19.Bölüm: Kış Karnavalı (Final: Kısım 1)

16 2 0
                                    


'Henderson Kıyameti'ne Hoş geldiniz!

Lütfen çekinmeyiniz.

Bir bilet alın ve sıraya girin.

Şanslı gününüzdeysiniz günü ölmeden atlatacaksınız.

Ama söz veremiyorum.

Tutamayacağımız sözler vermek sadece vakit kaybı ve kalp kırıklığıdır.

Hazırsanız başlayalım!'

***

Sorumlu olduğunuz şeylerin bedelini ödemek kolaydı, peki ya sorumlu olmadıklarınız?


***


İki hafta sonra...

Gerginlikle aynada kendime bakıyor ve saçlarımı düzenliyordum. Derince bir soluk çektim içime ve geri bıraktım. Uzun çoraplarımı biraz daha yukarı çekerken Candice içeriden bağırdı.

"Hadi Mason!"

Üzerime hırkamı alıp önümü kapatma gereği duymadan odamdan çıktım. Eylül ayı geldiği için hava biraz soğumuştu. Öyle ki geçen Salı ilk yağmur Henderson'a düşmüştü. Bu nedenle şort yerine bol bir pantolon giymiştim. Hırkamın kollarını biraz katlayıp ahşap merdivenlerden indim. Bir haftaya okul açılacaktı. Okul düşüncesi canımı sıkarken ofladım ve başımı iki yana salladım. Başımızda daha büyük sorunlar vardı.

Birincisi kasabaydı. Gerçeği öğrenmemizin üzerinden on beş gün geçmişti. Sindirmek hiç kolay olmamıştı. Zaten tam olarak atlatabilmiş değildik. Aslında hâlâ hepimizin bazı kabuslar gördüğüne emindim ve aynı temalı olduğuna da bahse varırdım. Ama bu konuları konuşmaktan vazgeçtik. Çünkü sadece birbirimize acı çektirmiş olacaktık.

Yaptığımız şantaj sonrası Papaz Eriksen şaşkınlıkla bize dönmüş ve Svidrigaylov Semenova'nın nerede olduğunu bilmediğini söylemişti. Blöf yapıyordu. Çünkü Bay Minus bize, Papaz Eriksen'ı yıllar önce birçok kez Svidrigaylov Semenova ile görüştüğünü söyledi. Yani mutlaka aralarında bir bağlantı vardı ve Papaz Eriksen, Semenova Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ni yakma kararı aldığında, günlerce görüştüğü bir adamın hastanesine öylece zarar vermesi de akıl kârı olan bir davranış değildi. Papaz Eriksen yalan söylüyor olmalıydı. Ama hâlâ aralarındaki bağlantıyı ve Papaz Eriksen'ın çıkarını anlamamıştık. Tehdit ve şantajla ona bir teklif sunmuştuk. Planımızın ilk aşaması buydu. Çünkü itibarı elimizdeki bir video kaydına ve bir ses kaydına bağlıydı. Ayrıca Papaz Eriksen'ın ses kayıt cihazından haberi bile yoktu. Yani ilk delilimizi karartmaya çalışsa bile, elimizdeki diğer delili kullanabilecektik.

Papaz Eriksen şantajımıza karşı,  Semenova'nın yerini bilmediğine yeminler etti fakat iletişime geçebileceğini söyledi. Biz de bunu değerlendirip Kış Karnavalı'nın ilk gününde burada olmasını söyledik. Yoksa artık eskisi kadar itibar edilen bir isim olmayacağını söyledik.İşe yaramış olacak ki iletişime geçtiğini dün Bay Minus'a haber vermişti. Bu gece, 11 yıl sonra o adamı görecektik ve belki Katyuşka ile ilgili bir şey de öğrenebilirdik. Aslında bir taşla iki kuş değil birçok kuş vuracaktık çünkü birkaç amacımız vardı ve hepsini aynı anda halletmek istiyorduk. İlk adımı da onu buraya çağırarak atmıştık zor yollardan yapmış olsak da.

İkincisi Crees'ti. Crees iki haftadır bizimle konuşmuyordu. Bu sadece beni değil hepimizi yaralamıştı. Bu onunla konuşmadığımız en uzun süreydi. O günden sonra bir kez daha kapısına gidip konuşmayı denedik. Çok soğuk davranmasa da yine de konuşmayı kestirip atmıştı. Bizden biraz süre istemişti. Biz de ona süre tanışmıştık. Ama bu süre ne kadardı bilmiyorum. Bazen düşünüyorum ya o süre hiç gelmezse? İki hafta geçmişti. Ya bir iki hafta daha geçerse ve değişen hiçbir şey olmazsa?

Dirilen Korkunun PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin