1- Küçük Kız Çocuğu

6 2 2
                                    

İlahi Bakış Açısı

Küçük kız yine yatağına uzanmış, battaniyesini tepesine kadar çekmiş. Cenin pozisyonunda duruyordu. Ve sadece içeriden gelen sesleri duymamak için yalvarıyordu. Bu gece yine anne ve babası kavga ediyordu. Sanırım yine babası, annesine vurmaya başlayacaktı. Aniden bir çığlık sesi duyuldu. Kız çocuğu kulaklarını elleriyle kapadı. Bir kez daha duymamak için yalvardı. Artık bu bağırış sona ermeliydi. Artık bu çile bitmeliydi. Bir çığlık daha koptu. Çığlık atan yine annesiydi... ve ne yazık ki kız çocuğunun düşüncesi doğru çıkmıştı. Kavga sonrası babası annesine vurmaya başlamıştı. 

Küçük kız kendini bildi bileli çoğu gece anne ve babası kavga ederdi. Ve sonucunda da babası annesini çok kötü döverdi. Ama kıza dokunmazdı aksine onu çok sever saçını okşardı. Tabii kız korkardı ona da vuracak diye. Çünkü geceleri ona haram etmişti. Çoğu gece çığlıklarla gözünü kapatırdı. Yaşlı yanaklarını silmekten yorulurdu.

Gözünden süzülen yaş yanağında gezindi. Sonrada yastığına damladı. Annesinin kesilmeyen çığlıkları ve babasının kemerle vurma sesiyle küçük kız kendini yorgun ve korkak bir şekilde uykunun kollarına bıraktı.

...

Elena'nın anlatımıyla

Saraya büyük bir sessizlik hakimdi. Tabii saat sabahın üçü olunca durum bu oluyordu. Filler tango yapacak, cadılar bale gösterisi hazırlayacak, ejderhalarda seyirci olacak değildi.

Kabuslarım gün geçtikçe dahada kötü bir hal alıyordu. Ve bir türlü uykuya dalamıyordum. En üst kata çıktım. Bu katta pek bişey yoktu. Odaların içi gereksiz eşyalarla doldurumuştu. Geniş camın önüne geçip, geniş mermerine oturdum. Ve kafamı açık olan camın kenarına dayadım. Tamamen karanlıkta kalmış şehri inceledim. Yer yer sokak lambaları yanıyordu. Bazı tabelalar gözüküyordu. Ama uzakta olduklarından aşırı bulanıktı.

Derin bir iç çektim. Yaşamak kadar güzel bişey ve yaşamak kadar berbat bişey daha yoktu bu hayatta.

"Yine uyku tutmadı ha? Kabusaların artıyor mu Elena?" Aniden arkamda duyduğum sesle resmen sıçradım.  Arkamı döndüğümde Prens Ellery'i gördüm. Prens yaşadığım krallığın tek varisiydi. Bu nedenle oldukça önemli bir konuma sahipti. Diğer prenslere göre daha neşeli ve sevecendi. Fazla farklıydı. Herşeye olumlu bakıyor, fazlasıyla duygusal biriydi.

Elindeki ceketi omuzlarıma koydu.
"Hava soğuk. İnce giyinmişsin." Dedi Ve yanıma oturup bacaklarını tıpkı benim yaptığım gibi aşağı sarkıttı. Yüzüme bakıp gülümsedi.

"Eee soruma cevap vermedin." Sonradan hatırlayınca kaşlarımı kaldırıp tekrardan şehre bakmaya devam ettim.

"Evet." Sorgularcasına kafasını salladı ve benim gibi şehri izlemeye başladı.

"Şifacıya gittin mi? Belki bir ilacı vardır." Bıkkınca bir nefes verdim.

"Hiçbir işe yaramıyor." Düşünceli bir şekilde nefes verdi.

"Büyü olmasın. Büyücülerden herşey beklenir. Seni koruyucu askerim yapmak istediğimi öğrenmiş olabilirler." Biraz düşündüm. Üç krallık vardı. Element, Büyücü ve Ejderha karllığı. Bizim krallığımız element krallığıydı. Haliyle elementleri kontrol ediyorduk. Çok eskilere dayanan büyücülerle olan bir düşmanlığımız vardı. Ejderha krallığı tarafsız taraftı. Küçük krallıklarda aralarında değişiyordu.

Ve Prens Ellery beni koruyucu askeri yapmak istiyordu. Koruyucu asker her zaman yanında olan ve onu koruyan kişiye denirdi. Bende bu krallığın bir askeriydim. Ama prensin koruyucu askeri olmamıştım. Bin kere teklif etsede bin bir kere reddetmiştim.

"Büyü hissedilir prensim. Ben hiçbir şey hissetmiyorum." Anladım dercesine kafasını salladı. Ve öylece şehri izlemeye devam ettik.

"Siz neden uyandınız prensim?" Diye sordum gözlerimi şehirden ayırmadan.

"Uyku tutmadı diyelim." Dedi sesi biraz düşünceli, biraz neşeli çıkmıştı.

"Peki. Öyle diyelim." Başımı yine camın kenarına yasladım. Ve derin bir nefes verdim. Biraz gözlerimi kapadım. Öylece nefes alıp verdim. Biraz rüzgar esti... saçımın savrulduğunu hissettim.

"Kokunun eşsiz güzel olduğunu söylemiş miydim Elena?" Aniden prensin iltifatıyla gözlerimi açıp ona doğru baktım. O'da benim gibi yaslanmış bana gülümseyerek bakıyordu.

"Evet. Sekiz kez." Bunu söylememle kahkaha attı.

"Demek saydın."

"Dikkat ettim diyelim." Gülümsedi.

"Peki öyle diyelim." Tebessümle karşılık verdim.

1. Bölüm bitmiştir...

Unforgettable LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin