13. Bölüm

6 0 0
                                    

Bir anlık sinirle kendimi yollarda bulmuştum. Üstümde kabanım vardı fakat içimde tshirt olduğu için yine de üşüyordum. Arabam yoktu ama Allahtan çantamın içinde biraz nakit ve kredi kartlarım vardı. 

Telefonumla olduğum konuma bir taksi çağırdım fakat nereye gideceğimi bilmiyordum. İşe tayt ve tshirtle gidemezdim. İşim konusunda ciddi ve prensipli olmayı seviyordum. 

Nihayet taksi gelip önümde durduğunda evin adresini verdim ve ilerlemeye başladık. 

Yolda giderken düşünmeden duramıyordum. Emir nasıl olurdu da evlenirdi? Hayır yani aslında kimsenin bekçisi değilim ama bana gelip seni bekledim dedikten sonra böyle bir şey yapması saçmaydı. Herkesin bekleme anlayışı farklı galiba! 

Kafamdaki düşüncelerden kurtulduktan sonra çok geçmeden eve varmıştım. Çantamdan paramı çıkarıp taksiciye uzattım ve araçtan indim. 

Eve girdiğimde ses gelmemesi hoşuma gitmişti. Hemen merdivenlere yöneldim. Tam çıkacaktım ki babam bana engel oldu.

"Defne, seni çalışma odamda bekliyorum." dediğinde yüzünün asık olması beni korkutmuştu. Hiçbir zaman korkularıma yenilmediğim için babamın arkasından gitmek farz olmuştu. 

Çalışma odasına girdiğimizde masasının başına oturdu ve bir süre beni izledi. Sonra eli ile yaptığı işaretle karşısına oturmamı istedi.  Dediğini yaptıktan sonra da konuşmaya başlamakta gecikmedi.

"Defne.. Biliyorsun ki bugün akşam yemeğinde Tolga burada olacak." Maalesef biliyorum babacığım. 

"Sana tek bir şey soracağım ve sen de dürüst olacaksın." dediğinde onu onayladım. 

"Bu durum seni kalben rahatsız ediyor mu?" Neyden şüphelendiğini anlamıştım. Tolgaya karşı bir şey hissedip hissetmediğimi soruyordu. Fakat benim rahatsızlığım bundan dolayı değildi. 

"Bu durum beni duygusal anlamda zerre etkilemiyor babacığım fakat Tolga'nın gerçek yüzünü bilmek beni fazlası ile rahatsız ediyor. Adam içten içe ailenin içine giriyor bu da yetmezmiş gibi herkes bunun farkında ama ablam mutluluk içinde yaşamaya devam ediyor. Sanki hiçbir şey umurunda değilmiş gibi davranıyor." dedim ve devam ettim. 

"Baba... Kararlarını sorgulamak istemem fakat bu iş ablam hariç kimsenin içine sinmiyor. Tamam şirkette çalışsın sonuçta emeğinin hakkını alıyor fakat bu iş olmaz baba." dediğimde sıkıntılı bir nefes verdi. 

"Haklısın ama ablanın durumu iyi değil. Eğer bu evliliği durdurursam herkesten nefret edecek. En çok da senden. Bırak yanlış da olsa yapsın evliliğini. Belki gerçekten severler birbirlerini, kurarlar yuvalarını yeter ki nefretin içinde kaybolup gitmesin. Kardeş kardeşe düşmesin daha fazla." Belki de babam haklıydı. Durdurmaya çalışsak da gözünü hırs ve nefret bürümüştü. Tolga onu mutlu edebilirdi. Nasıl olsa tencere kapak misaliydi ikisi de. 

"İzin verirsen ben artık çıkayım baba." dediğimde babam beni durdurdu. 

"Emir'i çağır akşama." dediğinde şaşkınlığımı gizleyemiyordum. 

"Anlamadım."

"Emir'i çağır dedim kızım. Bunda anlamayacak ne var? Madem her sıkıştığında onda kalıyorsun o zaman zor zamanlarında da nerede olursan ol yanında olsun." dediğinde aklıma Emir'in kapısındaki kadın ve çocuk geldi aklıma. Bir hışımla da çıktım evden ne diye çağıracağım ben onu bu eve? Hem hala daha da merak ettiğim soruların cevabını alamamıştım ondan. Kaçarsan tabi alamazsın Defne! 

"Tamam baba. Çağıracağım." Babamla konuşmamız bittiğinde odadan çıktım. 

Kafam çok karışmıştı. Ne yapacaktım şimdi? En iyisi Emir ile konuşmaktı. Belki de onu şirkete çağırmalıydım. Sonuçta olanlardan sonra evine gidemezdim ama önce üstümdekilerden kurtulmam gerekiyordu. 

Merdivenlerden yukarı çıktığımda ablamın odasındaki kapının açık olduğunu görmüştüm. Biraz ilerlediğimde birlikte gelinlik baktıklarını ve gelinliklerin satıcısını da gördüm. Ablamın üzerinde balık model çok güzel bir gelinlik vardı. Her ne kadar benim zevkim olmasa da ablamın üzerinde çok güzel duruyordu ve yiğidi öldür hakkını yeme ablamda gelinliği güzel taşıyordu. 

Fakat artık bir an önce üstümü değişip şirkete gitmem gerekiyordu çünkü hesap sormam gereken bir evlilik skandalı vardı. 


DefneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin