corona²⁴

161 18 15
                                    

Selamm ben geldim, dün gece yazıcaktım ama kuzenlerimle dışarı çıktığımız için atamadım üzgünümm
00000000000000000000000000000000000000

(Felix)

Gözlerimi hastane odasında açmıştım, benim uyanmamla Seungmin ayaklanmıştı yanıma gelip bana sıkıca sarılmıştı, boynumda ıslaklık hissedin'ce ağladığını anladım, onu hafif geri itip yüzünü ellirimin arasına aldım.

"Neden ağlıyorsun köpüşüm" dedim ve anlından öptüm.

"Beni korkuttun Felix, ölüceksin diye o kadar korktum ki" dedi bana geri sarıldı, o an aklıma Hyunjin geldi.

"Seungmin Hyunjin nerde?"

"..."

"Seungmin bir şey desene, bir şeymi oldu ona noldu!"

"Chan'lar sizi kurtarmaya gelince Hyunjin'in onlar gelmeden bir kaç dakika önce nefes almadiğını ögrendik" dedi, ağlamaya başlamıştım, bir kaç dakika Seungmin'le öylece ağlamıştık, ardından ise Seungmin beni elimden tutup yemek yemem için restorant kısmıne getirdi, yürümekte zorlansamda elimden geldiğince yürümeye çalışıyordum, zor da olsa yemek yiyordum, yemek yedik'ten sonra kaldığım odaya çıktık.

"Seungmin Hyunjin'in öldüğüne eminmisiniz" dedim bir umut içerisinde.

"Evet sen uyanmadan bir kaç dakika önce kalbi durdu"

"Gidip bakabilirmiyiz"

"Tamam ama sana tekerlek'li sandalye getirmeliyim" dedi ve odadan çıktı, bir kaç dakika sonra odaya tekerlekli sandalyey'le girmişti, tekerlekli sandalye'ye binince gitmeye başladık, bir odaya gelince Seungmin derin bir nefes alıp kapıyı tıkladı içeriden gel komutu alınca girdik, gördüklerimle gözlerim dolmuştu, yatakta yatan her yeri mos mor olmuş Hyunjin onun yanında Bangchan hyung onun yanındada Jeongin'e sarılmış ağlayan Changbin hyung ve onların yanında da Minho hyung vardı, ayağa kalkmaya çalıştım ama bedenim buna izin vermiyordu, Seungmin ne yapmaya çalıştıgımı anlayıp beni Hyunjin'in yanına götürdü, yanına gelince ilk yaralarına baktım ardından ise yüzüne baktım, onu o halde görünce tekrardan ağlamaya başladım, ardından ise ona safılıp kafamı göğüsüne gömdüm, onun kokusunu içime çektim, bir kaç dakika öyle durduktan sonra kıkırtılar duydum, ardından ise kafamın üstünde bir el hissetim, kafamı kaldırıp baktığımda bu kişinin Hyunjin olduğunu gördüm, bu sefer mutululuktan ağlıyordum, boynuna sarılıp kafamı boynuna ğömdüm, ben ağlarken o benim belimi okşuyordu, bir anda çekilip koluna hafif ama acıtacak şekilde vurdum.

"Hani ölmüştün" dedim.

"Ölmemi'mi istiyorsun yoksa"

"Hayır sadece bana öldüğünü söylemişler"

"Evet ben istedim, tepkini merak etmek adına"

"Ne kadar ağladım biliyirmusun, gözümde yaş kalmadı, köpek"

"Tamam tamam üzgünüm gel sarıl" dedi ve kollarını açtı, ona yaklaşabildiğim kadar yaklaştım ve ona sarıldım, beni geri itince ona öylece baktım, oda bir sandalyeye bir de bana bakıyordu.

"Sen neden sandalye kullanıyorsum" dedi.

"Bacaklarım beni taşımakta zorlanıyor"

"Neden ki" dedi, bir şey diyememiştim, benim konuşmayacağımı anlayınca Chan söze atladı.

"Minjun, ona..." Hyunjin Chan ın ne demek istediğini anlamıştı.

"Oruspu çocuğu onun ölümü benim elimden olucak" dedi.

"Jisung nerde" dedim konuyu değiştirmek için.

"Onu getirmedim onun burada olmaması daha iyi" dedi Minho hyung.

turn on the lihgtsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin