25. Bölüm

1.4K 61 22
                                    

25. Bölüm
" Öldürdüm çiçeğimi, yaşatamadım..."

Arabada oturmuş, stresten ölücektim. Acaba kaza geçiren kişi Burcu muydu? Eğer Burcuysa umarım bir şey olmamıştır. Sonunda araba hasteneye yetişti. Gökhan ile birlikte arabadan hemen indik. Ve resepsiyona doğru koştuk.

" Merhaba, saat 18:00 civarlarında olan kazanın ameliyatı nerede?" Diye sordum.

" Ha tamam anladım, siz şu ağır yaralı esmer kadından bahsediyorsunuz. O 2. Katta. Acilde" dedi kadın. Ne? Ağır yaralı mı?

Hemen koşarak 2. Kata geldik. Ve beklemeye başladık. Soğukkanlı olmaya çalışıyordum ama olamıyordum. Ya ameliyathanede ki, Burcuysa? Ya ona bir şey olursa? O zaman ben ne yapardım? Yıllar sonra bulduğum arkadaşımı kaybetmeye dayanamazdım. Onunla daha yeni arkadaş olmamıza rağmen, ben ona çok bağlanmıştım. Hemde çok...

Onsuz ben bir hiçtim. Edayla arkadaş olduğumuz dönemlerki, hiss edemediğim o arkadaşlık duygusunu, ben Burcu da hiss etmiştin.

Sonunda doktor ameliyathaneden çıktı. Hemen doktorun yanına gidip dedim: " Doktor bey, o nasıl? İyi mi?"

Doktor başını eğip ensesini kaşıyarak dedi: " Onu kurtarmak için çok uğraştık ama maalesef... Maalesef hastayı kaybettik..."

Dediği şeyle yerle bir olmuştum. Gözümden yaşlar durmadan akıyordu duvarın dibini çöküp hıçkıra hıçkıra ağladım. Artık nefes almakta zorluk çekiyordum. Gökhan ise kenara çekilmiş gözleri dolu bir şekilde oturuyordu.

" Hayır... Hayır! Bu olamaz! Burcu ölümez!" Dedim bağırarak. Durmadan ağlıyordum. Hayatta ki tek arkadaşımı kaybetmiştim. Aksayan adımlarımla doktorun yanına gittim.

" Doktor bey, onu göre bilir miyiz?" Dedim. Doktor onaylayarak başını salladı.

Hemen odaya girip yüzü kapanmış cesede bakmaya başladım. Yavaş adımlarla cesede yaklaşıp örtüyü tuttum. Bunu yapmaya hazır mıydım? Bilmiyorum... Artık dayanamayarak örtüyü çektim. Ve gördüğüm şeyle şok oldum. Hayır! Hayır, bu olamazdı!

Bu Burcu değildi!.. Bu... Bu Ecrindi. Şu anda Ecrinin cesedine bakıyordum. Olanları daha algılayamıyordum. Ama bu nasıl olur? Ecrinin soluk yüzünün kenarlarında yaralar vardı kaza yüzünden. Hemen Gökhan'ı çağırdım.

" Gökhan... Gökhan buraya bak! Çabuk!" Dedim titreyen sesimle. Gökhan hemen geldi. Oda benim gibi şok olmuş cesede bakıyordu.

" Hayır! Hayır! Bu olamaz. Hayır, Ecrin. Lütfen ölmüş olma. Nasıl olur? Hayır olamaz! Ecrin lütfen" dedi Bağırarak. Gökhan deliye dönmüş bir şekilde ağlıyordu.

Şu anda yer değiştirmiştik resmen. Ecrine şok olmuş gözlerle bakıyordum. Olanları daha yeni algılamaya başlıyordum. Burcu ölmemişti. Ama... Ama Ecrin ölmüştü... Gözlerim dolu bir şekilde Ecrine bakmaya başladım.

Ecrin yaklaşıp cesedine sarıldım. Hiç bir zaman bırakmayacak şekilde sarıldım. Sonra iç çekerek kulağına fısıldadım: " Öldürdüm çiçeğimi, yaşatamadım..."

Gökhan resmen kahrolmuştu. Gökhan aileden hiç kimseyle yakın değildi anne babasıyla bile. Sadece Ecrinle yakındı. Tıpkı Ecrin gibi. Bu yüzden bir birlerine bu kadar bağlıydılar. Şimdi Gökhan Ecrinsiz kalmıştı. Yalnız... Bir başına...

Gökhan duvara başını yaslayarak iç çeke çeke ağlıyordu. Yanına gidip onun gibi oturdum sonrada başını alıp göğsüme yasladım.

" Ağla kardeşim ağla. Ağla ki içinde kahrolma. Dök içindekileri." Dedim onun gibi ağlayarak.

Bu bölümde azıcık duygusallık yapayım dedim. + Olarakta birazcık şerefsizlik yaparak Ecrini öldürdüm.

Ecrinin gitmesine üzüldünüz mü? Doğruyu söyleyin ha ( Bu soruya cevap veremezsiniz götünüzü keserim!)

Oy ve yorum atmayı unutmayın!

152 GÜN || YARI TEXTİNG ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin