olmadığını yineledi. Çünkü kardeşimde bu konu hakkında travma oluşmasını istemiyordu. Annem bu küçük atışmadan sonra konuşmaya devam etti. Odalarındaki şifonyer, dolap ve benzeri şeyler devrilmiş kapıyı kapatmış. Annem, babam ve kardeşim odadan çıkmayı zor başarmış.
Kardeşimin kendine ait bir odası vardı ama deprem günü korktuğu için o gün annem ile babamla aynı odada uyumuştu. Odasında o küçük yaşında bu büyük depremi yalnız yaşamaktan kurtulmuştu. Eğer yalnız olarak depremi yaşasaydı ne yapacağını bilemez, kıpırdıyamazdı. Kim bilir belkide yatağından kalkmaya tenezzül bile etmezdi ki öylede olmuş. Annem ile babam kardeşimi yataktan zar zor kaldırmış. Herhalde benim gibi gerçeklere inanamamış. Kardeşimin odasındaki tüm eşyalar devrilmiş. Kardeşim o odada kalsaydı onu koruyacak kimse olmadığından ve kendinin ne yapacağını bilemezliğinden dolayı o odadan yaralı veya ölü çıkabilirdi. Çok şükür ki böyle bir şey olmadı. Belkide o gün kardeşimin orada yatması kaderiydi.
Dayımlar da depremde yaşadıklarını bizlere anlattı. Onlarında telefonları çekmiyordu. Tek umudumuz gelecek veya gelmeyecek olan mesajdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASRIN FELAKETİ
Diversos"Ölmeyeceksin," diye fısıldadı annesi ama sesinde umut yoktu, sadece umudunu yitirmiş, çaresiz bir kadının sesiydi bu. "Hepimiz yaşayacağız, buradan gideceğiz ama şimdi arabaya geçmemiz gerek, çok ıslandık." Yüzünü annesine çevirdi, yaşla dolup ta...