selammmneye bolum yazsam bilemedim yeni bi fic yazarken aradan byna da bolum patlattim
umarim begenirsiniz
iyi okumalarr⛓️⛓️
~~~~
Karanlık çökerken kampa sessizlik hakim olmaya başladı. Yemeklerini yiyen ve kamp ateşinde kendi hallerinde eğlenen melezler yavaş yavaş kulübelerine çekilmeye başladı.
En güçlü melezlerden biri ise pusudaydı. Geçenlerde canını sıkan olayın kökünü kurutmaya karar vermişti.
Beklediği kişi sonunda diğerlerinden ayrılınca sırıttı. Olacaklardan habersiz çocuk onun olduğu tarafa doğru yürüyordu. Sonunda amacına ulaşacağını bilerek ileri atıldı. Çocuğu ağaçların arasında kalan karanlık bir köşeye çekerken gülümsedi.
"Merhaba Wooyoung, umarım beni unutmamışsındır!" Wooyoung yaşadığı olayın şokuyla öylece bakarken konuşmaya devam etti. "Geçen gün elimden fazla kolay kurtulduğuna karar verdim. Bence çok daha fazlasını hak ediyorsun." çocuk elinden kurtulmaya çalışınca gülümsemesi genişledi.
"Bırak, ne yaptığını sanıyorsun?!" Minho üzülür gibi yaparken oldukça inandırıcı görünüyordu. "Bak ya, ben sana neler diyorum, sen bana nasıl davranıyorsun? Belki de uzatmadan konuya girmeliyim..." bakışları biraz ilerideki su birikintisine kaydı. Gözleri suyun üzerinde biraz gezinirken Wooyoung hala kurtulmaya çalışıyordu. Sonunda kendisine doğru gelmekte olan su kütlesini görünce yutkundu.
"Kafayı mı yedin sen?!" Wooyoung'un yüzü suyun içine hapsolmadan hemen önce dedikleri bu oldu. Daha sonrasında Minho onu bıraktı. Hemen yüzündeki sudan kurtulmaya çalıştı. Nefes alamadıkça panikleyip daha saçma hareketler yapıyordu ama asla sudan kurtulamıyordu. Minho ise bayılmak üzere olduğu anı hesaplamakla meşguldü. Sonuçta çocuk ona uyanık lazımdı.
Dizlerinin üstüne düştüğünde zamanın geldiğine ikna oldu ve suyu serbest bıraktı. Ellerini yere yaslayarak nefes almaya çalışan çocuğun saçlarına asılarak yüz hizasına geldi.
"Bana iyi bak, bir daha Felix'i rahatsız etmeye kalkarsan göreceğin son yüz benimki olur! Kimsenin ruhu duymadan boğarım seni!" hemen ardından saçlarını bırakıp oradan uzaklaşmaya başladı. Felix'in güçlü olma çabasına şahit olduktan sonra bu çocuktan gördüğü zorbalığa dayanamamıştı. Üstelik gözü Felix'in üstünde olan tek kişi de o değildi. Birçok melezin ona karşı bir şeyler hissettiğini anlayabiliyordu. Afrodit çocuğu olmak bunu getiriyordu. Etrafa karşı konulması güç bir enerji yayıyordu Felix.
"Seungmin güçlerinizi kontrol etmenize yardımcı olurken bir melezi boğmanı istememiştir bence." Jisung, bir ağacın tepesinden ona seslenince irkildi Minho.
"Ne zamandır oradasın?" Jisung çevik bir hareketle yere atlarken güldü. "O çocuğu bir avuç suda boğuşunu görecek kadar uzun bir süredir." Minho da sırıttı.
"Seungmin Felix'e yaptığını bilse asla hoşlanmasa da benim tarafımda olurdu eminim!" Jisung'a yaklaşırken aralarındaki çekime odaklanmıştı.
Bu çocuğu uzun zamandır göz hapsinden çıkaramıyordu. Aklını çelen nadir şeylerden biri olmuştu ve bu durumdan zevk alıyordu.
Biraz ilerideki Hyunjin'se anlık gördüğü manzarayla duraksadı. Minho'dan çok daha önce bu çekim dikkatini çektiğinden o şaşırmadı. Yavaşça arkasını döndü. Son gördüğü neredeyse Jisung'un dibine girdiğini fark edemeyen Minho olurken sırıttı.
Kendine yalnız kalacak başka bir yer aramaya başladı. Gözü diğerlerine uzak duran Hades kulübesine takıldı. Chan, orada tek başına kalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
olympus, hyunchan
FanficTanrıların melez çocukları, dünya üzerindeki bir kampta sıradanlıktan uzak ve yalnız bir yaşam sürmektedir. yan shipler: Minsung, Changlix, Seungin.