Bölüm şarkı önerileri;
Ayna : Arkadaş
Öyle bir kader ki bu
Zakkum : Anason
Zeynep Casalini : Duvar_______________________________
Hastaneden çıktıktan sonra Yusuf'un evine gittik. Babam bu duruma pek sıcak bakmasa da doğru düzgün bakıma ihtiyaçları olduğu için annem beni idare edebileceğini söyledi. Yusuf'un ailesine gelecek olursak Yusuf onlara yük olmak istememişti.
Soner bizi eve bıraktıktan hemen sonra işleri olduğunu söyleyerek gitti. Ve tabi ki Leyla da durmamıştı. Duru günlerdir evden uzakta olmanın huzursuzluğu hile odasına ve oyuncaklarına sığınırken Yusuf uzandığı koltukta uyuya kalmıştı. Evde bizden başka kimse yoktu. Çünkü hastanede kaldığımız sürede çalışanlara izin verilmişti. Bu durumun içinde olmak bir tık tuhafıma gitse de aile böyle olunuyordu değil mi?
Mutfağa ilerleyerek akşam için ne yapabileceğime bakmak istedim. Ama daha mutfağa adım atmıştım ki donup kaldım. Bu devasa ve içinde her türlü teknolojik aletin bulunduğu mutfak kesinlikle Leyla'nın seveceği tarzdaydı ama ben bir çoğunun nasıl kullanıldığını bilmediğim bu kadar fazla şeyi evimde isteyeceğimden emin değildim. Tabi burası benim evim olmadığından karışmaya hakkım yoktu.
İki kapaklı kocaman buz dolabını açıtım ve tıklım tıklım olan dolaptan bir şeyler seçmeye çalıştım. Ama bu göründüğünden daha çok oyaladı beni. Sonunda gerekli malzemeleri tezgaha dizip bütün mutfak dolaplarını kurcalayarak işime yarayacak kap kacağı da topladığımda yemeği yapmaya başlayabilirdim. İşin aslı şu ki pek yemek yapmayı bilmiyordum yani tarife bakarak yaptıklarımı saymazsak. Dolayısı ile yapabileceğim yegane şey makarna ve çorbaydı. Ben de öyle yaptım. Annemden öğrendiğim özel tarifi kullanarak mercimek çorbası ve harika İtalyan soslu makarnam ile bu günü geçirebilirdik sanırım. Yemeklerin altını kapatıp masayı hazırlamak için arkamı döndüğümde kapının pervazına dayanmış, kollarını bağlayıp gülümseyerek bana bakan Yusuf'u gördüğümde bir anlık korkarak yerimde sıçradım.
-Yusuf?
-Korkuttum mu seni? Dedi yaslandığı kapıdan ayrılıp bana doğru adımlarken.
Başımı önce olumlu sonra olumsuz anlamda iki yana salladım.
-Sorun değil. Ne zaman uyandın?
-Biraz önce. Derken beni izliyordu dikkatlice. Bense zorla bulduğum tabakları masaya dizmekle meşguldüm o an.
-Madem uyandın. Gidip Duru'yu getirir misin? Masaya oturalım.
-Tamam. Dedi ve mutfaktan çıkmak üzere arkasını döndü. Ama son anda geri dönüp,
-Mutfağıma, evime, yuvama bu kadar yakışacağını düşünmemiştim. Dedi. Daha sonra benim bir şey söylememe izin vermeden hızla çıkıp gitti.
Bense bir elimde tuzluk, bir elimde ekmek sepeti, kıpkırmızı yanaklarla öylece kalakaldım mutfağın ortasında. İstemsizce sırıtıyordum. Bu adam insanı nasıl şaşırtacağını da mutlu edeceğini de iyi biliyordu. Ve evet biliyorum bu evlilik sadece Duru için yapılan bir mantık evliliği. Ama neden gerçek olmasın ki? Yani bizim elimizde değil mi her şey? Ben sanırım Yusuf ile gerçek bir yuva kurmaya hazırım. Peki ya o? O da beni gerçekten karısı olarak kabul edebilir mi?
Son sürat atan kalbime inat gayet rahatça safrayı hazırladım. Bu sırada Yusuf, kucağında ki yarı uykulu Duru ile mutfağa girdi. Duru gözlerini ovuşturarak bir bana bir de safraya baktı. Şaşırmış gibiydi. Ya da anlamamış. Neyse ki biraz sonra yüzündeki sorgulama yok oldu ve saf bir neşeyle babasının kucağından bana doğru uzandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUĞU GÖLÜ BALESİ
Chick-LitAcının geri de kaldığı sıcacık bir aile hikayesine var mısınız? Bir baba, Dansa aşık bir kız çocuğu, Ve bir balerin... Yusuf, Duru, Ve Güneş... Huzur nedir bilir misiniz? Huzur Bir adam... Bir kadın... Bir çocuktur. Huzur derin bir nefes aldı...