BÖLÜM 8

19 13 0
                                    

Karanlıklar lordu ve onun küçük varisi...

Bir an hayal kırıklığına uğradım nedenini sormayın çünkü bende bilmiyorum. Ondan bir beklentim olduğu için değildi bu kırıklık hani biriyle yeni tanışırsınız herşey muhteşem gider kafalarınız uyuşur sonra bir anda birşey olur ondan soğursunuz ya öyle işte burukça gülümsedim ona
-Afedersiniz efendim saygısızlıklarım yüzünden
-Üzgünüm.
Başımı ona doğru eğdim ve kaldırıp tekrar arkamı döndüm bir kaç adım daha attım guruplaşma vardı. Gurup gurup oturmuşlardı ve birbirlerini pek sevdikleri söylenemezdi yani öylelerdi belliydi. Arkamdan gelen ses ile ona doğru döndüm.
-Şimdi arkadaşlarının yanına git sonra odana dönersin.
-Peki efendim.
Arkasını döndü ve kapıyı çarpıp çıktı.
Ben ise şuan tam bir 300lemdeydim çünkü 300 insan ve nereye oturusam onlardan sayılacağım arkamı dönüp onlara baktım birinin beni çağırması için yalvaracak durumdaydım. Hepsine baktım. Çoğu pek tekin görünmüyordu ve belkide bu akşam yememeliydim evet kesinlikle yemeyecektim. Yarın sabahda rastgele bir yerde otururdum bu kadar.
Tam arkamı dönmüş gidecekken bir ses geldi.
-Bizim masamıza gelebilirsin.
Arkamı döndüğümde soldan pencere tarafındaki 3. Masaya adımlarımı attım gülümseyerek. Beni çağıran çok tatlı minik yüz tipli albino bir kızdı.
Kızın yanında erkek arkadaşı ya da kardeşi olan albino bir çocuk onun yanında kumral bir çocuk onun yanında kendini okumaya kaptırmış kızıl yuvarlak siyah gözlüklü bir kız diğer tarafında tahminen asyalı olduğunu düşündüğüm çekik gözlü bir oğlan ve yanında siyahi bir genç vardı.
Yanlarına geldiğimde albino kız yan masadan boş bir sandalye alıp yanına koydu ve oturmamı işaret etti . Yanına gidip tebessümle oturdum.
-Merhaba
-Merhaba
Diyerek hemen beni cevapladı albino kız cok cana yakındı ya da bana öyle geldi bilemiyorum.
-Ben Sara bu da erkek arkadaşım Asır
Yanındaki Özgür bu gördüğün okuma bağımlısı ve geldiģini dahi fark etmeyen Nil bir dakika canım NİL!!!
Nil dedikleri kız afallayarak baktı önce Saraya sonra bana
-Ah afedersiniz yine kaptırdım kendimi hoşgeldin masamıza
Çilleri onu daha yakın hissettiriyordu insana
-Hoşbuldum
Sara devam etti .
-Bu bizim çekik gözlümüz Mehmet
Çekik gözlü çocuk araya girdi.
-Hoşgeldin aramıza bakma Sara nın dediğine ismim Mehmet değil fakat Sara bana hep Mehmet ismini anımsatıyorsun diyerek Mehmet diyor ara sıra ismim Çınar
Ona gülümsemekle yetindim o ise Sara ya azap dolu bakışlarını gönderdi fakat Sara küçük bir çocuk gibi sevgilisinin arkasına sığındı.
Galiba bu gurubun herkese kendini sevdirmeyi başaran minik çocuğu oydu.Devam etti ardından Sara
-Ve son olarakta Michel
Eliyle bana bir asker selamı gönderdi.
Güldüm. Sonra Asır konuşmaya başladı.
-Senin adın ne bakalım?
-Ben Gece
-İsmin çok güzelmiş Gece 
-Teşekkürler seninkide
-Neden Gece koymuşlar ismini ailen bir anısı var mı?
İşte şimdi kalbimdeki yaradan ince ince haince sızmaya başladı kan benim ismimi ailem koymamıştı ki daha doğrusu ben ismimin ne olduğunu bilmiyordum ki yurtta geceleri uyumayıp gündüzleri uyuduğumdan geceye aşık olduğumdan bana Gece denildi. Annem babama söz vermişti. Babam koyacaktı ismimi ama babam öldü annem ise sözünde durdu bana bir isim koymadı senelerce kimliğime rastgele bir isim yazdırdılar sonrada yurtta değiştirdiler kimligimi kaybedince. Yutkundum gözlerimin doluşunu saklamaya çalıştım. Asır gözlerime endişeyle baktı.
-Afedersin yanlış bir şey mi söyledim?
Gözlerimdeki yaşı durdum bir şekilde geçmişim her defasında tokat gibi çarpıyordu yüzüme...
-Hayır hayır yanlış birşey söylemedin ben duygusallaştım afedersiniz ben kalkmalıyım galiba beni masanıza davet ettiğiniz için teşekkürler. Rahatsızlık verdim.
O kadar kötü olmuştum ki gözlerimi onlardan saklamak için saçlarımın önüme gelmesine izin verdim. Sara bana çok üzülmüşçesine bakıyordu.
Ayağa kalktım ve önüme bakmadan gidecektimki bir adım atmadan birine çarptım saçlarım geriye doğru geldiğinde serseri tipli büyük kafasındaki bereyle serseriyim diye bağıran sarışın kıvırcık çocuğa baktım.
-Afedersiniz ben görmedim
İlk günden ne rezillik ama bana doğru eğildi.
-İyimisin güzelim
Güzelim mi? Ne sacmalıyor bu serseri
Bir adım geri çekildim
-Ne yaptınız kıza ha sizin masanıza geldiği için pişmanlıktan ağlıyor resmen.
Özgür lafa atıldı.
-Biz birşey yapmadık serseri neden geldin sokaklardan burası senin evin değil hadi yoluna kızıda rahat bırak

