13. Bölüm

4.5K 187 130
                                    

Herkese merhabalar arkadaşlar.
Yepyeni bir bölümle geri döndüm.
Umarım keyifle okursunuz 🙏🏻
Bölüm sonunda görüşürüz 👀

————————-




Zaman birçok şeyin çözümü derler.
Birçok şeyin üstesinden gelir..
Oysa bizim üstümüzden geçmişti.
Bizi mahvetmişti.

Günlerdir kardeşimi görmek şöyle dursun doğru düzgün düşünmemiştim bile.
Canım öylesine yanıyor, ruhum öylesine sancıyordu ki kardeşimi hatırlamak ne kelime, kendimi unutmuştum.

Şimdi hemşireler tarafından ameliyat için hazırlanırken gözlerimi her yerinde gezdiriyordum. Her bir zerresinde.
Ama dışarıdan.
Camın ardından.

Yanına gidip öpüp koklayamıyordum.
Korkma diyemiyordum.
Kalbim titrerken 'sen korkma' diyemiyordum.

Hazırlıklar tamamlanmış olsa gerek doktorun kontrolünde odasından çıkarmak için hareketlendiler. Minik bedeninin yanında devasa kalan sedyeyi sürüklemeye başlamalarıyla camın önünden çekilerek kapıya yanaştım. Elini tutamasamda, yanında olamasamda görmeliydi. Ablası buradaydı.

Her şeye rağmen.
Herkese rağmen.
Kendime rağmen.

Kapıdan ilk yaşlıca bir doktor çıktı. Ameliyatı yapacak olan doktor olmalıydı. Heyecanla yaklaşırken umutlu konuşması tek isteğimdi. Hayatım tümüyle tuzla buz olmuşken kardeşimle, kardeşimin sağlığıyla ilgili umutlu konuşması tek dayanağımdı.
Elimde bir tek o kalmıştı.

"Kardeşim..iyi olacak mı?" Sesim içimdeki kırıklara basıp çıkıyordu. Ama sızan kan yüreğimdeki heyecanı devirmeye yetmedi.
"Siz ablasıydınız, değil mi?" Tam cevap verecekken belime sarılan elle soluğumu tuttum. Dakikalardır oturduğu koltuktan kalkmıştı. Buradaydı.
Hiç olmaması gereken yerde.
Her zamanki gibi.

"Evet doktor. Şimdi soruya cevap ver."
Bariton sesi doktorun ifadesini değiştirmeye yetti. Konuşmasına ise saygı eklendi.
"Olacak. Yani öyle temenni ediyoruz. Hastalık epey ilerlemiş. Günlerdir süren tahliller vücudun yorgun olduğunu söylüyor. Henüz yaşı küçük. Bünyesi yıpranmış. Değerleri de beklediğimizden düşük çıktı. Fakat bulduğunuz kök hücrelerle iyileşeceğini ümit ediyoruz. Elimizden geleni yapacağız."
Sona doğru bakışlarını yanımda bir duvar gibi dikilen adamdan alıp yüzüme çevirdi.
Kendimi zorlayarak dudaklarıma bir tebessüm yerleştirdim. Tüm söylediklerine rağmen içimdeki titrek umut varlığını sürdürüyordu.

"Teşekkür ederim. Kardeşim size emanet."
Doktor bey sözlerimle şaşırdı. Tutumumun yanımdaki adam gibi olacağını sanıyor olmalıydı. Boş yere kimsenin üstüne gelecek değildim. Onu iyileştirmek için çabalayacaktı. İster tehdit edeyim ister ayaklarına kapanayım faydasızdı. Ona güvenmek zorundaydım.
"İyi haberlerle dönmeye çalışacağım."
Gözlerimi yumarak onayladım.
"Dönmeye çalışma doktor. Dön. Yoksa olacaklara karışmam."

Bıçak gibi sözleri yumduğum gözlerimi açmama neden oldu. Hiç kimseye güvenmediği gibi doktora da güvenmiyordu. Oysa doktoru o bulmuştu. Şimdi bu sözlerin sebebi neydi?
Zincirlerimin çözülmesinden mi korkuyordu?
Yoksa iplerimin kopmasından mı?

Doktor ürkerken başını hafifçe 'peki' dercesine eğdi. Açılan kapıyla gözlerimi oraya çevirdim.
Kardeşim hemşireler tarafından sürüklenen sedyenin üzerinde bana doğru geliyordu.
"Ablacım.." mırıltılı sesime rağmen yorgun elaları beni buldu. O gözler son kez böyle bakıyordu. Son kez acı çekiyordu. Bitiyordu.
'Ya batacağız, ya çıkacağız. Ama mutlaka bitecek.'
'Kes sesini!' dedim kendi kendime.
'Sakın içimdeki umudu öldüreyim deme..'

ZemherHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin