"Haftalarca yağmur yağsa yinede temizlenir mi şu dünya?"
Bu gün benim doğum günüm!18 yaşıma giriyorum. Ayrıcada yaz tatilinin bitmesine sadece bir gün kaldı. Yani yarın okul var!Çok heyecanlıyım.12. sınıf olacağım.
Hızlıca beyaz mini elbisemi giydim altıma ise beyaz topuklu ayakkabılarımı.Çok güzel bir makyaj yapmıştım kendime. Saçlarımıda örmüştüm iki yandan.
Telefonumu ve çantamı alıp çıktım odadan babam sadece doğum günlerimde bana iyi davranırdı nedense (?)Bunu hiç sorgulamadım ama beni sevsinde başka hiç bir şey önemli değil...
"Ben geldim!"dedim babamın yanına doğru yürürken. Doğum günümü kutlayacağımız mekana gidecektik.
"Ne güzel olmuşsunuz Güneş hanım."dedi Gül abla bana gülümseyerek.
"Teşekkür ederim Gül abla."diye karşılık verdim bende.
"Hadi gidelim geç kalacağız yoksa."dedi babam kapıdan çıkarken. Gül ablaya el sallayıp babamın peşinden yürüdüm.Fakat kapıdan çıkınca şok oldum. Toprak çok lüks bir arabayla kapıda beni bekliyordu.
"Güneş ben Dilek hanım ile beraber gideceğim. Toprak' ın da sana bir hediyesi var sizde birlikte gidin."dedi babam çok mutluydum çok...
"Tamam baba!"dedim neşeyle. Sonrada gidip arabaya bindim.
"Ah gözlerim çok acıyor!"dedi birden Toprak. Gözlerini ovalıyordu.
"Bir şey mi kaçtı içine gel bakayım."dedim ona yaklaşarak sonra oda birden bana yaklaştı.
"Bu ne güzellik Güneş hanım?Parıltınızdan az daha gözlerimi kaybediyordum beni benden aldınız resmen..."dedi gülerek.
"Bende bir şey oldu sandım tamam bir dahakine bu kadar güzel olmam."dedim omzuna yavaşça vurarak.
"Ama sen hep güzelsin işte sıkıntı orada!"dedi iğneleyerek. Beni çok mutlu ediyordu böyle yaparak. Sadece güldüm. Cevap vermedim çünkü bana hep güzel olduğumu söylüyordu.
Yaklaşık yirmi dakika sonra çiftlik gibi bir yerin önünde durdu Toprak.
"Burası neresi?"dedim merakla.
"Sana hediyeni vereceğim yer!"dedi kapımı açarken. İnince anladım ki burası çiftlik tarzı bir yerdi.
"Hadi gel sana hediyeni vereyim dedi ahırlara doğru yürürken. Sonra ahırın küçük kalan kısmından simsiyah bir at çıkardı. O kadar güzel ve güçlü duruyordu ki bu at olduğum yerde kaldım.
"Baban sana bir at aldı Güneş. Aslında sana at almasını ben istedim çünkü sen ancak bir at ile özgürlüğe dörtnala gidebilirsin..."dediğinde gözümden bir yaş aktı. Sonra bir sürü yaş daha...
"B-ben teşekkür ederim Toprak."dedim ona doğru koşarak.Sarıldım ona ne kadar da iyi kalpli birisiydi öyle...
"Hadi atınla tanış."dedi Toprak bende ayrılırken. Dediğini yaptım atımın yanına yaklaştım çok uzun saçları vardı her yeri simsiyahtı ve sanki bana baktığında gözlerinde bir ışık parlıyordu...Sanırım ona isim bile bulmuştum!
"RAVEN"
"Anlamadım?"dedi Toprak.
"İsmi RAVEN olsun anlamı ise sonsuza dek parlayan demek." dediğimde ellerini omuzlarıma koydu ve konuştu.
"Bu isim ona çok yakışacak çünkü sahibide sonsuza dek parlayacak..."dedi etkileyici ve sessiz bir sesle.
Biraz daha Raven'ı sevdikten sonra mekana gelmiştik herkes bana bir sürü hediye vermişti. Pastamı kesmiştim ,yemeğimizi yemiştik ve şimdi herkes dans ediyordu. Bense babamla oturuyordum ki Toprak gelene kadar.
"Bu dansa eşlik eder misiniz hanım efendi?"dedi elini bana uzatarak. Önce babama baktım onaylarcasına salladı başını.Toprak'ın elini tuttum ve kalkıp dans etmeye başladım. Toprak ile bir sürü güzel anımız oldu. Gerçekten onunla çok eğleniyordum...Tam diğer bir müzik başlayacakken içeride bir silah sesi yankılandı!İçeriye bir sürü silahlı adamlar doluşmaya başladı. Herkes çığlıklar atıyordu.
"Burya Güneş Aydın isimli kızı almaya geldik."dedi kalın bir ses. O an fünye benim için durmuştu sanki çok korkuyordum!
