Ya beraber gideriz ya beraber kalırız 🕊️

1.6K 119 177
                                    

" Sıkışıp kaldım dört duvar arasında. Gitsem düğüm, kalsam zulüm. Araf denen bir yerdeyim. Sağa dönsem yüzün, sola dönsem hüzün. Kayboldum yüreğinin çetrefilli yollarında, Artık tamamen hükümsüzüm... - Neşe Ağaoğlu / Söz Susacağım
 

Zamanı geri alma şansı olsaydı bu anı hiç yaşamamış olmayı dilerdi Sadi. Çünkü kaybetme korkusunun en ağır ve sancılı versiyonunu yaşıyordu şu an.

Sıkıca kapattı gözlerini. Yaşadığı bu şeyin  bir kabus olmasını, gözlerini tekrar açtığında her şeyin bir toz bulutu misali dağılıp yok olmasını istedi. Ama biliyordu. Bu bir kabus değildi.

Gözleri kapalı beklerken sakinleşebilmek için derin bir nefes aldı. Sonra gözlerini aralayıp gördüklerini algılamaya çalıştı bir süre. Düşünceleri ihtimaller denizinde boğulurken karşısında  gördüğü manzara onu kırk parçaya bölmüştü.

Korku; bedenini esir almış, beyin fonksiyonlarını çalışmaz hale getirmişti. Ayakları olduğu yere çivilenmiş vaziyetteyken beyni "koş" diye komut verip duruyordu ona. "Koş sevdiğin kadın ölmek üzere."

Kendini Songül'ün yanına nasıl attığını hiç bir zaman hatırlamayacak olsa da soluğu karısının yanında aldı Sadi.

Gözü kadının üzerindeki bombanın zamanlamasına takıldı önce. "1 dakikadan" az bir süresi vardı. Sakin olmalı ama seri hareket etmeliydi.Çünkü acele etmezse Songül'ün nefesinin kesildiğini gördüğü yetmezmiş gibi bir de parça parça olduğunu izlemek zorunda kalacaktı.

Hızlı bir şekilde bombanın kablolarını buldu titreyen elleri. Dikkatli olmaya ve bombayı sarsmamaya özen gösteriyordu.Ellerini sabit tutmaya çalışırken iki ayrı renkteki kabloların da birbirine bağlı olduğunu fark etti.

Askerlik zamanlarında bombalarla çok haşır neşir olduğu için karısının üzerine yerleştirilen bombanın sahte olduğunu anlaması çok zamanını almadı Sadi'nin.

Mavi ve kırmızı renkli kablolar zamanlama pimine bağlıydı ve kabloların hiç biri bombayı tetikleyecek ateşleme düzeneğine bağlı değildi.

İçindeki öfke çığ gibi büyürken karısının  üzerindeki sahte bombayı söküp aldı hızlıca. Songül'ün hareketsiz bedeninin etrafına sarılmış ipleri çözerken güven aşılamak istercesine seslendi  karısına;

"Songül!! Geldim güzelim! Dayan."

İpleri çözüp Songül'ü kucağına aldığında kadının soluk yüzüne takıldı gözleri ama hemen başını çevirdi Sadi.Çünkü karısının yüzünü hiç bu kadar cansız ve soluk görmemişti.

Songül'ün her zaman bıcır bıcır konuşan, hareketli hallerine şahit olduğu için onun şu an ki suskunluğu ve hareketsizliği kalbine binlerce ok saplanmasına neden oluyor, ruhunu paramparça ediyordu.

Zor da olsa dayanmalı ve Songül'ü bu cehennemden çıkarmalıydı. Hemen kendini toparlayıp düz zemine yatırdı karısının narin bedenini.

Nabzını kontrol etmesi gerekse de,korktu Sadi karısına dokunmaya. Seslendi önce. "Songül"

Duymaya can attığı o ses yankılanmadı ama bu defa kulaklarında. Cevapsız kalmak hiç bu kadar zor gelmemişti Sadi'ye . "Hani adını her söylediğimde duyacaktın beni"dedi hıçkırılar içinde.

Bir küçük sadgül meselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin