BÖLÜM İKİ ∞ KARAHİSAR

57 6 1
                                    

"Doğduğun yer kaderindir"

Havanın puslu yapısı birazdan şiddetle yağacak olan Yağmurun habercisiydi. Soğuk havaları oldum olası severdim. Siyah yağmurluğumun üstün de oluşan minik damlalar yağmurun başladığını belli ediyordu. Yürüdüğüm yolların etrafı sularla kaplı olduğu için her adım atışımda siyah pantolonumda kirli su birikintilerinin izi kalıyordu. Yağmurun yağması gözyaşlarımı andırıyordu, geldiğimden beri ne gözyaşım durmuştu nede havada ki yağmurlar durmuştu.

Kasabanın insanları tuhaf bir şekilde sessiz kimselerden oluşuyordu. Etrafıma baktığımda çoğu insan kafasını eğmiş hızlanan yağmura eşlik edercesine hızlı adımlarla yürüyorlardı. Orta düzey kasaba olmasına rağmen bir kent kadar gelişmişti. Hastane, emniyet, okullar, akademiler vardı. Hepsinin ortak yanı hepsinin isimlerinin 'KARAHİSAR ' olmasıydı. Kasabayı sanki tek bir kişi yönetiyordu ve her şey ona aitti.

Yoldan geçen kadının bana seslenip "telefonunuz çalıyor duymuyor musunuz?" Uyarısıyla bir an için afalladım. Teyzem hapiste olduğu için kim beni neden arardı ki.

Çalan telefonumun zil sesiyle nemli elimi, yeşil kapüşonumun cebine sokup gelen aramaya baktım.

Yabancı numara!

Birisi Yanlış numarayı çevirmiş olmalıydı. Telefonu kulağıma götürüp karşımdaki kişinin konuşmasını bekledim

"Merhaba , kelebek " umursamaz ve birazcık ciddi tonuyla varisti . Bana sürekli kelebek mi diye seslenecekti

" efendim" dedim onun gibi umursamaz bir biçimde

"Teyzen için ifade vermeye gidiyorum, anlaşmayı son kez hatırlatmak için aradım" telefonun ucunda biraz soluklanıp tekrar konuştu " Anlaştık mı ?" Diye sordu

Onunla mecbur anlaşacaktım. Bir kaz gün bakıcılığını elbette yapacaktım. Ama benden ne istediğin ne kadar düşünsemde bulamamıştım. Bıkkınlıkla "evet " dedim

"Tamam emniyete geç geliyorum " diyerek anında verdiği cevapla benim geri cevap vermemi beklemeden telefonu suratıma kapatmıştı.
Benim! benim suratıma kapatmıştı. En sinir olduğum şeyi yapmıştı. Telefonu cebime koymadan ıslak ekrana tekrar onun numarasını çaldırıp hızla kulağıma götürüp alo demesini bekledim. Telefonu tabi ki alo diyerek açmamıştı

"Ne var " dedi başından savar gibi

Göz devirerek "Telefon öyle değil böyle kapanır " diyerek suratına telefonu bu sefer ben kapatmıştım.

Yüzümde ki hınzır gülümsemeyle keyfim yerine gelmişti. Telefonu cebime koymadan bu sefer mesaj sesi gelmişti. Yağmur hızla yağdığı için bir kenara geçip mesaj bildirimine tıkladım. Yazan tabiki Vâristi. Mesajı okumadan adını rehberime kaydedip tekrar geri bildirme baktım. Uzun maddeler halinde liste yazmıştı. Maddenin birincisi ise, telefon muhtaç olduğun kişinin üstüne kapanmayacak maddesiydi. Geri kalan maddeleri elbette okumayacaktım. Belki eve gidince veya boş vaktim olunca .

Yağmurluğumun şapkasını sarıyla karışık kahverengi saçlarıma örtüp emniyetin yolunu aldım.

Emniyetin önüne gelmemle siyah demir kapının ardından bir kaç saniye bekleyip öyle içeri girdim. Sırılsıklam olmuş güvenlik polisleri, yağmur onları etkilemiyormuş gibi sıkıca silahlarını tutuyorlardı. Kafamı tekrar eğip teyzeme doğru yol aldım. Emniyetin giriş çardakların orada sırtı dönük bir biçimde ayakta duran Vârisi görünce içimden küfür savurmuştum. İlk görüşmemizden anımsadığım aynı belirsiz tebessümle orada duruyordu. Beni beklemek zorunda mıydı? Şikayeti geri çekip gitseydi. Bana dönen vücuduyla yüzünde mimik oynamamıştı. Siyah deri ceketi, siyah pantolon ve postalarıyla oldukça havalı görünüyordu . Benim aksime hiç ıslanmamıştı. Gözlerimiz birbirine değmeden önce beni baştan aşağı süzdü. O bana baktıkça titreyen ellerime, birde titreyen dudaklarım eşlik ediyordu. ıslak saçlarımı kulağımın arkasına atıp bana bakmasını sağladım. sonunda gözlerimizin birleşmesini sağlamıştım.

KARANLIĞIN İKİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin