Alparslan'dan
Albay bizi serbest bırakınca herkes odasına çekilmişti. Bugün operasyondan dönmüştük. Yaklaşık bir beş gün sürmüştü açıkçası. Şerefsizler köye bir saldırı planlıyorlardı ama uygulamaya bile geçmeden biz yetişmiştir çok şükür. Bende biraz bahçeye çıktım timin yanına. Yine Aliyi aralarına almış sıkıştırıyorlardı çocuğu. Gülerek yanlarına gittim.
"Rahat bırakın lan Alimi."
"Hosgeldiniz komutanım. Tam zamanında geldiniz valla." Dedi Ali.
Diğer nöbetçi akser bana da çay getirmişti. Teşekkür edip bende altıma bir sandalye çektim.
"Cengiz nerde?" Diye bir soru sordum.
"Valla komutanım odasındadir herhalde. Son günlerde boş vakitlerde telefondan başını kaldırmıyor."
"Neden?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Valla bilmiyoruz ama onu ona bağlayan şey önemli olsa gerek. Geceleri sırıta sırıta bakıyor da." Dedi Ateş.
"Anlaşıldı anlaşıldı."dedim gülerek. Ulan Cengiz. Allah bilir kimi buldun.
"Ee komutanım bizim yenge diyeceğimiz birileri yok mu daha ya. Yaşlandım valla." Dedi Fatih.
"Yok."
"Kesin yoktu." Dedi Mete gülerek.
"Ben biliyorum kim olduğunu." Dedi Bora sırıtarak.
"Kimmiş Bora?"
"Yok sizin ağzından duyacağız."
"Yok lan kimse."
"Var." Dedi Yiğit.
"Yok."
"Var." Dedi bu sefer Süleyman.
"Yok lan."
"Var." Bu sefer de hep bir ağızdan.
"Tamam var amk oldu mu?"
Hepsi sırıtarak birbirine sarıldılar.
"İşte bu."
"Komutanım bu şanslı kişi düşündüğümüz kişi değil mi?"
"Düşündüğünüz kişi kimmiş bakalım."
"Derya Öğretmen kim olacak başka." Arkadan Cengiz geldi.
"Seviyorsunuz değil mi?"
Kaçmanın bur anlamı yoktu ki. Evet seviyordum işte. Bunu kabullenmem biraz geç olmuştu. Ama evet seviyordum Derya'yı. Onu ilk gördüğümde bir şeyler olacağını hissetmiştim. İyi mi kötü bilememişim sadece. Ama iyimiş. O gözleri, gülüşü, tertemiz yüreği , saçları... Her haliyle çok güzeldi, eşsizdi tıpkı bur kar tanesi gibi...
Usulca başımı sallayıp cevap verdim.
"Seviyorum."
O gün onu çocuklarla kar topu oynarken gördüğümde mesela küçük bir çocuk gibiydi. Çok mutluydu gözlerinin içi gülüyordu. Kalbi tertemizdi. Kimseyi incitmiyordu. Kıyamazdı ki zaten.
"Eee hayırlı olsun komutanım."
"Komutanım ne zaman söyleceksiniz sevdiğinizi?"
"Söylemeyeceğim."
"Neden?"
Sıkıntılı bir nefes aldım.
"Ben bir askerim lan. Ne zaman gittiğim ne zaman geldiğim belli değil. Her an şehit olabilirim. Kız zaten babasını kaybetmiş küçükken. Ben ona bu kötülüğü yapamam. Asker beklemek zordur zaten. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bordonun Sevdası
Ficción GeneralSert, ciddi bir Yüzbaşının yüreğindeki tek sevdası Vatan sevdasıdır. Bu hep böyle gitmişti. Ta ki o güne o kadar. Ta ki Derya yı görene kadar... Bu sert, karanlık komutanı aydınlığına çekebilen tek kadın Derya... *** "Sen buraya gelirken sadece ken...