-1-

9 2 11
                                    

Mert ebeveynlerine yakalanmaktan korkmasına rağmen gayet planlı bir şekilde bavulunu hazırladı, soğuk, hızlı bir duş aldı hemen üstünü değiştirdi, saçını kuruttu ve ebeveynlerine ufak bir not bıraktı.

"Üç ay burada olamayacağım. Lütfen beni aramayın."

Ebeveynlerinin bu notu okuduklarında ona çok sinirleneceklerini hatta üç ay sonra planladığı gibi tatilden döndüğünde bile ona hala kızgın olacaklarını ve ona öğütler ve hakaretler savuracaklarını, ona cezalar vereceklerini bilmesine rağmen yeni 18 olmanın ve arkadaşlarıyla tatile gitme fikrinin oluşturduğu heyecan daha ağır bastığı için kendini olduğundan daha cesur ve gözükara hissediyordu.

Evden çıkmadan yolda yanına alacağı sırt çantasının içine bir şişe su koydu, son kez aynaya baktı, altında krem rengi şort üstünde ise kahverengi sweat vardı çok sevdiği krem rengi ayakkabılarını giydi ve işaret parmağına ince, siyah bir yüzük taktı, evden çıkarken ardına bakmadı, kapıyı sertçe kapattı, kapının önünde birkaç saniye durdu, iç geçirir gibi burnundan nefes alıp ağzından verdi, az önce çıktığı dairenin kapısını kitledi, anahtarı üzerinde hoşgeldiniz yazan paspasının altına koydu, saate baktı saat 14:34 olmuştu bile.

Karşı komşusu Esma'nın kapısını tıklattı, -Esma Mert'in ortaokuldan arkadaşıydı, şans eseri uzun süre sonra ilk defa annesinin karşı dairelerine bir kızın taşındığını ve ona iyi dilekleriyle birlikte yeni yapılmış havuçlu kekten götürmesi gerektiğini söylediğinde haberi olmuştu ondan- kapıyı Esma'nın erkek arkadaşı Selim açtı. Mert'in bu "Selim denen eleman"ın kaba bir birey olduğunu anlaması uzun sürmedi. Selim Mert'in kim olduğunu ve neden sevgilisi ile az önce yaşamakta bulundukları "özel anı" bozduğunu anlamak adına Mert'i saldırgan bir soru yağmuruna tuttu.

Esma koşar adımlarla gelip acemi bir şekilde Mert'i bu soru yağmurundan kurtardı, bu sayede Mert asıl amacı olan kedisi Tarçın'ı Esma'ya emanet etme görevini tamamlamış oldu. Üç ay sonra görüşmek dilekleriyle kedisini öptü, Esma'ya iyi günler diledi ve apartmanın siyah renkli demir kapısından dışarı çıktı.

Dışarı çıkınca birkaç saniye güneş gözünü kamaştırdı ama hemen dışarıya alıştı. İlk gördüğü şey "yakın arkadaşı Elif"in kırmızı Mini Cooper'ı ve içinde oturan Elif, Elifin sevgilisi Efe ve tanımadığı kendisiyle yaşıt olduğunu düşündüğü erkek oldu.
Mini Cooper'a doğru bir iki saniye el sallayarak yürüdü ve arabayı süren Elif'in yanındaki koltuğa oturdu.

Mutlu ve enerji dolu bir ses tonu ile herkesi selamladı, onları çok bekletip bekletmediğini sordu ve bekletmediği cevabını alınca el sıkışmak için elini uzattı. "Merhaba, ben Mert." Dedi aynı enerji ile. Elini ilk önce Efe'ye göre daha uzun ve yapılı olan, "merhaba, ben de Ege." Diyerek sıktı. Ege yaklaşık 1.90 boyunda beyaz tenli ve kıvırcık saçlıydı.
Efe'ye çok benzediğini hatta Ege'nin Efe'nin kardeşi olduğunu düşündü. Mert düşüncelerini Elif böldü ve Ege ile Efe'nin kuzen olduklarını, benzer tarihlerde doğucakları öğrenilince isimleri de benzer olsun diye Efe ve Ege konulduğunu anlattı.

Mert Ege'den hoşlanmıştı,
üç aylık tatil için harika bir ("eğlenceli erkek arkadaş"/ "yaz aşkı") olabileceğini bile düşündü.
Elif arabayı çalıştırdı, hemen ardından Mert radyoyu açtı ve arabaya kısa bir sessizlik hakim oldu. Bu sessizliği ilk bozan Efe oldu, acıktığını söyledi ve geriye kalan herkesinde acıkıp acıkmadığını sordu.
Ortak bir kararla Yalova yoluna girmeden önce beraber öğle yemeği yemeye karar verdiler.
Hem Elif ve Efe bu kararın Ege ile Mert'in daha iyi tanışmalarına yardımcı olacağını düşünüyorlardı.
Çünkü Elif ve Efe'nin bir planı vardı...

Üç Ay Ömrümüz VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin