1.BÖLÜM

348 31 30
                                    

Bu hikayeyi miniğime hediye olarak yazacağım... Biz onunla wattpad de tanıştık ve tanışalı tam 3 ay 1 gün oldu... Bu hikayenin baş rolü o bakalım beğenecek misiniz... Şeymacım seni sadece resimlerden görsen de, sesini hiç duymasam da çok tatlı bir kız olduğunu hissedebiliyorum. İnşallah beğenirsin hadi ilk bölüme başlayalı hayırlı uğurlu olsun (ne saçmaladım behhh kimse böyle saçmalayamaz :-) :-) :-) )

"Alloo miniğim neredesin"

"unni arkanı dön"

Hızlı bir şekilde arkamı döndüm. Tüm tatlılığıyla karşımda durmuş bir eliyle siyah bavullarını tutuyor diğer eliyle de bana el sallıyordu. Koşarak yanına gittim ve sıkıca sarıldım. Oda aynı sıkılıkta bana sarıldı.

"Tatlı olduğunu hissetmiştim ama bu kadar tatlı olacağını beklemezdim"

"Unnim sende çok tatlısın"

Yanaklarını sıktım

"çünkü bizim her şeyimiz aynı" dedim kolumu omzuna attım ve bavullarını teslim etmeye gittik.

Biz 4 yıl Wattpadden tanışmıştık. Nasıl bir şey bilmiyorum ama onu sadece resimlerde görmüştüm, sesini de hiç duymamıştım ama ona içim ısınmıştı. Çok tatlı bir kız olduğunu hissedebiliyordum. Ve hislerimde haklı çıkmıştım. Bu onu ilk defa canlı canlı görüşüm. Ama bundan sonra hep birlikte olacağız çünkü buraya onu götürmek için geldim nereye mi??? İkimizinde ortak hayali olan hayallerimizin ülkesi Kore'ye.

Ben zaten 4 yıl önce hayallerimin ülkesine kavuşmuştum şimdi sıra Şeyma da o hayalleri için çok çalıştı ve sonunda Kore de bir üniversite kazandı bundan sonra beraber yaşayacağız. Karşımızda kocaman bir ekran Kore(seul) 12:00

Uçak kalkış saatimiz ve uçağın kalkmasına yarım saat var. Bavullarımızı ettik ve uçağa binmek için sıraya girdik biletlerimizi kontrol ettirdikten sonra uçağa ilerlemeye başladık. Yürürken Şeyma'nın koluna girdim, heyecandan titriyordu. Bu kadar heyecanlı olması normalmiydi.

"Şeyma iyi misin"

"Evet unni"

Alışabilmesi için Korece konuşmaya başladım.

"Titriyorsun"

"(Korece) Evet (Türkçe) Çok heyecanlıyım"

Bu hali çok hoşuma gitti çok tatlıydı.

"Dilleri karıştırmandan anlayabiliyorum. Bundan sonra sadece Korece konuşuyoruz anlaşıldı mı?"

"(Korece) tamam"

Uçağa bindik kemerlerimizi taktık. Şeyma sürekli hızlı bir şekilde dizini sallıyordu. Onun heyecanı benimde heyecanlandırıyordu kendimi sanki ilk defa Kore'ye gidecekmişim gibi hissediyordum.

"Yaaaa unni bu uçak neden hala kalkmadı"

"Kalkar birazdan"

"Çabuk olsun"

"Tamam ben bir kaptanın yanına gidiyim de geleyim"

"Yaaa unniiii"

"Tamam tamam"

Hostesin Sesiyle Şeyma'nın heyecanı daha çok arttı çünkü uçak kalkıyordu.