Serseri dediğimiz çocuk kafasını geriye atarak güldü ağzındaki kibritten daha uzun çöpü eline aldı ve sol tarafına koydu.

-Kimin kızı rahat bırakmadığı ortada bak güzelim üzülürsün burada iki adet beyaz kumaş boyası bir tane siyah kumaş boyası bir adet kitaplardan kafasini kaldiripta yanında oturan oğlanın kendinden etkilenen çocuğu bile göremeyecek kadar aptal bir kız bir bay çok bilmiş
Ve birde kızıl kıza yıllardır saplantılı  bay çekik muhteşem bir ekip seni harcarlar burada güzelim.

-Bu kadar insanlarla dalga geçtiğin yeterli değilmi bay serseri? Ha ne dersin? İnsanları eziklediysen senin şu çok muhteşem gurubunu görebilirmiyim?

-Tabiki hay hay efendim.
Başını eğdi ve eliyle yolu gösterdi. Ardından önüme geçti. Ve bir masaya geldi ama kimse yoktu.
-Ne?
-Gördün işte güzelim benim masam ve ben masama gereksiz kimseyi almam
-Kimse yok
-Evet işte herkes gereksiz o yüzden yoklar.
-Ve sen beni masana davet ediyorsun öylemi?
-Ayynen öyle güzelim
-Hani herkes gereksizdi ?
-İstisnalar kaideyi bozmaz güzelim
Yutkundum. Bu apaçık sana yürüyorum kızım işte demek Allahım yardım et
-Bir daha söylemezsen sevinirim insanlar aramızda birşey var sanacak ilk günümden
-Niye kısmetini mi kapatırım güzelim
-Kısmetimi ben kapatiyorum ihtiyacim yok sana ben kimseyi istemiyorum zaten ama
-Tamam bir daha güzelim demem güzelim.
Yeter ama ha iyice kelebek meselesine döndü.
-Allahım görüyorsun başımdaki delileri şu kuluna bir yardım etsen
Güldü gamzesini belli etmektende çekinmedi bazı erkekler konuşmaz gülmez ya hani öyle değildi. Saklamıyordu hiçbirşeyini
Kalbin çok temiz Gece herkesi sevebilecek kadar temizken sen onu nefretinle doldurduğunu sanıyorsun karanlıklar lordunun küçük beyaz varisi...

Belkide haklısın iç ses bir ara söylede bunada dertlenelim beraber
Masaya oturup yemememi rica etti fakat reddedip odama çıktım gözlerim kızarmıştı. Odama girmeden Doğan beyi gördüm fakat umursamadı bile.
İnsanlar için hersey o kadar basitki ben iki kelimelerini bir ömür düşünürken

Karanlıktaki PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin