"Selam yakışıklı."
Minho dudaklarından çıkan sözlerle arkadaşının dikkatini çekerken Changbin'in bakışları onu bulmuş, yanındaki çocukları gönderip elini uzatmış ve Minho'nun ters taktığı şapkayı düzeltmişti.
"Selam serseri, yine nereden? Bahis mi topladın?"
Şapkayı ters takmayı seven Minho göz devirip elini kaldırıp Changbin'in düzelttiği şapkayı tutmuş ve çevirip arkasını önüne getirmişti. Spor salonuna küçük bir bakış attı. "Ekmeğimizdeyiz yine," diye söylenip gergin bir nefes verdi.
"Gerçi şu an bi' siki beceren olmadığı için bahisler teknik olarak götümde patlıyor ama olsun."
Bu lafıyla Changbin gülmüş "Aptalsın," demişti. "Üniversite kaydını dondurmasaydın şu anda bir şirkette çalışabilirdin ama sen adam dövüştürüp bahis topluyorsun."
"Sarıyor." Ekledi. "Sen de sıkıyorsun, sıkma Changbin, sıkma, bunaltma beni."
Spor salonunda bulunan, Changbin'in odasına geçip direkt kendini deri koltuğa atarak uzanmış, Changbin de masasına geçerken Minho ellerini başının altında birleştirmişti. "Evden atıldım bu arada."
"Ya ben senin götünü sikeyim!"
Başını geriye atarak kahkaha attı, kahkaha atan Minho'nun aksine Changbin göz devirmiş, ellerini saçlarından geçirmişti. Hemen hemen gerçekten her şeyle eğlenebilen bir karakteri vardı Minho'nun, evden atılması da buna dahildi.
"Bahisler götümde patladı, kirayı veremedim. Orospu çocuğu da beni evden attı, bu yüzden birkaç gün burada pineklerim."
"Bana gel," diyen adamla kafa salladı ve yüz üstü dönerek uyuma pozisyonunu aldı. "Hayır, seninle aynı evde kalamam, götünü sikerim sonra Jeongin de beni siker. Gerek yok."
Alaya vursa da işin altında gerçek bir neden yatıyordu, zaten ara sıra Changbin'in yanında kalıyordu ve bu sefer uzun süre kalacak gibiydi, sevgilisiyle yaşayan Changbin'e özel alan tanıma gereği duyuyordu haklı olarak.
"Ya gel oğlum, ne olacak?"
"Of siktir git," dedi gözlerini kapatıp. "Uyuyacağım, daha akşam ringe gidip alışverişe çıkacağım, adam lazım bana adam, güzel dövüşecek adam lazım, para kaynağı bulmam lazım."
"Götünü sikeyim."
"Teşekkür ederim, ben de senin."
Arkasını dönüp uyumaya başladığında Changbin sabır dileyerek ona baktı, bazen gerçekten Minho ile nasıl arkadaş olduğunu ciddi anlamda sorgulamıyor değildi. Ciddi mizacı vardı fakat öyle bir şeydi ki bunu alayla yoğurup çok usta bir şekilde konuşuyordu, bazen Minho ciddi mi yoksa alay mı ediyordu, insanın anlaması zor oluyordu.
Derin bir nefes vererek ayağa kalkmış, odanın kapısını çekerek bulunduğu yerden ayrılmış ve küçük, kendi halinde bir dövüş sanatları salonu olan yere bakmıştı.
"Omuzdan Jae," diye seslendi gördüğü çocuğa doğru. "Yumruk atarken omuzdan, bilekten değil."
"Tamamdır!"
Elini telefonuna attığı sırada odada yalnız kalan Minho sırt üstü dönerek tavana dikti bakışlarını, şapkasını yüzüne koyup görüntüsünü karanlık hale getirmiş ve kafasında bir şeyleri tartmaya başlamıştı. Bu akşam kim için bahis toplasa diye düşünüyordu, yer altında dövüş yapan bir yer vardı ve o dilini ustaca kullanmasından dolayı bahis toplayan taraftı.
Ani bir fikirle kendini odadan atıp salondan ayrılmış, arkasından bakan arkadaşını görmeyip şapkasını başına geçirmişti. Ezberinde olan sokağı buldu adımları, oraya pek kimse uğramazdı keza güvenli bir yer değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hall of fame, minchan ✓
Fanfictionsenin hikayeni sikeyim, ben kendi hikayemi yazacağım.