Onu sakinleştirmek için telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Kulaklığın birini ona diğerini de kendime taktim. Son ses B.A.P açtım. Bana döndü ve güldü... 13 saatlik bir yolculuktan sonra sonunda Koredeydik. Bavullarımızı aldık ve taksiye bindik... Şeyma dışarıyı izliyordu, bende ona geçtiğimiz yerlerin neresi olduğunu söylüyordum. Sonunda evimize gelmiştik. Taksiden bavulları indirdik. "Asansörden yada yüksekten korkmuyorsun demi"

Güldü elini yumruk yapıp

"Ben korkusuz savaşçıyım"dedi. Güldüm ve saçlarını dağıttım.

Asansöre bindik ve 9. Kata çıktık. 32. nolu kapının önünde durduk. Veeee şifreli kapı

"Sen girmek ister misin"

"Evet Evet"

"0227"

Şifreyi girdi onay sesi geldikten sonra kapıyı açıp içeriye girdik...

İkimizde kendimizi salondaki çift kişilik deri koltuğa bıraktık.kollarımı iki yana açtım başımı eriye atıp gözlerimi kapattım gerçekten yorulmuştum.

"unni"

"efendim"

"rüya değil de mi?"

"cimciklememi ister misin. Emin ol çok iyi yaparım"

"tamam tamam... Ama ben hala inanamıyorum yani rüya gibi geliyor"

Ayağa kalktım, elinden tutup onuda kaldırdım ve peşimden sürüklemeye başladım"

"unni nereye"

"sana bir süprizim var" dedim ve beyaz bir kapının önünde durdum

"aç hadi"

şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. yavaşça kapıyı açtı ve başını uzattı sonra tamamen odaya girdi elleriyle ağzını kapatıp odayı iyice süzdü ve bana dönüp sıkıca sarıldı.

"unni çok teşekkür ederim burası çok güzel"

Bende ona sıkıca sarıldım. heyyy ağlıyor muydu bu...

Onun için bir oda tasarlamıştım.

tam camın önünde yuvarlak mavi ve pembenin harmanlandığı ama daha çok mavi rengin ağır olduğu bir yatak. yatağın sağ tarafında klasik model gök mavisi bir gardolap yatağın sol tarafında mavi ve beyazın birlikte bulunduğu aynalı klasik kıvrımlı bir şifonyer. yatağının hemen yanında mavi küçük bir komodin. ortada küçük beyaz bir hali. şifonyerin hemen yanında mavi büyük bir çalışma masası. ve masanın yanında şovalye ve resim malzemeleri vardı. macera kitaplarıyla doldurduğum küçük bir kitaplık ve son olarak yatağın tam karşısında Koreli idollerin posterleriyle dolu bir duvar.

"beğendin mi?"

"beğenmedi.... bayıldım bayıldım unni çok teşekkür ederi"

dedi ve tekrar sarıldı.

"sen şimdi yorulmuşsundur gir bir duş al bende sana yemek hazırlayayım hee ne dersin"

"olur"

"peki ne yemek istersin"

"ramen ama tencere kapağıyla"

güldüm yanaklarını sıktırarak "tamam miniğim" dedim yanağından öptüm ve aşağıya indim. ona iştahını kabartacak bir sofra hazırladım. oda duşunu alıp yanıma geldi. kıtlıktan çıkmış gibi bütün yemekleri yemiştik. sofrayı topladıktan sonra Şeyma'nın bavullarını odasına taşıdık o eşyalarını yerleştirirken bende üzerimdeki yorgunluğu ata bilmek için banyoya girip güzel bir duş aldım. kendimi daha iyi ve rahatlamış hissediyordum. Şeyma'ya iyi geceler demek için odasına girdim ama o çoktan kendini uykunun kollarına bırakmıştı bile. Kapıyı sessizce kapattım ve odama gittim. yatağım yumuşacık kollarını açmış beni çağırıyordu, bu çağrıya karşılıksız kalmam imkansızdı. Kendimi onun yumuşacık kollarına bıraktım.

Acaba miniğimi Kore de ne gibi maceralar bekliyordu...


İnşallah beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum.

Medyada ki tatlılık benim Mİniğim Şeyma. Bir daha ki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi davranın :) :) :) :)

İLHAM PERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin