2010 Yılı
Kim Namjoonun Anlatımıyla
"Anne ben niye geliyorum"dedim mutfağa annemin yanına giderken "Oğlum kaç kere dedim ailecek gidicez diye"dedi ve elindeki bulaşıkları yıkamaya başladı "Ya kaç yaşıma geldim niye parka gidiyorum çocuk gibi"dedim buz dolabını açarken "Bak Namjoon biliyorum gelmek istemiyorsun ama babanı biliyorsun şimdi gelmezsen sana nasıl tripleneceğini biliyorsun ayrıca zaten işi yüzünden ailecek çok az vakit geçiriyoruz "dedi annem bulaşık eldivenini çıkarmaya çalışırken buz dolabını kapatıp yanına gittim ve eldivenleri çıkarmasına yardım ettim.
"Anne telefonun çalıyo"diye bağırdı içeriden yun "Kim arıyo"diye bağırdı salona doğru bir kaç saniye sessizlik oldu herhalde kim olduğuna bakıyordu "Babam açim mı"dedi sesi yaklaşırken "Aç"dedi annem etrafa bakmaya devam ederken "Alo baba iyiyim sen nasılsın ne zaman geliyorsun parka gidecektik hee tamam derim tamam vereyim mi annem mi tamam görüşürüz"dedi telefonu mutfak masasına bırakırken o sırada annem ona ne oldu der bi şekilde bakıyordu o ise ne var diye allahım nereye düştüm ben "Yun ne dedi baban"dedi annem en sonunda "Hee ben de diyom ne diyon"dedi yanıma yaklaşırken "Kızım eee"dedi annem bıkarcasına "Parka gelmiş bizi bekliyor gelin size süprizim var dedi bu kadar"dedi annemle bana bakarken "Tamam o zaman üstünüzü değiştirecekseniz hızlı olun değiştirmeyecekseniz de gidin kapının orada durun ben üstümü değiştirip geliyorum"dedi hızlıca mutfaktan çıkarken o arada da yun kolunu omzuma koymaya çalışıyordu aramız da boy farkı var zaten ama o kabullenmiyor ve madem zorla gidiyorum o zaman onunla birazcık uğraşabilirim herhalde.
"Ya kısa git yaşıtlarınla oyna"dedim sırtmaya başlayarak "Oğlum dellendirme beni ya sensin kısa"dedi isyancı bir sesle "Kızım ben mi kısayım aramızda ne kadar boy farkı olduğunu söylememe gerek var mı ayrıca sen niye bana oğlum diyon ben senden büyüğüm hem de 4 yaş 4"dedim parmaklarımı 4 yapıp yunun yüzüne yaklaştırıp.
"Çocuklar ben ne dedim hadi"diye bağırdı annem büyük ihtimal sesimizi duydu o kadar da bağırarak konuşmamıştım ev fazla mı sessizdi ah ne deniyordu o sessizliğe ölüm sessizliği neyse kimse ölmediğine göre boş verim en iyisi "En son kim giderse bozuk yumurtadır"dedi yun ve kapıya doğru koşmaya salak kız ya "Az olgun davran"dedim kapıya doğru yürümüye başlarken
"Sen salak mısın 12 yaşındayım neyin olgunluğunu davranayım yaşlı"dedi ayakkabı dolabını açarken "Sensin yaşlı 16 yaşındayım ben"dedim görmese de ona dil çıkardım "O dilini görebiliyorum ayna var bide bana olgun davran diyorsun bide dil çıkartıyorsun"dedi spor ayakkabısını çıkartırken "Öncellikle dil çıkartmanın yaşı olmaz bunu kabullen"dedim ve ayakkabımı çıkarıp giymeye başladım ama girmiyordu
"Ya ayakkabı çekeceğini versene"dedim işaret parmağıma bakarak kızarmıştı hem de baya "Ben kullanıyorum"dedi göz ucuyla bana bakarak "Ya iki saniye ver bak giymeye çalışırken parmağım nasıl oldu"dedim işaret parmağımı göstererek "Bekle bitirme üzereyim"dedi anlaşıldı ya kavga çıkacaktı yada beklenecekti kavga insanı değilim o yüzden tek seçenek olarak beklemek kaldı.
"Al"dedi ayağa kalkarken hızlıca ayakkabımı giyip ben de ayağa kalktım ayakkabı sokacağını aynanın kenarına bıraktım ve yuna döndüm biriyle mesajlaşıyordu "Ya kimle konuşuyorsun"dedim yanına yaklaşarak "Sana ne"dedi telefonunu kendine çekerek
"Yoksa erkek arkadaşın mı var"dedim gözlerimi açarak "Yok artık"dedi o da şaşırarak telefonunu o arada kendimden uzaklaştırmıştı ve elini gevşetmişti an o an işte kolumu sanki esniyecekmişim gibi uzattım ve telefonu kaptım evet işte budur daha ekranı kapanmamıştı yani şifre girmeme gerek yoktu "Ya ya telefonumu ver "dedi kolumu tutmaya çalışarak ama ben çoktan o pis hareketi yapmıştım telefonu görebileceğim bir şekilde yukarı kaldırmıştım ve küçümsemek gibi olmasın ama o boyuyla telefonu alması biraz imkansızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hera'm Olur Musun
FanfictionDoktor ol benim gibi insanların canını alma aksine onlara can ver...