"Eğer bir aksilik çıksın istemiyorsanız kızı hemen şimdi getirin yanıma!"dedi yine o tok sesli adam. Neden beni istiyorlardı ki şimdi?Olduğum yerde zangır zangır titriyordum. Derken arkadan tanımadığım bir kadın beni öne doğru itti.
"Burada işte alın gidin bize bir şey-"demeye kalmadan Toprak kadını öyle bir ittirdi ki arkadaki stand ile kız birleşti resmen.
"Demek sensin Güneş ha?"
"Ne istiyorsunuz benden?!"dedim titrerken.
"Seni istiyoruz güzellik merak etme sana zarar vermeyeceğiz.!"tam o anda Toprak önüme geçti.
"Asla alamazsınız onu basın gidin şimdi buradan!"dedi Toprak. Arşından babam konuştu.
"Siz kimden kimin kızını alıyor sunuz söyleyin bakalım?!"dediği anda bir silah sesi daha duyuldu ve birden herkes sessizleşti. Daha sonra Toprak gözlerimin önünde yere yığılı verdi!
"Hayır!Hayır!"diye bağırdım Toprak kanlar içinde kalmıştı birden bire.
"Toprak,Toprak!"Dilek hanım bayılmıştı babam onunla ilgileniyordu. Ve ben hiç bir ses duyamıyordum.Hissizleşmiştim artık.Benim yüzümden vurulmuştu o.Benim yüzümden...
"Toprak konuş benimle lütfen bak bana!"dediğimde bana baktı ve zorlukla konuştu.
"Güneş Aydın.B-ben senin i-için ö-ölürmüşüm bile bak..."dedi ve gözleri kapandı.
"Hayır hayır ölme benim için ben çok üzülürüm Toprak yapma bunu bana lütfen!"derken iki tane adam beni kollarımdan tutup çekmeye başladılar.
"Bırakın beni!"Fakat bırakmadılar,konuşmadılar...
Bir arabanın içerisindeydim. Bir sürü adam yanımda oturuyordu.
"Nereye götürüyorsunuz beni."
"Az kaldı zaten gelince görürsün."dedi karşımda oturan adam. Çok korkuyordum. Hiç olmadığım kadar hemde. Az sonra arabanın camından atımın olduğu çiftliği gördüm.At sürmeyi biliyordum. Hatta önceden yarışlara bile katılmışlığım var. Ve sanırım ki bir planımda var çünkü çiftliğin yanındaki binada durduk. Bina eski bir binaydı koruması falan yoktu çıkışı gayet rahattı. İnmiştik arabadan hatta beni kalacağım odaya getirmişlerdi. Şanslıydım ki zemin katta kalacaktım.
"Şey benim biraz uykum geldi de ben yatabilir miyim?"derken içeri altmışlık yaşlarda bir adam girdi.
"Tabii ki tatlı kız.İstediğin kadar uyuyabilirsin."dedi yaşlı adam. Sakinliğimi korumaya çalışıyordum.
"Siz kimsiniz?"dedim merak ve endişeyle.
"Amcan Faruk ben."Amcam mı?Benim bir amcam mı vardı?Umrumda olmadığı için konuyu hemen kapatmak istiyordum.
"Tamam o zaman amca ben uyuyacağım izninizle birde üstüme kıyafet verebilir misiniz varsa elbise çok rahatsız etti de."kıyafetimi değişmeyecektim sadece inandırıcı olsun diye deyiverdim.
"Şu dolapta her şey var tatlı kız. İyi geceler."deyip odadadan çıktı. İlte şimdi planım işliyordu yaklaşık bir saat odada bekledim herkes uyusun veya uzaklaşsın diye. Sonra da kapının deliğinden salona baktım kimse yoktu ve ışıklar kapalıydı. İşte şimdi kaçabilirdim. Hızlıca pencereyi açtım yerle aramda çok mesafe yoktu aşağı atladım. Ve evet üstümün çamur olması dışında da bir sıkıntı yoktu. Kimse görmeden RAVEN'ın ahırına ulaşmıştım. Şansıma gerekli malzemelerin hepsi yan tarafta duruyordu.
"Ben geldim Raven hadi koşalım biraz ne dersin?"başını bana sürtmeye başladı beni seviyordu. Kenarda duran eyer yastığını ve eyeri taktım önce sonrada yuları. Şimdilik bu kadar yeterdi. Üstüne bindim hemen binmeyelim baya olmuştu ama hiç unutmamıştım hala çok iyiydim sanırım. Ve sonra çiftlikten çıkıp koştuk. Geldiğim yoldan birlikte geriye koştuk. RAVEN bu gün benim kahramanım olmuştu işte...O bir kurtarıcıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAVEN
RomanceErken yaşta annesini kaybeden Güneş şimdi zengin babasının yanında kocaman bir evde yaşıyor.Fakat hiç mutlu değil çünkü babasının onu sevmediğini düşünüyor.Babası Güneşi dövüyor ve ona kötü davranıyor.Ama Güneş kurtuluşu bulmaktan hiç vazgeçmiyor...