Aysima'dan...
Son gerçekleşen olayların üzerinden 1 hafta geçmişti. İlk birkaç gün, haber sosyal medyada bomba etkisi yaratmış, gelen bildirim seslerine dayanamayıp telefonu kapatmama sebep olmuştu en son.
Bu beklediğim bir şeydi aslında. Çünkü birimiz, kendi döneminin en hit gruplarından birinin eski üyesi, diğerimiz, ülkeyi yurt dışında temsil eden top modeldi. İnsanları yaptığımız işlerden çok özel hayatımız ilgilendiriyordu. Bu, magazin camiasında hep böyleydi ve hep de böyle olmaya devam edecekti.
Son günlerde kendimi daha iyi hissediyordum artık. Sırtımda biriken yılların yükünden kurtulmuştum sanki. Son telefon konuşmamızdan sonra Bora'nın numarasını engellemiştim. Bunu neden yaptığım konusunda en ufak bir fikrim yoktu aslında. Belki de fazla ergenceydi ama artık onunla hiçbir şekilde muhatap olmak istemiyordum. Geçmişte olan, geçmişte kalmıştı benim için ve röportaj ile her şeye son noktayı koymuştum kendimce. Anne ve babamla vakit geçirdikçe, Londra'ya geri dönme isteğim git gide azalıyordu. Yıllardır kendi derdime düşerek onlara ne kadar haksızlık yaptığımı geç fark etmiştim. Babamın, ben giderken sim siyah olan saçlarına yokluğumda aklar düşmüştü. Dünyaca ünlü bir model olmak, benim çocukluk hayalimdi. Kendimi bildim bileli annemin topuklularını giyer, köşkün geniş koridorlarında salına salına yürürdüm. Bir zamanlar, birileri yüzünden rafa kaldırdığım hayalimin peşinden gitmiş ve zirveyi görmüştüm. Podyumlar, artık eskisi kadar ışıltılı gelmiyordu gözüme. Kendi markamı kurarak, sektöre bir model değil de modacı olarak devam etme fikirleri dolanıyordu aklımda sürekli. Zira, eğitimi mi de modacılık üzerine tamamlamıştım işin aslında. Lakin, imzaladığım kontratlar vardı ve bunlar elimi kolumu bağlıyordu şimdilik. Victor, 2 gün önce ajanstan gelen bir telefonla apar topar Londra'ya dönmek zorunda kalmıştı. Onun, etrafımdaki varlığına o kadar alışmıştım ki, gidişi beni hazırlıksız yakalamıştı.
Onu, havaalanında yolcu ederken bana sarılmış, "Bu defa senden ayrılırken artık aklım sende kalmayacak." demişti.
Victor'un gidişene benden sonra en çok üzülen kişiler annem ve babamdı muhtemelen. Babam, onunla futbol konusunda yaptığı sohbetleri, annem ise Victor ile çıktığı alışverişleri çok özleyecekti büyük ihtimalle. Beni en çok üzen onun bu seneki doğum günüme katılamayacak oluşuydu. Son 6 sene, doğum günlerimi hep kendisi ile kutlamıştık. Her doğum günümde, elinde üzerinde mumların olduğu meyveli bir pasta ile saat gece yarısı olur olmaz kapımda belirmişti. Victor, benim için bir arkadaştan çok daha ötesiydi. Hiç sahip olmadığım ağabey şefkatini kendisinde tatmıştım ben. Onu özleyecektim, onu gerçekten çok özleyecektim.
"Saçlarınız o kadar işlem görmesine rağmen o kadar sağlıklı ki, çok kıskandım sizi."
Saçlarımla ilgilenen ustanın söyledikleri ile aynadan kendisine bakıp hafifçe gülümsedim. Yıllardır vazgeçemediğim kızıl sevdamdan vazgeçme kararı almıştım. 18 yaşımdan bu yana kızıl dışında hiçbir renge boyatmadığım saçlarımı kendi doğal rengine döndürmeye karar vermiştim sonunda. Bunda, iki gün sonra gerçekleşecek olan doğum günü partimin de rolü büyüktü. Elliyi yarılıyordum. Bu nedenle diğer doğum günlerime nazaran daha önemliydi benim için. Annem, daha şimdiden tüm sosyeteyi toplayacağı büyük bir organizasyonun hazırlıklarına başlamıştı bile. Her ne kadar, ben aile içinde bir meclis olmasından yana olsam da annemi kırmak istemiştim. 6 yılın telafisiydi bu parti ona göre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Can Parçaları
ChickLit"Aysima olmuyor, anlamıyor musun? Bir heves uğruna evlendik ama yürütemiyoruz işte." "Bir heves uğruna mı? Yaşadıklarımız bir heves miydi senin için?" "Evet! Bir hevesti, çocuktuk anlayamadık sadece." Sevdiği adamın tüm yaşadıklarını geçici bir heve...