liseye başlamadan hemen önce sunoo'nun artık canına tak etti. riki ile arkadaşlıklarının geri dönüşü olmayan bir noktaya gidiyor olması onu ölümüne korkuttu. hayatına dair bazı şeylerden çok geri kalmaya başlamıştı. riki onunla konuşmuyor, zorunda kalmadığı sürece bir araya gelmemek için elinden geleni yapıyordu. sevgilisi vardı, birlikte dedikodularını yaptıkları kişilerle takılmaya başlamıştı. hayatının hiçbir evresinde yokmuş gibi davranıyordu. soğuk cevapların üzerine bir de kestirip atmalar da başlayınca sunoo ciddi anlamda dayanamadı ve buna bir son vermenin vakti geldiğine karar verdi. canı haddinden fazla yanıyordu.akşam saat dokuz civarı riki'nin odasının kapısının önünde içinden 10'a kadar sayıyor, içeri girdiğinde söyleyeceklerini bir bir aklından geçiriyordu. tam da kapıyı çalmak üzereydi ki aynı anda kapı açıldı ve karşısında uzun zamandır doğru düzgün yan yana gelmediği arkadaşını görünce birden küçük dilini yutmuş gibi hissetti. riki'nin buz gibi sesi tüylerini diken diken etmişti.
"neden haber vermedin?"
"haber verseydim meşgulüm diyecektin."
"meşgulüm, gidebilirsin."riki odadan çıkmak için üzerine yürüdüğünde
sunoo geri çekilmedi, aksine kolundan tuttu."saat neredeyse on oldu. bu saatte evin içinde ne gibi bir meşguliyetin olabilir senin ya?"
"sunoo konuşmak istemiyorum işte."
"ama ben bir açıklamayı hak ediyorum. neden böyle davrandığını bilmek istiyorum."
"her zamanki gibiyim işte."
"sen benimle dalga mı geçiyorsun? konuşurken yüzüme bile bakmıyorsun riki."
"bir kez daha söylüyorum, konuşmak istemiyorum."
"ben de cevabımı alana kadar hiçbir yere gitmiyorum."riki'nin sabrı taşıyordu, uzun zamandır aralarını açmak için bunca şey yapmasına rağmen iki saniye gözlerinin içine baktığında yumuşamasına anlam veremiyordu. istemese de kalbini kırmak zorundaydı bugün. nasıl olsa liseye başladıklarında hayatında olmayacaktı, illaki unuturdu. kesik bir nefes aldı ve aslında kırmaktan en çok korktuğu insana döndü, biraz daha burada kalırsa sinirden ağlardı. aslında gülerken görmeyi sevdiği gözlerinin içine baktı ve son derece emin bir sesle konuştu.
"seni artık hayatımda istemediğimi anlamıyor musun? ben seni ittikçe bir sülük gibi peşimden geliyorsun. sürekli yanına çağırıyorsun ama ben yüzünü dahi görmeye katlanamıyorum. seni kırmamak için elimden geleni yaptım ve söylememek için de sadece aramıza mesafe koydum. şimdi aldın mı cevabını? o zaman kapıya kadar eşlik edeyim."
"sen ne dediğinin farkında mısın şu an?"
"farkındayım."
"ben.. "
"git artık sunoo."sunoo duyduklarını idrak etmekte güçlük çekiyordu. kırk yıl düşünse yine böyle bir şeyle karşılaşacağını hayal etmezdi bu eve adımlarını atarken. o yalnızca aralarını düzeltmek istemişti. o kadar yalnız, o kadar yarım ve hayal kırıklığına uğramış hissediyordu ki kendini şimdi gerginlikten avuç içlerine batırdığı tırnaklarını ve büyük ihtimalle biraz daha sıkarsa kanamaya başlayacaklarını bile hissedemiyordu. şaka yapıyor gibi hissetti başta, birazdan kapıdan çıkıp giderken o gelip durduracak ve sarılarak yalnızca bir şakadan ibaret olacağını söyleyeceğini düşünmek istedi. riki bunların hiçbirini yapmadı, sustu.
merdivenleri inerken sunoo'dan düşen yaşların üzerine bastığının farkındaydı ama sustu.
sunoo bu kadar güçsüz oluşuna içten içe kızarken de sustu.
ama en kötüsü, sunoo kapıyı çarpıp gitmeden önce ona dönüp "keşke seni hiç tanımasaydım." dediğinde
yine sustu.
jake'i cok ozluyorum son zamanlarda
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never ending story | sunki
Fanficsunoo duyduklarını idrak etmekte güçlük çekiyordu. kırk yıl düşünse yine böyle bir şeyle karşılaşacağını hayal etmezdi bu eve adımlarını atarken. o yalnızca aralarını düzeltmek istemişti. o kadar yalnız, o kadar yarım ve hayal kırıklığına uğramış hi...