Havaalanında olmadıklarını anladığında yaşadığı hayal kırıklığı ile öylece kaldı Vegas. Onu bir daha göremeyecek olmanın düşüncesi bile delirmesine yetiyorken, şimdi bu durumda ruhu bedeninden gitmiş gibi hissediyordu. Onun ruhuna iyi gelen tek kişi yanında değilken, hissiz ve yanlız hissediyordu işte.
Arabasına binip elini direksiyona koydu ve parmaklarını sıktı. Başını öne eğip alamadığı nefesini düzenlemeye çalışsa da yapamıyordu. Pete olmadan nefes alamıyordu...
-Sana defalarca söyledim Pete, sen yoksan ben yokum. Madem yoksun artık, madem gittin... Bende olmayacağım.
Belinden silahını çıkardı, hiç düşünmeden alnına yasladığı silahın tetiğini çekmeden önce aklındaki adamla yaşadığı anılar tek tek gözünün önüne gelmeye başladı. Gözlerinden yaşlar akarken derin bir nefes aldı, hazır hissediyordu. Petesiz bir hayata değil, onunla yaşadığı eşsiz anlarla birlikte sonsuzluğa gitmeye hazır hissediyordu...
Pai elinden tuttuğu adamla geldiği limanda tam karşılarında duran gemiye baktı. Birlikte çıkacakları yolculuk ve sonrasında yaşayacakları hayatı düşünkçe hissettiği mutlulukla gözleri parlıyordu. Pete'e dönüp baktığında gördüğü buğulu gözleri hoşuna gitmese de o an önemsemedi. Sonrasında alışacağını düşünüyordu.
-Bir saatimiz var Pete, sonra yola çıkacağız.
-Pai gelmek istemiyorum.
-Acıktın mı? Yemek yiyelim istersen yolculuk saatimize kadar.
-Pai, lütfen.
-Eğer aç değilsen kahve içelim ne dersin?
-Tuvalete gitmek istiyorum.
-Tamam gel götüreyim seni.
-Olur.
Pai ile tuvalete gittiklerinde bir şekilde onu uzaklaştırması gerekiyordu. Nasıl yapacağını düşünürken Pai'nin sesiyle kendine geldi.
-Pete!
-Hm, efendim?
-Tuvalet?
-Ha evet, aa Pai bir şey isteyebilir miyim?
-Tabi ki Pete.
-Ben tuvaletteyken bana kahve ve tatlı bir şeyler alırmısın, geminin saatine kadar deniz kenarında oturmak istiyorum.
-Tuvalete gir birlikte gider alırız ne istiyorsan.
-Pai, hemen yanına gelirim merak etme. Zaten buraları bilmiyorum, nereye gideceğim.
-Olmaz Pete.
-Pai geleceğim diyorum, Vegas gibi sende mi güvenmiyorsun bana?
-Hayır hayır Pete, güveniyorum tabiki. Tamam gidip alacağım deniz kenarında buluşalım.
-Teşekkür ederim.
Pai Petein yanağımı okşayıp uzaklaşırken Pete tuvalet kapısından içeri girdi.
-Evet Pete burdan sonra ne yapacaksın?
Vakti çok azdı ve kaçabileceği bir yer yoktu. Sağa sola telaşla gezinirken açılan kapıdan giren adama baktı. Adam hafif bir tebessümle içeri girdiğinde aklına gelen şeyle ona doğru döndü.
-Afedersiniz rahatsız ediyorum ama...
-Buyrun?
-Telefonunuzu kullanabilir miyim?
-Pardon?
-Acil bir durum var, telefonum yok lütfen.
-Tabi buyrun.