Error'un bakış açısı:
Utançtan öldüğünü fark edebiliyordum. Ve bu hoşuma gitti. Bunu sonsuza kadar devam ettirebilirdim. Saçma sapan konuşuyor. Ne diyeceğini bilemediği kesin. Çok komik gözüküyor. Onu arkadaşça bir restorana çağırmanın böyle sonuçları olabileceğini kim bilebilirdi?
Ancak bu gün gerçekten ayrı güzel görünüyor.
Buradan ayrılmadan önce yapmak istediğim ufak tefek şeylerden birisiydi restorana gitmek. Merak ediyorum buradaki yemeklerin nasıl olduğunu.
Lordlarının yokluğunu bir süre aldırmazlar heralde.
Artık Ink kendini biraz toparlamıştı sanırsam. Baya utandı az önce. Fark etmedim değil.
"Hey Ink, bu bahçe hakkında ne düşünüyorsun?"
Hızlıca konuştu.
"Güzel, beğendim doğrusu.""Madem buradan yakında ayrılacağız, şu bir kaç günün keyfini çıkar."
Ink biraz duraksadı gibi oldu. Sanırsam bir şey sormak istiyor. Tamam, o sorana kadar bekleyeceğim.
"E-error. Sana bir şey sorabilir miyim?"
Heh, bende bu anı bekliyordum.
"Sor."
"Neden bana karşı bu kadar iyi davranıyorsun? Yani biliyorsun biz sonuçta düşmanız."
Pftttt. Gülesim geldi. Cidden bunu mu merak ediyordu?
Hafiften bir kahkaha attım."Ah be Ink. Bu muydu cidden? Merak etme, sihrimi geri kazandığım zaman seni hayatta bırakmayacağım. Senin yüzünden bu durumda olduğumuzu hatırlatırım."
Bunu söylememle bana korku dolu gözlerle baktığını anlıyordum. Kötü bir şey mi söyledim? Hep bunu derim. Ya da her kavgamızdan önce. Bu sefer neden korktu ki? Gerçek mânâda ölemeyeceğini biliyor sonuçta.
"Tamam." diye mırıldandığını duydum.
Fazla ileri gitmiş olamam. Daha kötüsünü de söyleyebilirdim. Yani şunun gibi 'o çok kıymetli ae'lerine elveda edeceksin, hayatının her saniyesini sana pişman edeceğim, ölmeyi dileyeceksin' gibisinden. Ama bu kadar da ileri gitmem. Göründüğüm kadar kötü biri değilim.
Güzel günlerinin keyfini çıkarsın. Ayrıca şu an iyi bir ruh halimin olması benim suçum değil.
Ink bir yere odaklanmıştı. Bir elini çenesine yaslamış ufak bir göletin kenarındaki serçeleri izliyordu. Çok tatlı serçelerdi. Suya girip yüzüyorlardı. Burada serçeler bile mutlu.
Ink onları izlerken ben ise bana doğru gelen bir hizmetliyi fark ettim. Kendisini rahatça duyabileceğim bir uzaklıktan bana seslendi:
-Lord Error, Sör Nightmare sizinle ilgili birkaç şey konuşmak istediğinden bahsetti.
-Pekala, 5 dakikaya oradayım.
Daha sonradan hizmetli oradan ayrıldı. Ink hiç bir şey duymamış gibiydi.
Ayağa kalktım ve kendimi toparladım.
Ink bunu fark etmiş olmalı ki bana bir soru sordu."Nereye gidiyorsun?"
"Sör Nightmare'in yanına. Kendisi beni bir konu için çağırmış."
"Kendinden üst düzey birisini çağırabiliyor olması mantıklı mı?"
"Sör Nightmare burada benden sonra en yetkili kişi. Ayrıca anladığım kadarıyla Lord Error'un en yakın arkadaşı. Bu yüzden bir sorun olacağını sanmıyorum."
"Peki, görüşürüz o zaman."
Başka bir şey söylemeden Ink'in yanından ayrıldım. Muhtemelen kaba olduğumu düşünecek. Çok haklı. Öyleyim.
(Zaman atlatması)
"Ne konuşmak istiyordunuz Sör Nightmare?"
"Biliyorum, kardeşin Sör Fresh'i baloya davet etmemiştin. Ama kendisi bize özellikle katılmak istediğine dair bir mesaj göndermiş. Ayrıca uzun zamandır görmediğiniz ağabeyin Sör Geno'nun da onunla beraber geleceğine dair dipnot eklemiş. Ne yapacağımı bilemedim."
Biraz düşündüm. Muhtemelen Lord Error'un Sör Fresh'i davet etmemesi için bir nedeni vardı. Ama neden olduğunu bilmiyodum. Aslında bu duruma kendi açımdan bakacak olsam o paraziti bende davet etmezdim. Ama Geno'nun varlığı bir kaç şeyi değiştirebilir.
"Pekala, o ikisinide listeye ekleyin."
"Ayrıca kabalık yapmak istemem ama bir şey daha sorabilir miyim?"
"Elbette."
"Sana bir şey mi oldu? Benimle neredeyse hiç bir zaman resmî konuşmazdın."
Şimdi ne diyecektim? Aslında yakın arkadaşım olduğunu düşünecek olursak haklı. Daha samimi konuşmam gerekirdi.
"Şu aralar kafam biraz karışık. Hiç dikkat etmemiştim bu duruma."
"Benimle istediğin zaman konuşabilirsin biliyorsun."
"Tamam, bunu seninle konuşacağım söz veriyorum."
Bana güven verici gözlerle bakıyordu.
"Eğer meşgul değil isen, bu gün konuşabiliriz?"
"Öğlenleyin Bayan Ink ile beraber takılacağız. Akşama doğru olabilir."
Bana sırıtaktan baktı. Ve göz kırptı.
"Birileri şu aralar Bayan Ink ile fazla takılıyor. Acaba nedenn?? Hmmm?"
Bunu ondan duymak hiç alışık olduğum bir şey değildi. Bana daha önce hiç böyle bakmamıştı. Bu evrenin Nightmare'i biraz daha pasif.
"Aklına hiç bir şey getirme! Sohbet amaçlı sadece. İyi bir arkadaş, neden takılmayalım ki?"
"Onu ben bilemem, belki de balo için şanslı kişiyi seçmişsindir, o yüzden sordum."
Kaşlarımı çattım. Cidden seçecek olduğum kişinin Ink olduğunu mu düşünüyor? Yanaklarımı sarı bir allığın kapladığına eminim. Başka hiç bir şey söylemeden hızlıca yanından ayrıldım. Odama gittim. Kendimi yatağa fırlattım.
Eğer 3. gün ayrılamayacak olursam, kimi seçerdim?----------
666 kelime! Umarım beğenmişsinizdir!!
Mutlu kalın<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALO ETKİNLİĞİ - Errorink
FanficMuhteşem bir hikaye. Ön yargısız okumanız tavsiye edilir! . Error ve Ink tesadüfen farklı bir AE'de mahsur kalırlar. Fark edilmemek için rol yaparlar. Çıkışı arıyorlar. Ama bu o kadar kolay değil! (TÜRKÇE ÇEVİRİ)