Şarkıyı açarak okumanızı tavsiye ediyorum. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Hayalet okucularım sizler de lütfen basın şu yıldıza. Ne olur ya. Bu bölümü Meryemm_0101 e ithaf ediyorum. Keyifli okumalar...
Hiraeth: Artık dönemeyeceğiniz ya da hiç sizin olmamış yuvaya duyulan özlem
"Eğer sevdiğiniz birini Allaha emanet ederseniz onu görmeden ölmezsiniz."
Sabah gözlerimi açtığımda başımda dehşet bir ağrı vardı. Her ne kadar uyumak istesem de işe gitmem gerektiği için hemen yataktan çıktım. Günlük işlerimi sessizce halletmeye özen göstererek üzerimi giyindim. Dolapta ütülü olan kıyafetlerimle yaptığım kombin fena değildi. Moraran göz altlarımı kapatıcı ile kapatıp dudaklarıma lip balm sürdüm. Fazlasına gerek yoktu. Zaten yapacak moralim de yoktu.
Gül ve Tutku misafir odasında uyuyordu. Buzdolabının üstüne işe gittiğime dair not yapıştırdıktan sonra evden çıktım. Minibüs durağına yürürken aldığım simitleri kemire kemire minibüsü beklerken başımın ağrısı giderek şiddetleniyordu. Simidin kalan yarısını yiyemeden ilaç aldım. Nihayet gelen minibüs ile hastaneye gittim.
Gün yoğun geçiyordu. Acilde fırsat bulduğum molaların birinde öğle yemeğimi yerken izinden yeni dönen Murat yanıma geldi. Oturduk.
-Tatsızsın.
-Biraz. Modum pek yok.
-Anlatmak istersen...
-Anlatacak bir şey yok. Sen ne yaptın? Tatilin nasıldı?
-Iyiydi. Sevgilime evlenme teklif ettim. Bu defa onun karmaşası başladı.
-Yaaaaaaaa... Çok sevindim. Bir davetiye de bize verirsin herhalde.
-Ayıpsın!
Saat 2'ye kadar koşturduktan sonra biten nöbetim ile eve geçtim. Kapımızın önündeki kadın ayakkabılarının yanındaki postallar Suphi'nin bizde olduğunu garantiliyordu.
Anahtarımla kapıyı açıp içeri geçtim. Oturma odasına girdim. Nilüfer Teyze ve Gül çay içiyordu. Tutku ve Begüm balon şişiriyor, Serra boyunun avantajı ile süs asıyordu. Bugün Oğuz'un doğum günü kutlanacaktı. Etrafıma bakıp Suphi'yi göremeyince uzanan Sıla'ya bu nerede bakışları attım. Kafasıyla mutfağı gösterdi. Içeridekilere hoşgeldin dedikten sonra odama geçtim. Üzerimi çıkartıp eşofmanlarımı giydim.
Oturma odasına geçerken aklıma gelen şeyle mutfağa girdim. Askeri üniformasının üzerine mutfak önlüğü giymiş Suphi'ye baktım. Çok komik görünüyordu. Dudağımı ısırarak olası kahkahamı engelledim.
-Kolay gelsin başaşçı! Ne hazırladın?
-Sıla magnolia istedi. Ben de yapayım dedim. Merak etme doktorunu arayıp izin aldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFER (Askeri Kurgu)
General FictionBeyaz önlüğe düşen bordo berenin hikayesiydi bizimki. Al bayraktan öğrenmiştik aşkı. Doktor Yağmur vatan sevdalısı bir adamı sevmişti. Hayatı boyunca kalbinde yara eksik olmayan asi güzel gönlünü Yüzbaşı'ya teslim etmişti. Peri masalı değildi onlar...