0.2

155 35 11
                                    


ortaokula geçtiklerinde de işler pek farklı değildi. yine birliktelerdi ve birbirlerinin varlıkları onlara yetiyordu. yarınlar yokmuşçasına, sanki bir saat sonra riki'nin annesi eve gelmeyecekmiş gibi etrafa saçılmış cips paketleri, bitmiş içecek kutuları eşliğinde televizyondan youtube'u açmış saatlerdir just dance videolarıyla çıldırıyorlardı. terden kokmaya başlamış olmaları da hiç önemli değildi. sunoo arada arkadaşını sinir etmek için burnunu tutup "ıy kokuyosun sen resmen." diyerek riki'den kaçıyor, riki ise karşılık olarak sunoo'yu kaptığı gibi koltuğun birine yapıştırıp onu gıdıklıyordu. "asıl sensin kokan, kokarca."

yaz tatili geldiğinde ise ikiliyi kimse tutamıyordu evin içinde. riki'nin gizlice alıp arka bahçede doldurduğu su balonlarının başlattığı su savaşlarından tutun, nerf silahlarıyla hava kararmaya henüz başlarken arkadaş gruplarıyla birlikte birbirlerini vurmaya çalıştıkları vakitlere kadar.

hatta günün birinde, yine etrafta su balonlarıyla koşturuyorlardı. artık cephaneleri iyice dolmuş birazını ceplerinde birazını da kollarının yetebildiği kadarıyla taşırken arkada kalan sunoo en yakın arkadaşına elindeki balonları fırlatıyor ancak sürekli ıskalıyordu. iyi bir nişancı olmadığı kesindi. soluk soluğa kalmış olmasına rağmen riki'ye yetişemiyordu.

"ya! nishimura riki! bekle diyorum sana!"

sunoo'nun sesini duyan riki ise başını arkaya çevirip ona bir dil çıkartmakla yetinmişti. hesaplayamadığı şeyse arkasına bakarak koşmanın yol açabileceği sonuçlardı. çakıl yolda takılıp yere kapaklanmıştı. her ne kadar canının acıdığını belli etmek istemese de acıdan ağlamaya başlamıştı arkadaşı yanına gelene kadar.

sunoo'nun endişesi gözlerinden kolaylıkla okunuyordu. riki çok sık ağlamazdı, canı sahiden yanıyor olmalıydı. ceplerindeki su balonlarını çıkarıp hemen yanına çöktü. göz yaşlarının durmadan aktığını gördükçe sinirleniyordu, canının yanması hiç hoşuna gitmiyordu.

taşlardan biri diz kapağını sıyırıp kanamasına sebep olmuştu, böyle bir durumda sunoo ne yapabileceğini düşündü. parmağındaki spiderman motifli yara bandını çıkarmayı aklına getirdi ama sonradan saçma buldu. bu esnada arkadaşını da rahatlatmaya çalışıyordu.

"ağlama artık lütfen, gidip yara bandı getireceğim. hem o kadar da acımıyordur bence çok küçük bir yara bu."

riki kaşlarını çatarak en yakın arkadaşına bakmayı sürdürdü ve ardından omzuna bir yumruk attı. yüzünü ekşiten sunoo'ya cevap verdi.

"bu kadar acıyor işte."

sunoo çareyi önce toz ve çakıl karışımıyla kirlenmiş olan yarayı su ile temizlemekte buldu. balonlardan birini dişleri yardımı ile delmiş, ardından da riki'nin yarasına tutarak yarayı kirlerden arındırmaya çalışmıştı.

"annemin yardım kitini alıp geleceğim, batikon sürerken de böyle ağlamaya devam edersen kafanda da geçmeyecek bir yarayı ben açarım."

günün sonunda ikisi de spiderman motifli yara bantlarıyla birlikte sunoo'larda bademli sütlerini içerek süngerbob izliyorlardı.















bebe sunki kalbimi oyle bi yumusatiyo ki isircam ikisini birden. 😭😭

never ending story | sunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin