25. Bölüm

15.3K 907 363
                                    

Hemen yanıbaşımda tüm yükünden arınmış gibi uyuyan Akgün, sabahın bu saatinde görüp görebileceğim en güzel manzaraydı şüphesiz.

Bir eli yüzünün yanında diğeri ise yastığının altında kalmış yüz üstü yatıyordu. Yüzünün sağ tarafı yastığa yaslı olduğundan dudağı hafifçe büzüşmüştü. Şu hâli ile o kadar tatlı ve masum görünüyordu ki yanaklarını ısıra ısıra sevesim geliyordu.

Bazen durup saatlerce onu izlemek istiyordum. Aralıksız, saatlerce, sürekli, bıkmadan, sıkılmadan...

Sağ elimi yavaşça yanağına götürdüm. Uyansın istemiyordum, henüz erkendi. Hafifçe sevdim başparmağım ile. Kirli sakalları batıyordu ama bu rahatsız etmekten çok huzur veren bir histi. Akgün, sakallarını uzatmıyordu. Sanırım haftada bir kısaltıyordu çünkü uzunluğu hep aynıydı. Ona çok yakışıyordu. Onu hiç uzun sakallı görmemiştim fakat her hâli ile yakışıklı olduğuna emindim.

Elimi yüzünden çektikten sonra yataktan destek alarak yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Az önce elimin olduğu yere minik bir öpücük kondurduktan sonra tam geri çekilecekken ensemdeki el ile uzaklaşamadan tekrar üzerine eğilmek zorunda kaldım.

Şaşkınlıkla Akgün'e baktığımda uykulu gözler ve muzipçe kıvrılmış dudakları ile beni izlediğini görmüştüm.

"Hmm, sabah öpücüğü mü?" Gülümseyip kafa salladım. İçimden konuşmak değil de sadece aptal aptal gülümsemek geliyordu.

"Sanırım bundan sonra hep böyle uyandırılmak isteyeceğim." Hâlâ melül melül yüzüne baktığımı fark ettiğinde gözleri dudaklarıma indi ve konuştu.

"Galiba konuşmayı düşünmüyor birileri?" Sadece kafa salladım. Birazcık nazlanmaktan zarar gelmezdi.

"Öyle olsun o zaman, ben de öperim seni."

Aramızda yok denilecek kadar az olan mesafeyi kapatıp dudaklarıma minicik bir öpücük kondurdu ve geri çekildi.

"Çok tatlı görünüyorsun, yeni uyanmış hâlin çok daha tatlı görünüyor."

"Senin yeni uyanmış hâlin de çok yakışıklı görünüyor."

"Konuşmaya başladık mı?"

"Başladık." Gülümseyip kafasını duvardaki saate çevirdi ve tekrar bana çevirdi.

"Kalksam iyi olacak, adalet sarayına gitmem gerek." Bunu söyledikten sonra kalkması için geri çekildim o da yerinde doğrulup oturur pozisyona geldi. Esmer teni ve geniş sırtı gözlerimin önündeydi. Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım.

İşe girmesi gerekiyordu.

Ayağa kalkıp dün gece kenara bıraktığı gömleği giyerken ben de onu izliyordum.

"Dün çok uyumadık, umarım orada yorulmazsın." Bana dönüp göz kırptı, düğmelerini ilikliyordu.

"Normalde de çok uyumam, alışığım yani sorun olmaz."

"Peki o zaman, sana kahvaltı hazırlamanı ister misin gitmeden."

Yatağın benden taraf olan kısmına adımladı ve çenemden tutarak yüzümü havaya kaldırdı. Uzanıp yanağıma derin ve uzun bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. Fark etmeden kapattığım gözlerimi araladım geri çekilmesiyle.

BAŞSAVCI || Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin