"Rüya gerçeğe ne kadar yakınsa uyanınca hissedilen acı da o kadar büyük olur"
Yüzünün her yanına aldığı öpücüklerle birlikte gülüyordu. Kendini bulutların üstünde gibi hissediyordu. Sinan'ın öpücükleri dudağının kenarına gelince durdu. Dudağının kenarına gülümsemesinin bittiği o köşeye diğerlerinden daha uzun ve içli bir öpücük alınca içine titrek bir nefes çekti. Sinan'ın elleri boynu ile çene bitimi arasında gidip geliyordu. Derin bakışlarını gözlerine dikti. Efe bir müddet o gözlere baktı. Ama gözlerine bakmak ona iyi gelmiyordu. O yüzden gözlerini yumdu.
O saniye Sinan gülümseyerek Efe'nin dudaklarına kendi dudaklarını dokundurdu. Çok küçük bir öpücük bıraktı. Ardından bir tane daha, sonra bir tane daha. Efe de karşılık vermeye başlayınca öpücükler öpüşmeye döndü. Çıldırtıcı bir yavaşlıkta öpüşüyorlardı. Sinan'ın elleri boynundan aşağılara inmeye başladı. Bel boşluğuna gelip tshirtünden içeri sokulunca Efe inlememek için kendini sıktı. O da ellerini Sinan'ın sarıya çalan saçlarının arasına daldırdı. Tek elini yavaşça ensesine indirdi ve bastırdı. Bu yakınlık ona yetmiyordu. Bu hareketinin üstüne Sinan Efe'nin dudağını ısırdı. Efe ahlayınca aralanan dudaklarının arasında Sinan'ın dilini hissedince inlemesini bu sefer tutamadı.
O inleyince Sinan gülümsedi ve dilini iyice ağzına doğru itti. Efe ağzına giren dile dilini sürtünce inleme sırası Sinan'a geçmişti. Efe saçlarındaki ellerini Sinan'ın tshirtunden içeri sokup sırtını sıvazlamaya başladı. Her hamlede alt tarafındaki sızlama ve yanma hissi büyüyordu. Kasıklarının şiştiğini ve aletinin kalkmaya başladığını hissediyordu. Bu his yüzden "Sinan" diye mızmızlandı. Ya sürtünsün yada çeksin istiyordu. Sinan öpüşmeyi bozup alnını alnına dayadı. Kocaman olmuş gözbebekleri ve odağını kaybetmiş gözleriyle gözlerine bakıyordu şimdi. Kokusu her yanını sarmıştı. Sinan'ın belindeki elini tutup kasıklarına doğru sürükledi. Hızlanmış nefesleri eşliğinde sıçrayarak uyandı.
Gördükleri tabii ki rüyaydı ama soluna dönünce gördüğü uyuyan Sinan gerçekti. Kokusu yastığına yatağına karışmıştı. Bakışlarını yavaşça alt tarafına kaydırdı. Gördüğü manzara karşısında utançla gözlerini yumup açtı. Yanındaki şerefsizi uyandırmamaya ve ona temas etmemeye dikkat ederek yataktan kalktı. Banyoya kendini atınca kapıyı kitleyip üstünü çıkarttı. Baksırını çıkartırken aletine değdikçe inlememek için dudaklarını ısırdı. En dibe kadar boka batmıştı gerçekten. Daha başına ne gelebilirdi ki bu piç yüzünden. Islak rüyasını görecek kadar mı kapılmıştı yani?
Soğuk suyu açıp duşakabine girdi. Kendi kendini çekmeyecekti. Bu yüzden buz gibi suyun işe yaramasını bekliyordu. Tam o sırada banyonun kapı kolu aşağı indi. Hadsiz piç babasının evinde gibi her yere kapı çalmadan giriyordu. İyi ki kapıyı kitlemişti. Ardından kapıya vurdu iki üç kez. En sonunda seslendi. Keşke seslenmeseydi. Çünkü soğuk su işe yaramaya başlamıştı ama onun sesinden kendi adının seslenilmesi hiç de işe yaramıyordu.
"Efe efe efe. Ne var lan ne var?" dedi sesinin titremesini üstün bir çabayla engellerken.
Sinan uykulu olduğu için boğuk çıkan sesiyle konuşmaya devam etti. "Gece saat dört Efe. Dört amına koyayım ya! Bu saatte duş mu alınır?" Kafasını banyo kapısına dayadı. Çok uykusu vardı. Bu yüzden kafası pek çalışmıyordu. Ama uykusu olmasaydı da Efe'nin onu rüyasında görmüş olabileceği asla aklına gelmezdi. Sessizce kafası banyo kapısına dayalı bir şekilde Efe'nin duşunun bitmesini bekledi. Efe Sinandan ses gelmeyince onun yatağa geri döndüğünü düşünüp rahatça duşuna devam etti. Hafifçe ıslanmış olan baksırını küfrederek kirli sepetine attı. Baksırsız bir şekilde alt pijamasını giydi. Üstünü giymeden kapıyı açınca Sinan nerdeyse üstüne düşecekti. Onunla burun buruna gelince daha yeni sakinleşmiş vücudu tekrar tepki vermeye başlamıştı. Bu gece bininci kez hay sikeyim ya diye küfür mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fragile Dreams (BxB)
Teen Fiction" Sana bunun nasıl bittiğini söyleseydim. Arkanı döner miydin? Hala ona aşık olur muydun? Yine de güler miydin? "