31.

73 6 0
                                    

(BORA)

Gözlerim bağlı, ellerim bağlı, ayaklarım bağlı. Hertarafım bağlı bir şekilde oturuyordum. Bütün vücudum acıyordu. Benden bilgi almaya çalıştılar. Herkesin yani ajan olan en azından bizim şirketteki herkesin yapacağı gibi 'tepkisizlik ' i uygulamıştım.

-Kim ne derse desin ne yaparsa yapsın tepki verme.-

Bu. Zorunlu işimizdeki en zor kurallardan biri. Öyle ki ağzıma sıcmıslardı. Ama ben hiçbirşey yapamamıştım.

Biran irkildim. Başım benden bağımsız bir şekilde yukarı çevrildi. Sonra oralarda birilerinin olduğunu hissettim. Aura sı tanıdık biri.

"Prens..?"

Prens'in geldiğini hissetmiştim. Hemen sonra kapı açılmıştı.
Tanıdık bir parfümün kokusunu alınca, gelenin komutan olduğunu anladım.

Biliyorum normalde bu kadar yoğun parfüm kokmamamız lazım ama, komutan genelde burda olduğunu belli etmek ister gibi sürerdi parfümünü. -gizli olmayan görevlerde.-

"KOMUTANIM!"

Gelip kollarımı ve ayaklarımı çözünce direkt olarak ayağa kalkıp göz bandını tek elimle çıkardım ve sevincimden kaynaklı olarak önümdeki adama sıkıca sarıldım.

Sonra ondan ayrılınca, sol taraftaki sütun lara çevirdim başımı. Oralarda birşeyler varmış gibi hissediyordum nedense.

"Komutanım, Prens burda ama yerini kestiremiyorum."

Yüzüme şok ve dehşet bir ifadeyle bakıyordu.
Tabi. Bu ifade normal.

(AREN)

yüzü. Yer yer yaralar olsa da. Yüzünün sol tarafı. Alnından yanağının bitişine kadar. Kocaman, pençe yarasına benzeyen birkaç  yara vardı. Ve.. sol gözünün yerinde sadece karanlık kalmıştı. Kurumuş kan dolu olandan.

(PRENS)

Dayanamadan çıkmıştım ordan. Yani saklandığım yerden. Hemen bakışlarını çevir-

Gözlerim olabildiğinden daha fazla açılmıştı. 
BU ADAM NASIL BU KADAR SAKİN KALABİLİYOR??!

"Prens!"

Ilk önce sarıldı, sonra yanaklarımı avuç içlerine aldı.

"Birşey yaptımı sana?"
"SEN NASIL BU KADAR SAKİN KALABİLİYORSUN"

Kocaman bir gülümseme sundu bana.

"İlacı kırdım"
"Ne -ilacı"

Ellerini yanaklarımdan çekip yumruk yaparak beline yerleştirdi.

"Ben.. Umut beni arayıp buluşmak için çağırdığı zaman. Şüpheyle hareket ettim. O yüzdenn arka dişlerimin arasına bir ilaç yerleştirdim ve isteyerek masamdaki isimliği dolaba kaldırdım."

"Sen- nasıl"

"İlaç bütün bedenimi uyuşturmuş durumda. O yüzden pek acı çektiğim söylenemez. Ama etkisi geçtiği zaman acıdan bayılırım herhalde. "

Bunları nasıl tahmin edebilmişti. Bu sayede bir çavuş ve er arasındaki dağlar kadar farkı tekrar görebilmiştim.

"Sadece tahminimden geç oldu- hem beni bırak, şirketteki birine, sana birşey yaptımı?"

Başımı eğdim.

"Prens, sana birşey mi yaptı?"

Başımı kaldırdığım zaman, korkutucu bir yüz ifadesiyle karşılaştım.

"Önemli şeyler değil, umursama-"

Birden önümde yere yığılınca, tam arkasında eli havada duran komutanı gördüm.

"İçtiği ilacın etkisi çoktan geçti."
.
.
.
_________________/////
Burda ne olacağını bende bilmiyorum. Haydi hayırlısı.

 

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin