Gözlerimin üzerine düşen buklemi kenara çekiştirdim. Makyaj masamdan kalktım ve oda bitkilerimin yanında bulunan boy aynamın önüne geçtim. Üzerime, yırtmaçlı mavili beyazlı geçişleri olan askılı bir elbise giyinmiştim. Tam yazlık bir elbiseydi. Bu yaz sürekli kullanacağım parçalardan biriydi. Asla terletmiyor, sıcaklatmıyordu. Saçlarımın üzerine lacivert bir taç takmıştım, elbisem ile çok hoş görünüyorlardı. Kulağımda Esin' in hediye ettiği, gümüş bir dört yapraklı yonca küpesi vardı. Bu küpeyi hediye ederken, 'Ömrün boyunca sana şans getirmesini diliyorum. Her taktığında umarım aklına düşerim Kıvırcık' demişti.
Umduğu gibi de olmuştu. Bu küpeyi ilk taktığım zaman tercih sonuçları açıklanmıştı ve istediğim üniversiteyi kazanmıştım. Her küpeyi taktığımda şans mutlaka beni buluyordu. Bu yüzden küpeyi çok fazla takmak istemiyordum. Her zaman takarsam büyüsünün bozulacağını falan düşünüyordum. Bugün içimden her nedense şans küpemi takmak gelmişti. Sorgulamamıştım. Hemen takmıştım, küpeyi.
Aynada son kontrollerimi yaptıktan sonra, dolabımın alt bölmesinde ki beyaz sandaletimi alarak odadan çıkmıştım. Evde sadece ben vardım. Bugün kafeye, annem ve Şule teyze bakacaktı. Sabah esin ile etrafı toparlamak gibi bazı işlerde yardım etmiştik, öğlende hazırlanmak için evlere ayrılmış, yarım saat içerisinde kafenin önünde buluşmak için sözleşmiştik. Telefonumun kilit ekranından saate baktım. Yedi dakika vardı. Antrede ki anahtarlıktan Çilekli pasta şeklinde ki anahtarlığımı alarak kapıyı açtım. Sandaletlerimi çarçabuk giyindim. Kapıyı kapatacakken aklıma gelen şey ile yüzümü buruşturdum. Çantamı unutmuştum.
Ayağımda ki sandaletlere üzgün bir bakış attım. İpli bir sandaletti. Ve ben bu sandaleti çıkarıp, giymek için fazla üşengeç bir insandım. Aklıma gelen fikir ile dışarıya bir göz attım. Etrafta kimse görünmüyordu. Dizlerimin üzerine çökerek halının üzerinde emekledim. Beyaz çantama ulaştığımda hızla koluma taktım ve belimin üzerine doğru savuşturdum. Tam kapıya ulaştığım sırada bir çift açık kahve gözle karşılaştım. Esin' şaşkınca bana baktı bir saniye. Sonra dayanamayarak büyük bir kahkaha attı. "Kıvırcık, bebeklere mi özendin," Ben ters ters ona bakarken, "Tamam tamam bir şey demiyorum, yürü hadi." Bir kaç saniye sonra tekrardan güldü. "Yada emekle." Yanına ulaştığımda ayağa kalkmadan bacağına bir şaplak attım.
Yerden kalkmamda yardımcı oldu. Saçları her zaman ki gibiydi, ince beline kadar uzanıyordu. Üzerinde krem rengi bir şort etek vardı. Üzerine lacivert,askılı saten bir büst giymişti. ayağında da krem rengi stelettoları vardı. Makyajını her zaman ki gibi kırmızı mat ruju ile şenlendirmişti. Kulağında ise halka küpeleri vardı. "Hadi, gidelim artık." Başımla onayladım. "Şu kapıyı kitleyip geliyorum, sen arabanı çalıştır." Başını salladı. "Tamam," Benim arabam tamirdeydi. Bir hafta önce yolda kalmıştım. Çekici ile bir tamirciye çekilmişti, aracım. Tamirci amca, 'Bunun rahat bir hafta işi var, belki daha bile fazla sürebilir' diyerek bana taksi çağırmıştı. O gün eve taksi ile dönmüştüm. Bir haftadır da arabasızdım. Bu yüzden Esin' in arabası ile gidecektik.
Kapıyı sertçe kapattım. Merdivenlere ikili, üçlü indim. İlk olarak annem ile Şule teyzeye el salladım. Sonrasında siyah arabaya binerken bana gülümseyen Ayşe teyzeye, "Görüşürüz Ayşe teyze!" El salladığımda o da bana el salladı. "Görüşürüz kızlar." Esin' de yarım açtığım arabanın kapısından Ayşe teyze el salladı. "Görüşürüz Ayşe teyze." Daha fazla oyalanmayarak arabaya bindim.
Esin arabayı hareket ettirdiğine elim hemen radyoya gitti. Biz mahalleden uzaklaşırken güzel bir radyo kanalı bularak arakama yaslandım. Pencereler, klima açık olduğu için kapalıydı. Bu yüzden sesin desibelini bir tık yüksek açmıştım. Sunucu kadın, " Evet sayın dinleyiciler, bugünün sorusu şöyle, 'Siz ilk görüşte aşka inanır mısınız?" Kadın konuşmaya devam ederken, arabayı dikkatle kullanan Esin' e döndüm. "Sence ilk görüşte aşk diye bir şey var mı?" Onaylamaz bir ses çıkardı. "Öncellikle ben aşka değil sevgiye inanırım, hadi diyelim aşkı kabul ettim. İlk görüşte aşkın olmayacağını sonuna kadar savunurum. İlk görüşte olan şey, bir etkilenme veya hormonsal bir şeyden kaynaklanan bir şeydir. Hiç kimse ilk görüşte birine aşık olamaz." Önünde ki arabaya korna bastı. Camı indirerek kafasını çıkardı. "Düzgün kullan, düzgün! Embesil gibi sürme gerizekalı!" Önümüzde ki araba gaza basarak başka bir arabayı sağladı. "Bak birde arabayı sağlıyor. Manyak mıdır nedir?" Camını kapattı. "Ne diyordum?"
"Hiç kimse ilk görüşte aşık olamaz diyordun," Kafasını salladı. "Evet, devam ediyorum." Bakışlarımı tamamen ona yöneltim. "İlk görüşte aşka inanan kişiler gerizekalıdır. Yani benim düşüncem bu. Bana kalırsa insanın birini sevebilmesi için onun ile uzun vakitler geçirebilmesi gerekiyor. Evet, karşımızda ki insandan bir kaç kez konuştuktan sonra hoşlanmaya ve ondan etkikilenmeye başlayabiliriz ama, o kişiye sırılsıklam aşık olamayız." Kafamı salladım. "Bence de öyle, ilk görüşte aşk bana da saçma geliyor."
Biraz sonra pastaneye daha da yaklaşmıştık. Esin' in açtığı navigasyon sayesinde ilerliyorduk. Ancak arada bizi delirtiyordu. Bir süre daha yol gittiğimizde hedefimize kavuşmuştuk. Kocaman pastane artı kafenin üstünde bulunan tabelada 'Premier Amour' yazıyordu. Arabayı kenara park ederek tekrardan pastanenin giriş kapısına ulaştık.
İçeriye girmeden önce Esin kaşlarını çatarak sordu, "Ne anlama geliyor?" Fransızcam iyiydi. Fransa' ya ve Fransızca' ya aşık bir insandım. Bu yüzden zorluk çekmeden cevap verdim. "İlk Aşk anlamına geliyor," Anladım dercesine dudağını büzdü. "İçeriye geçelim mi?" Etrafta göz gezdirdim. Gergince gülümseyerek, "Geçelim."
Esin dik adımlarla, yanında ki ben ise heyecandan eğri büğrü bir şekilde içeriye girdik. İçerisi çok güzel dizayn edilmişti. Sade, şık ve mükemmel. Tek kelime ile tamamen bir Fransız pastanesi idi. Ben etrafı incelerken Esin kolumu dürttü. Şaşkınca ona dönerken kaşları ile önümü işaret etti. O tarafa döndüğüm sırada Ulaş' ın koyu mavilikleri ile karşılaştım. "Bienvenue Mesdames"
Merhabaa, yine ben yine ben. Bugün biraz geç yazdım. Ama kusuruma bakmayın, malum bayram temizliği, Arefe derken bugün yoğun geçti.
Beni bırakalım da size geçelim. Nasılsınızz? Nasıl geçiyor gününüz. Şimdiden hepinizin Kurban Bayramı mübarek olsun. Küçüklerimin yanaklarından, büyüklerimin ellerinden öperim. :)
Yarın belki bölüm atamayabilirim. Şimdiden özür dilerim. Neyse nasıl buldunuz bölümü?? Diğer bölüm çok güzel olacakk! Aklımda çok güzel fikirler var.
Kendinize çok dikkat edin, diğer bölümde görüşmek üzereeee.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyin Nesii??-Ara Verildi
Humor'"Buranın sahibi kim?" Dışarıdan gelen kalın erkek sesi ile kaşlarımı çattım. Hızla önlüğümü çıkartarak mutfaktan çıktığımda. Az önce sipariş götürdüğüm adamın masasından kalkmış, ayakta dikildiğini fark ettim. Etrafta göz gezdirdiğimde mahallelini...